Mişel Süleyman
Lübnan’daki otorite paylaşımına göre Cumhurbaşkanının Hıristiyan olması şartının arandığını bir önceki yazımızda belirtmiştik. Herhangi bir Hıristiyan değil, Maruni Hıristiyan olması gerektiğine dair ayrıntıyı da burada belirtmiş olalım. Buna binaen Lübnan’da 25 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilen seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen General Mişel Süleyman da Marunî Hıristiyan bir aileden geliyor.
Marunîler, Arap Katoliklerdir. Ortodoksların muhtelif dinî merkezleri ve otoriteleri olduğundan kendi içlerinde bir kilise bütünlüğüne sahip değildirler. Ama Katoliklerin tümü Vatikan Kilisesi’ne bağlıdır. Dolayısıyla Lübnan’daki Arap Katolikler de Vatikan Kilisesi’ne bağlıdır, dinî talimatları oradan alırlar. çünkü bu, Katolikliğin bir zaruretidir. Vatikan’la bağı koparmak Katoliklikten de çıkma anlamına gelir. Bununla birlikte Marunilerin kendi bölgelerinde yerel bir dinî otoriteleri ve kilise disiplinleri mevcuttur. Lübnan’daki Maruni kilisesinin şu anki dinî lideri de Nasrullah Safir’dir.
Mişel Süleyman, 21 Kasım 1948’de Cubeyl’e bağlı olan ve Marunî Hıristiyanların yoğun olduğu Amşit kasabasında dünyaya geldi. 1970’de Askeri Akademi’den mezun oldu. Ayrıca Lübnan üniversitesi’nde Siyaset ve Yönetim Bilimleri alanında yüksek öğrenim gördü. Meslek hayatı ordu içinde geçti. Askeri Akademi’den mezun olduktan sonra orduda göreve başlayan Süleyman 1973’te Askerî İstihbarat’ın Cebeli Lübnan birimi başkanlığına getirildi. 1991-93 arasında Genelkurmay Başkanı’nın genel sekreterliği görevini yürüttü. 1998’de Genelkurmay Başkanlığı’na tayin edildi.
Mişel Süleyman Genelkurmay Başkanlığı görevine tayin edildiği zaman Suriye’nin Lübnan üzerindeki askerî ve siyasî murakabesi devam ediyordu. Dolayısıyla Suriye’nin onayıyla ve onun gözetiminde bu göreve getirildiğini söylemek mümkündür. 2005 yılına kadar da Lübnan’da fiilen varlığını sürdüren Suriye askerî güçleriyle birlikte çalışmıştır.
Mişel Süleyman, Emil Lahud’a iki ayrı görevde haleflik yapmış oluyor. 1998’e kadarki Genelkurmay Başkanı Emil Lahud’du. Onun bu görevinin dolmasından sonra yerine Mişel Süleyman geçti. Şimdi cumhurbaşkanlığı makamına da Lahud’dan sonra o geçmiş oldu.
General Süleyman, Lübnan’daki farklı siyasi akımlarla ve gruplarla ilişkileri dengeli düzeyde yürütmesiyle belli bir tarafı tümüyle karşısına almaktan ve belli bir tarafın adamı gibi görünmekten kaçınmasıyla tanınıyordu. Zaten çözüm formülünün adamı olarak kabul edilmesinde bu tutumunun birinci derecede rolü olmuştur. Belki ikinci sebep de Siyonist işgale karşı tavır koyması, Lübnan’daki işgalin sona ermesi için yürütülen direnişe destek vermesi olmuştur.
ülkede son yaşanan olaylarda da ordunun karşı karşıya gelen taraflardan birinin hesabına hareket ederek diğer tarafa yüklenmesini engelledi. Ordu çatışmalara girmekten ziyade kontrol ve güvenliği sağlama amacıyla olaylara müdahale etti.
Fakat Trablus’taki Nehru’l-Bârid mülteci kampının tahrip edilmesi işinde General Mişel Süleyman’ın komutasındaki ordu birliklerinin aktif görev aldığını da dikkatten kaçırmamak gerekir. Nehru’l-Bârid mülteci kampını hedefe yerleştiren operasyon tamamen bir senaryoya dayanıyordu ve bu senaryo da hükümete dikte edilmişti. Hükümet eline verilen senaryonun nasıl uygulamaya geçirileceği üzerinde düşünüp bir plan geliştirdi ve orduyu devreye soktu. Ordu da el-Kaide’nin Lübnan kanadı olarak gösterilen Fethu’l-İslâm hareketini dağıtmak istediği gerekçesiyle 35 bin Filistinli mültecinin ikamet ettiği koskoca bir mülteci kampını darmadağın etti. Biz Nehru’l-Bârid operasyonu hakkında daha önce ayrıntılı bilgiler içeren bir dosya yayınlamıştık. Bu dosyamızı Web sitemizde (www.vahdet.com.tr) “Nehru’l-Bârid’e Sinyora Komplosu” başlığı altında bulabilirsiniz.
Lübnan Anayasasına göre ülkeye yeni bir cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda hükümetin istifa etmesi ve yeni cumhurbaşkanına yeni hükümet oluşturulması için görevlendirme yapma fırsatı verilmesi gerekiyor. Buna binaen Mişel Süleyman’ın seçilmesinden sonra Fuad Sinyora hükümeti de görevden istifa etti. Yeni dönem için parlamentodaki çoğunluğun başbakanlığa, Müstakbel Partisi’nin genel başkanı ve eski başbakan Refik Hariri’nin oğlu Sa’d Hariri’yi aday göstereceği bekleniyordu. Fakat yapılan açıklamalara göre “çoğunluk Grubu” olarak da nitelendirilen 14 Mart Grubu başbakanlığa yeniden Fuad Sinyora’yı aday göstermeyi kararlaştırdı. Dolayısıyla siz bu yazıyı okurken yeni cumhurbaşkanı da Lübnan’daki yeni hükümeti oluşturması için Sinyora’yı görevlendirmiş olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.