Kemik Canlanmaz Diyorsan Al Sana Ziyafet!
Ve diyorlardı ki: Biz öldükten, toprak ve kemik yığını haline geldikten sonra, biz mi bir daha diriltileceğiz? Önceki atalarımız da mı? De ki: Hem öncekiler hem de sonrakiler, Belli bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır! Sonra siz ey sapıklar, yalancılar! Elbette bir ağaçtan, zakkum ağacından yiyeceksiniz. Karınlarınızı ondan dolduracaksınız. Üstüne de kaynar sudan içeceksiniz. Susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz. İşte ceza gününde onlara sunulacak ziyafet budur! Vakıa, 47-56
Ahiret gününe inanmayan bir insan diğer bir yandan da Allah-u tealanın gücüne de bir sınır çizmiş olur… Ölen bir insanın kemik yığını haline geldiğini gözleriyle müşahede etmelerine rağmen etin toprak haline gelmesinin mucize olduğunu anlayamayacak kadar kör olan bu insanlar kemik yığınının tekrar eski haline gelebileceğine ihtimal vermiyorlar…
Bir insan yeterki inanmayıversin, akla mantığa sığmayacak bahanelerin arkasına saklanır… Oysaki bir akletse ki; “ basit bir meni- bebek- çocuk- genç- yetişkin- ihtiyar- bunama dönemi- ölüm- ve kemik yığını” merhalesini de gözleri önüne getirse gerçekleri görmesi çok daha kolay olacak… Hidayet mucizesi işte burada gizli…
Kendilerinin dirilmelerine ihtimal vermediklerini ama “hadi bizler dirildik diyelim… Peki, bizden sonrakiler de mi tekrar dirilecekler? Normal şartlarda eski kemikler daha güçsüzdür. Onlar da bir araya gelecek diyorsan hayatta inanmayız!” dediklerini işitir gibiyim…
Allah-u Teâlâ’nın gücünü görememeleri ahiret inancına nekadar da zarar veriyor? Rabbim adına yemin ederiz ki Sen güçlüsün ve her yarattıkların Senin kontrolün altında ve Senin izninle hareket ederler… Ve her zerre Senin tasarrufun altında ve Senin emrine amade bekler… Sen, ol! Dersin hemen olur, Sen öl dersin hemen ölür Sen dur dersin hemen durur… Rabbim! Biz buna iman ettik…
Allah-u Teâlâ’nın gücünü göremeyenlere Cehennem menüsü servis edilecek… Bir yandan ateş altında ölmeyi temenni ederken diğer yandan açlık bastıracak ve daha önce hiç tatmadıkları bir ağaçtan yiyecekler…
Ve o yiyecekler boğazlarını ve barsaklarını yaka yaka midelerine kadar ulaşacak… Ve bu cehennem menüsü zorla ağızlarına verilmeyecek… Kendi rızalarıyla ağaca yaklaşacaklar ve tıka basa yiyecekler… Açlığın yanında bir de susama çilesi!!! Nerde o buz gibi serinleten sular!
Kaynar suya rağmen üfleyerek değil, kana kana içilmesi bizlere susamanın verdiği acının ne büyüklükte olduğunu gösterir… Ya Rabbi sen bizi cehennem ateşinden koru!
“Susamış develerin suya saldırışı gibi…” Hayattan bir örnek… Tecrübe edilmiş ve gözlemlenmiş bir örnek… Bir anlık kendileri deve yerine konmuş bir örnek… Ve o develerin suya saldırışı gibi kaynar suya hücum etmeleri…
Ya rabbi sen bizleri ateşin azabından koru! Ne dehşet bir sahne!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.