Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçimi
Lübnan’da sekiz aydan beri cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda bir tıkanıklık ve kriz vardı. Cumhurbaşkanlığı için ilk oylama 25 Eylül 2007 tarihinde yapılacaktı. Ancak o tarihte yeterli çoğunluk sağlanamadığından ertelendi. Sonraki dönemde de hükümet ile muhalefet arasında bir ittifak sağlanamaması sebebiyle oylamalara katılmama suretiyle seçimin fiilen gerçekleşmesi engellendi ve tıkanıklık devam etti. Eski cumhurbaşkanı Emil Lahud’un görev süresinin dolmasından sonra da bu makam boşaldı.
ülkede son dönemde yaşanan siyasi krizin sebep olduğu çatışmaların ardından, sulh ve istikrarın sağlanması için Katar’ın gerçekleştirdiği arabuluculuk neticesinde söz konusu krizin aşılmasına ilaveten, cumhurbaşkanlığı seçimi sorunu da halledilmiş oldu. Fakat bu sorunların aşılmasında Katar’ın birinci derecede rol oynadığı, ev sahipliği yaptığı ve aktif bir şekilde devreye girdiği kabul edilmelidir. Böyle bir not düşmeye Türkiye’deki bazı medya organlarında, Lübnan sorununun Türkiye’nin devreye girmesiyle çözüldüğüne dair haberler görmem sebebiyle ihtiyaç duyduğumu belirteyim. Türkiye’nin Lübnan meselesinde değil Suriye-İsrail yakınlaşmasında rol oynadığını biliyoruz. Şimdilik bu konudaki teşebbüsü de isabetli bulmadığımızı belirterek değerlendirmemizi sonraya bırakalım.
Lübnan’da otoritenin paylaşımında ve parlamento üyeliklerinde dinî ve etnik unsurlara belli kontenjanlar verildiğinden, cumhurbaşkanının Hıristiyanlardan seçilmesi gerekiyor. Dolayısıyla krizin sebebi dinî ve etnik unsurların o makamı ele geçirme çabaları değildi. Anlaşmazlık siyasi tarafların kendilerine yakın bir ismi seçtirme çabalarıyla ilgiliydi. üzerinde ittifak edilen isimlerin seçilmesi konusunda da prosedürde anlaşma sağlanamıyordu.
Genelkurmay Başkanı General Mişel Nihad Süleyman krizin devam ettiği dönemde de bir çözüm formülü olarak kabul ediliyordu. çünkü anlaşmazlık içindeki tarafların adayları kendi adamlarıydı. Mişel Süleyman ise tarafsızlığı kabul edilmiş ve üzerinde ittifak edilebilecek bir isim olarak görülüyordu. Ama Anayasa’daki kurallar onun Genelkurmay Başkanlığı makamından alınıp parlamentoda gerçekleştirilecek oylamayla cumhurbaşkanlığı makamına oturtulmasına engel teşkil ediyordu. Bu yüzden General Mişel Süleyman üzerindeki ittifakın tatbiki için önce Anayasa’da değişiklik yapılması ve böyle bir değişikliğin gerçekleşmesi için ittifak sağlanması gerekiyordu. Böyle bir ittifak sağlanamadığından dolayı da cumhurbaşkanı seçimi bir çıkmaz sokağa girmiş, orada tıkanıp kalmıştı. Bu itibarla Katar Anlaşması cumhurbaşkanı seçilecek isim üzerinde değil, o ismin seçilme tarzı üzerinde ittifakı sağlamıştır.
Seçilme işlemi ise Anayasa’da değişiklik yapılması ve engel teşkil eden maddelerin kaldırılması yoluyla gerçekleşmedi. Bunun zaman alacağı ve muhtemelen yine sorundaki tıkanıklığın devamına yol açacağı düşüncesiyle söz konusu maddeler görmezden gelinmiş, Anayasa’nın engel teşkil eden içeriğinin üstüne siyah bir bant yapıştırılmıştır. Yani bariyerler kaldırılmamış, üstünden atlanmıştır. Bu uygulama Anayasaların kutsallaştırılmasındaki felsefenin tahlili açısından ayrıca bir değerlendirmeye tabi tutulabilir. Ancak biz burada bu konuya girerek sözü uzatmak istemiyoruz.
Uygulamaya itiraz edenler ve önce Anayasa’nın değiştirilmesi gerektiğini söyleyenler oldu. Ama hazır çözüm formülü üretilmişken Anayasa’nın kurcalanmamasını isteyenlerin sesi baskın çıktı ve geçtiğimiz 25 Mayıs Pazar günü seçim gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı seçimi Lübnan için aynı zamanda büyük bir uluslararası törene dönüştü. Belki Lübnan yakın tarihinde ilk kez bu kadar geniş katılımlı bir uluslararası tören gerçekleştiriyordu. Sanki parlamentoda bir oylama yapmıyor, yeniden bağımsızlığını ilan ediyordu.
Cumhurbaşkanlığı krizinden kaynaklanan sorunlar anlaşıldığı kadarıyla herkesi bıktırmıştı. Bu yüzden önceki oylamaları boykot ederek gerekli çoğunluğun sağlanmasını önlemek suretiyle tıkanıklığa yol açanlar “çözüm oylaması”nda tam teşekküllü bir şekilde oradaydılar ve oy kullandılar. 127 üyeden 118’i ittifak ismi lehine oy vererek yeni cumhurbaşkanının büyük çoğunluğun desteğiyle seçilmesini sağladı.
General Mişel Süleyman hakkında Türkiye’deki medya organlarında bayağı bilgi verildi. Fakat biz de onun hakkında bildiklerimizi ve tespitlerimizi okuyucularımıza aktarmayı faydalı görüyoruz. İnşallah müteakip yazımızda da onun şahsıyla ilgili kanaatlerimizi ve yeni hükümet oluşturulmasıyla ilgili düşüncelerimizi sizlere sunmaya çalışacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.