AK Parti, çekirdek kadroları, parti kurdukları zaman Türkiye’yi tanıyorlardı. Bu sebeple, hakikate dayandılar. Nerede hangi şartlarda siyaset yaptıklarını, neye talip olduklarını biliyorlardı.

14 Ağustos 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi 10 yaşında.
Gece olmazsa gündüz gelmez...
Eğer 28 Şubat 1997 Post Modern denen Baasçı darbesi olmasaydı büyük bir ihtimalle AK Parti diye bir parti doğmayacaktı. O zaman da Türkiye, yakaladığı yüksek kalkınma hızıyla Asya, Kafkaslar, Balkanlar, Orta Doğu ve Afrika’yı ya tamamen veya kısmen içine alan geniş bölgede lider olmayacaktı.
Dünyada oyun kurucu devletlerden biri olmayı hayal bile edemeyecekti.
Unutmamalı ki bu ülke, 19 Şubat 2001’de cumhurbaşkanının başbakana anayasa kitapçığı fırlatması üzerine ekonomik krize girmiş ve yine 70 Centlere muhtaç durumlara düşmüştü.
AK Parti, işte o kriz ve kaos ortamında ortaya çıkmış bir partidir.
Fazilet Partisi 22 Haziran 2001’de kapatılınca 14 Ağustos 2001’de AK Parti kuruldu.
15 ay sonra da seçimlere katılarak iktidar oldu. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, o günlerde biz dahil mülakat verdiği isimlere ekonomiyi düzeltmek için üç yıla ihtiyaçları olduğunu bu süre sonunda düzlüğe çıkılacağını beyan etmişti.
Hakikaten öyle de oldu...
AK Parti’nin muvaffakiyetinde birçok sebepler vardır:
Bunların başında iyi yetişmiş bir ekibin mevcut olması, çok çalışma, dünyayı takip ve güven duygusudur. Bu iktidarla birlikte bu ülke vatandaşları ‘biz de yaparız’ inancında hamleler yaparak iki asırdır ona aşılanan aşağılık duygularını yenmiştir.
AK Parti, kurucu çekirdek kadrosu uzun siyasi geçmişe sahiptir. Politikanın her türlü cilvesini yaşadılar. En evvel Tayyip Erdoğan şiir okumak gibi gülünç ötesi hafif bir gerekçeyle mahkum edilerek hapishaneye kondu. 28 Şubat şerrinden hayır çıkması gibi bunda şüphesiz ki bir hayır vardı. Eğer o ceza olmasaydı belediye başkanlığı devam edebilirdi. Yasaklı olduğu için partisi iktidar olduğu halde kendisi hükümete ve meclise giremedi. Bu ancak yapılan anayasa değişikliğiyle 8 Mart 2003’te Siirt’ten ara seçimle milletvekili seçilmesiyle mümkün oldu.
AK Parti, çekirdek kadroları, parti kurdukları zaman Türkiye’yi tanıyorlardı. Bu sebeple, hakikate dayandılar. Nerede hangi şartlarda siyaset yaptıklarını, neye talip olduklarını biliyorlardı. İki asır, iki senede düzelemezdi.
Başlangıçta bazı çevreler yakıştırmasalar da bugün AK Parti, Türkiye’nin tartışmasız merkez partisidir. Bu parti, sadece dört siyasi eğilimi birleştirmedi. Aynı zamanda Türk’le Kürt’ü, Sünni ile Alevi’yi, başı kapalıyla, başı açığı da aynı çatı altında bir arada aynı hedefe yöneltti.
Onu tarif ederken artık ‘muhafazakâr demokrat parti’ demek bile çok isabetli değil. AK Parti Avrupa ölçülerine nazaran sosyal demokrat partidir.
AK Parti, Türkiye partisidir.