Amerika kullanırsa dünya kullanır
Amerikan iş çevrelerinde “Amerika kullanırsa dünya kullanır” şeklinde oldukça popüler bir laf varmış.
Aslında bu slogan son zamanlarda duyduğum en hakikatli özlü söz. Çünkü Amerika sadece kendisi için üretmeyen ve kendisi için yaşamayan, böylece hiçbir şekilde kendisi olamamış ve kendisinde kalamamış dünyadaki tek toplum.
Bir kimsenin ya da toplumun kullandığı veya sahip olduğu her şeyi bir ticari metaya dönüştürme becerisi, bizim gibi toplumlar için matah bir durum değildir. Öte yandan bundan yakınmak her şeyden önce bir ahlak sorunudur. Yani biz kendi kullandığımız ve sahip olduğumuz maddi ve manevi değerleri pazarlayamadığımız için üzülüyorsak, yahut da bu edinimleri dünya kullanır mı kullanmaz mı diyerek ikide bir tartıyorsak, söz konusu pazarlama becerisini göstermiş olan toplumlardan çok daha ahlaksız bir konuma gözümüzü dikmişiz demektir.
Çünkü bizim değerlerimizin üretim süreçleri, onlarınki gibi başından itibaren bir pazarlama mantığı ile oluşmuş değildir.
Bu gerçeğe rağmen bir mirasyedi gibi gözünün önüne gelen her şeye bir fiyat biçip pazara çıkarmaya kalkışanlar türedi.
Her bir yerimizi bir “Küçük Amerika” yapma ve “her bir semtimize bir milyoner yetiştirme” hedefine hayli yaklaştığımız bu zamanlarda ilham ve daha pek çok şey aldığımız Amerika’dan kalkarak söyleyecek olursak, “Türkiye kullanırsa Ortadoğu kullanır” diyebiliriz pekala.
Üstelik bu iddia, “model ülke” nitelendirmesiyle de üst üste binecektir. Amerika’nın kullandığı ve bütün dünyaya pazarladığı “demokrasi”, “insan hakları”, “serbest piyasa” gibi metaların zaten sürekli alıcısı durumundaki bir ülke olduğumuz için, bizim Ortadoğu’ya kullandırtacağımız başka ürünlerimizin olması icap eder.
Bu ürünler Türkiye’nin siyasi kamplarına göre farklılık arz etse de esasta aynı amaca hizmet eden farklı üslup biçimlerinden öteye geçmez. Mesela Kemalistler için laiklik, Ortadoğu’nun kullanımına sunulacak bir değer olarak takdim edilirken, muhafazakar çevreler için ılımanlaştırılmış dinimiz, liberaller için ise laik ve Müslüman vasıflarının akılcı bir sentezi olmalıdır.
Bakın gördünüz mü herkesin elinde bizzat kendi kullandığı ve başkalarının da kullanımına sunmaya can attığı ne de çok şeyi var.
Alıcılarımız olarak gördüğümüz Libya’ya, Suriye’ye, Mısır’a, Tunus’a, Yemen’e ve daha sırada bekleyenlere pek mahir ve yırtık satıcılar gibi haykırabiliriz: “Bunu gönül rahatlığıyla alın, abiler ablalar. Biz kendi evimizde de kullanıyoruz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.