Berat gecesi 3
Aslı "Beraet" olan ve Türkçe'ye "Berat" olarak giren bu kelimenin sözlük anlamı: "Borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan kurtulmak". Dînî literatürde ise: "Günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilahî af ve rahmete nail olmak" manasını ifade etmektedir. Buna göre Berat gecesi, ALLAH Teâlâ'nın affı ve bağışlaması ile Müslümanların günahlardan arınmasına ve kurtuluşlarına bir vesiledir.
Berat Gecesi, bütün İslâm âleminin mukaddes kabul edip ihya ettiği en mübarek gecelerden biridir. Hiç şüphe yok ki vakitler aslında birbirine eşittir. Bir vakit diğer bir vakitten kendiliğinden üstün olamaz. Öyleyse bir vaktin diğer vakitlerden daha şerefli ve faziletli olması mutlaka o vakitte meydana gelen bir yüce işten ve mübarek bir olaydan kaynaklanmaktadır. Zaman ve mekanlar kendilerinde meydana gelen büyük ve önemli olaylarla değer kazanırlar. Berat gecesi hayırlarla dolu olayların meydana geldiği bir gecedir. Berat Gecesi'ni, bu derece yücelten husus, Berat gecesinin kudsiyeti, Kur'an-ı Kerim'in bu gecede Levh-i Mahfuzdan dünya semasına indirilmiş olması ile alakalıdır. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Ha Mim. Helal ile haramı ve sair hükümleri apaçık bildiren bu kitaba, Kur'an-ı Kerime yemin olsun ki, gerçekten biz O'nu mübarek bir gecede indirdik. Muhakkak biz hak din İslam'dan yüz çevirenleri uyaranlarız. O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri her hikmetli iş katımızdan bir emir ile o zaman ayırt edilir, hüküm verilir. Hakikat biz, Rabbinden bir rahmet eseri olarak peygamberler gönderenleriz. Şüphe yok ki ALLAH Teâlâ her şeyi hakkıyla işitenin, her şeyi de kemaliyle bilenin ta kendisidir." (Duhan Sûresi:1-6)
Ayet-i kerimede geçen: "Mübarek gece"den maksat, bir tefsire göre: Berat gecesidir. Bu tefsir sahiplerinin sahih kabul ettiği rivayetlere göre: Kur'an-ı Kerim'in tamamı, bu gecede Levh-i mahfuz'dan dünya semasındaki Beyt-i Ma'mur'a indirilmiş, sonra da Kadir gecesinden itibaren Cebrail (A.S.) vasıtasıyla Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize peyderpey indirilmiştir. (Elmalılı M. Hamdi Yazır, 6/4294) Ayrıca Kıble'nin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Mekke-i Mükerreme'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin; hicretin ikinci yılında, Şaban ayının 15'inde vuku bulması da bu geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Muhterem Okuyucu!
Berat kandilini idrak edip ihya ederken bir de şu hususu iyice tefekkür etmemiz gerekir. Berat gecesi neden mübarek, büyük bir gece oldu? Evet neden? Çünkü Kur'an-ı Kerim bu mübarek gecede Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına indirildi de ondan... O halde bu mübarek gecede Kur'an-ı Kerim ile olan ilgi ve alâkamızı, münasebetimizi iyice gözden geçirmemiz gerekiyor. Kur'an-ı Kerim'i biz okuyabiliyor muyuz? Eşimiz ve çocuklarımız okumasını biliyor mu? Kur'an-ı Kerim'i şahsi hayatımıza, iş hayatımıza ve ev hayatımıza uygulayabiliyor muyuz? Abdullah b. Mesud (R.A.)'dan rivayete göre, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Kur'an-ı Azimüşşan bazılarına şefaat, yardım edici ve şefaati makbuldür. Bazılarına karşı haklı bir davacıdır. Her kim O'nu önüne koyar, O'na uyarsa, Kur'an-ı Kerim onu cennete götürür. Her kim onu arkasına kor, O'nunla amel etmezse onu da cehenneme sevkeder" (Deylemi, a.g.e. 3/229; Abdürrezzak, el-Musannef, 3/373; İbn-i Hibban: 1/167) buyurdu. Şimdi bir düşünelim, iyice tefekkür edelim:
a- Bugün ölsek, Kur'an-ı Kerîm bizim hakkımızda şefaatçi mi olur? Yoksa davacı mı, şikayetçi mi olur?
b- Kur'an-ı Kerîm bizim hayatımızın neresinde? Evet iş hayatımızın neresinde, ev hayatımızın neresinde?..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.