Gazetelerin birinci sayfalarına bakınca, tuhaf bir hisse kapıldım. Dünyanın tersine dönmesi gibi bir şey!
Gazeteleri tersten okumaya alışkın olanlar bu gündeme âşinadır, onlara acayip gelmeyebilir! Spor gazeteleri hariç, günlük gazetelerin arka sayfaları spora ve bilhassa futbola ayrılmıştır.
Yaz aylarındayız! Futbolun ölü mevsimi... Spor sayfalarını doldurmanın en zor olduğu zamanlar.
Ligler başlamadı, kupa için erken... Yaz sıcaklarında top koşturmak kolay değil.
Ama futbol gündemde. Nasıl bir gündem bu?
Hani “balyoz” vardı ya, şimdi mahkemelik. Nasıl Balyoz davası ile ilgili manşetler orduyu gündem yaptıysa, şike davası da futbolu birinci gündem maddesi hâline getirdi.
Demek ki, ne Balyozda esas gündem TSK’dır, askeriyedir, ne de şike davasında esas gündem futboldur.
Her iki mevzuda da işin sakat tarafı, patolojik tarafı ön plana çıkmıştır.
TSK’ni, askeriyeyi güzel konularla, başarılarla manşetlerde görmek elbette ki asıl arzu edilendir.
Ama birkaç senedir TSK, askeriye manşetlerde ekseriya böyle yer almıyor.
Anlı şanlı kumandanların tutuklanma haberleri gazetelerin birinci sayfalarını işgal ediyor.
Nedir mesele?
Türkiye’de halk hâkimiyeti esastır. Yani halk kendisini yönetecekleri seçecek, onlar da seçmenin verdiği yetkiye dayanarak ülkeyi belirli bir süre yönetecek.
Bu 1920’li yıllarda, cumhuriyetin kuruluş döneminde de kâğıt üzerinde böyle idi.
Gerçekte ise, tepedeki yönetici, milletin vekillerini seçiyor/belirliyor, böylece seçilmiş olan vekiller de tepedeki yöneticiyi seçiyordu. Hoş bir devridaim!
Bu, millet hakimiyeti prensibine karşı açık bir hile idi.
Hileli yönetime alışmış olanlar, halkın gerçek seçimi ortaya çıkınca, bu da kendi iradelerine aykırı tecelli edince, işi başka türlü çözmeye yöneldiler.
Türkiye 1960’tan beri darbelerle halk hâkimiyetinin nasıl rafa kaldırıldığını çok iyi biliyor.
Her darbe Türkiye’yi şikeli yönetme arzusu idi! Güya halkın iradesi esas alınacak, ama yönetim seçkinlerin istediği şekilde olacak!
Ergenekon, 2000’li yıllarda darbe yapamayanların şike uygulamaları denilse yeridir. Şimdi mahkeme milli iradeye karşı şike meselesini halletmeye çalışıyor.
Sıra futbolun şikesine geldi, yani futbol ergenekonuna!
Nasıl ergenekoncuları müdafaa edenler onların rejime, ilke ve inkılaplara bağlılıklarından söz ederek bunu yapıyorlarsa, şikeden tutuklananlar için de taraftarlar aynı tepkiyi ortaya koyuyorlar.
Hukukta, adalette taraftarlık, tarafgirlik olmaz.
Spor sahada sonuçlanmıyorsa, bu sakatlığın savunulabilir tarafı yoktur, seçim sandıkta bitmiyorsa bunun da demokrasiyle alakası kalmaz.
Şikeli futbola, şikeli yönetime hayır dediğimiz gibi hayır demekten başka çare yok!
Fenerliler, Trabzonspor taraftarları ve belki de başka takımların fanatikleri: Hazırlıklı olun!
Futbolun ergenekonunu da yok etmeliyiz!