Leylâ’nın mektubu!
Bu Leylâ bildiğimiz Leylâ değil. Bu Leylâ mecnunsuz Leylâ!
Asım YENİHABER
Yazı Boyutu: A A A
Bildiğimiz Leyla değil ama, çok hassas, fevkalade duyarlı. Hemen kaleme sarılmış, mektup üstüne mektup yazmış.
Mektup kimlere gitmemiş ki?
ABD Devlet Başkanı Barack Obama, NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, BM Genel Sekreteri Ban Ki- Moon, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, Avrupa Konseyi Başkanı Herman van Rompuy...
Bu arada Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ü de, kerhen de olsa, unutmamış.
Leylâ mektubu neden bu günlerde yazıyor? Neden bir yıl önce veya bir ay önce yazmadı?
Kandil’in sönme tehlikesi onu gayrete getirmiş anlaşılan.
Bir zamandır azgın Kürtçü siyasilerin sesi çıkmıyor. Çıkanların sesi de, nereden çıkıyor belli değil!
Gece gündüz demeden şakıyan bülbüller sustu âdeta.. Dut yedim duttu beni!
Dut mevsimi de değil ki? Bu suskunluk neden?
Bunların bazı bayları Bodrum’da plajlarda görülüyor. Cıbıldak aile dostu hanımlarla filan...
Bayların bu dünyada işi iş. İmralı’ya, Kandil’e selam, sefaya devam!
Baylarına refik olamayan bayanları da, Kandil yoluna düşmüş yayan yapıldak. 7 tane sivil Kandil bombardımanı sırasında fevt olmuş yalanı var ya... Onun hesabını soracak ve Kandil yaranını teşvik ve teşyi edecekler.
Çok duyarlı, fevkalade hassas bu hanımlar!
Bir sivil öldürülmeye görsün, hemen duyarlıkları şaha kalkıyor. Acılarını dindirmek için harekete geçiyorlar. Bir değil, 7 kişi...
İçlerinden kadınlar, çocuklar var. Hatta birisi de hamile! Duygu sömürüsü için kurulmuş bir tezgâh.
Dünya bakacak ki, Türk uçakları sivilleri öldürüyor. Harekete geçip, Kandil’in bombalanmasını önleyecek. İnsan öldürmekten başka marifeti olmayan masum gerillalar kurtulacak!
Siz bu hatunların sivillerin öldürüldüğüne üzüldüğüne inanıyor musunuz?
Öyle olsa idi, Türkiye’de otuz yıldır kaç sivil öldürüldü. Eli kanlı PKK canileri kaç sivilin kanına girdi, kaç hanım dul kaldı, kaç çocuk öksüz... İmamlar, öğretmenler, sıradan vatandaşlar, çocuklar, kadınlar... Türk Kürt ayırmadan... Katledildi.
Bu hatunların bu katliamlardan üzüntü duyup sağa sola gittiklerini, katledilenlerin ailelerini ziyaret edip üzüntülerini beyan ettiklerini hiç hatırlayanınız var mı?
Muhtemelen o sırada bu bayanlar, o silah kullanan kaatiller sürüsüne tebrik mesajları yolluyorlardı. Buldukları yerde boyunlarına sarılıyorlardı.
Sabır sona erdi. İşler tersine döndü. Leyla hanım mektup üstüne mektup yazıyor. Diğer bayanlar Kandil’e sefer düzenliyor...
Onları insan, insanlık ilgilendirmiyor. Asla ve kat’a alakadar etmiyor.
Onlar batı uydurması bir kavmiyetçiliğin peşine düşmüşler. Kürt rezil de olsa, sefil de olsa, kaatil de olsa, baş tacı. Hele de kaatilse, daha da kıymetli!
Başka kavimden biri insanlık abidesi de olsa, zerre kadar değeri yok.
Kolaylıkla öldürülebilir, yok edilebilir.
Mektupların yanlış adrese gidiyor. Leylâ o mektubu bana yaz, bize yaz. Türk Kürt ayırmadan bütün millete yaz.
Tabii yazacak yüzün varsa!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.