Sultanahmed 7.5 yılda tamamlandı
6 MİNARELİ CAMİ
Sultanahmed Camii’ne arsa açmak için 5 saray istimlak edildi. İlk kazma 1609’da Sultan Ahmed tarafından vuruldu. Cami, İslâm âleminin 6 minareli tek camisi olarak inşa edildi.
Sultanahmed Camii ve külliyesi (kompleksi) mimarı Mehmed Ağa, 1563 yılında Rumeli’den İstanbul’a geldiği zaman çocuktu. 5 yıl orta tahsilden sonra, Has Bahçe Mîmârî Mektebi’nde 21 yıl mimarlık ve sedefkârlık eğitimi gördü. Sırasiyle Mimar Sinan, Mimar Davud, Mimar Dalgıç Ahmed Ağalar’ın öğrencisi oldu. Bahçe mimarisi ve su mühendisliği üzerinde ihtisas yaptı.
Mehmed Ağamız, Kaanûnî Sultan Süleyman Türbesi’nin bahçesinden sorumlu mimarken, Üçüncü Sultan Murad’ın (1574-1595) emir subayı oldu. Rumeli’ye, Mısır’a, Medine dahil Arap ülkelerine Kırım’a Balkanlar’a, Macaristan’a, Orta Avrupa’ya görevle ve müfettiş olarak gitti. Bütün bu Osmanlı ülkelerindeki Osmanlı ve Osmanlı öncesi mimarisini inceledi.
50’Lİ YAŞLARDAYDI...
Dönüşlerinde padişaha oradaki eserlerin durumu hakkında rapor verdi. Bu arada Sultan Murad’a çok san’atkârâne bir yay kesesi işleyip hediye etti. Sonradan ikisi şeyhülislâm olan 4 İstanbul kadısı’na (belediye başkanı) muhzırbaşı unvanıyle binaların inşası ve onarılması konusunda kontrol ve teftiş görevini yaptı.
6 ay beylerbeyi vekili olarak Diyârbekr ve bir müddet de Suriye (Şam) eyaletlerini yönetti. Havran sancak beyi (il valisi) oldu. Rütbesi mimar-mühendis (tümgeneral) idi. 1598’de İstanbul’a döndü. Su yolları nazırlığına getirildi ki, mesleğinde mimarbaşılıktan önceki son basamaktı. 5 kuşaktan baba-oğul 5 padişaha hizmet etti. Birinci Sultan Ahmed, 50 yaşlarındaki Mehmed Ağa’yı, 11 Ekim 1606’da hassa sermimarlığı makamına getirdi. Kabine dışı imparatorluk bayındırlık bakanlığıdır.
Koca Mehmed Ağa’nın İstanbul’daki konağı 20 yıl müddetle herkese açıktı. Mükellef sofrasında zengin-yoksul ayırımı yapmaz, ihtiyaç sahiplerine yemekten sonra para verirdi ki “diş kirası” denir. 23 Eylül 1611’de İstanbul’dan hareket etti. Yol üzerinde mimari eserleri inceleyerek 4 Mart 1612’de Mekke’ye geldi. Meşhur Altın-Oluk’u Kâbe’ye yerleştirdi. 22 Haziran’da İstanbul’a döndü. Sultan Ahmed Han, Medîne’deki Peygamberimiz’in türbesi olan Ravza-i Mutahhara’ya Şeb-çerağ (Geceyi Aydınlatan) adlı ünlü elması gönderdi ki şimdi Topkapı Sarayı Emânât-ı Mukaddese Dairesi’ndedir.
Bu ünlü elması Sultan Ahmed’in babası üçüncü Mehmed (1595-1603) 50.000 altına satın almıştı. Oğlu Birinci Ahmed (1603-1617) elması altın bir tabakaya gömdürüp çevresini 227 elmasla süsledi. Hazret-i Fâtıma’nın kabrini baştan başa yeniletti. 82 kilo altınla işlenmiş muhteşem bir örtü ile Kâbe-i Muazzama’yı kaplattırdı.
AFERİN, BU CAMİYİ YAP!
Sultan Ahmed Camii inşasına Mehmed Ağa memur edildi. Arsa açmak için 5 saray istimlak edildi. Bunlardan yalnız Kaanûnî’nin kızının kızı olan Ayşe Hümâ-Şah Hanım-Sultân’ın sarayının istimlâki için padişah 30.000 altın ödedi. Sokollu-zâdeler’e ise saraylarının yıkılması karşılığında, istekleri üzerine, para değil, Haliç’te mezbahanın bulunduğu arazi verildi. Bir Bizans kilisesinin harabesi ise ortadan kaldırıldı.
Hâkan-Hâlife Sultan Ahmed Han, Mehmed Ağa’nın gösterdiği cami ve külliye plan ve maketlerini çok beğendi. Yüzü gülmez, sert, genç, çok dindar bir padişahtı. Ama maketi görünce yüz hatları gevşedi, “âferîn mîmâr ağa” dedi, “bu câmii yap!”
9 Kasım 1609’da Sultan Ahmed, bugün Topkapı Sarayı Hazine Dairesi’nde 2/4.622 sayı ile kayıtlı altın kazma’yı, temele vurdu. Hünkâr şeyhi büyük mutasavvıf, şair ve bestekâr Aziz Mahmud Hüdâyî dua etti. 8 Haziran 1617’de Mehmed Ağa, son taşını koyarak merasimle kubbeyi kapattı. İlk namazda cemaat, caddelere taştı. 20 bin kişiye mercan tesbih dağıtıldı. Her biri 6 okka altından yapılmış 6 zümrüt kandil, camie nûr saçıyordu. İnşaatın 7.5 yıl sürdüğü anlaşılır.
CETVEL VE TESBİH...
Mehmed Ağa, şâheserini asabiyet içinde bitirdi. İnşaat Topkapı Sarayı karşısında ve padişahın gözleri önünde olduğu için ayrılamıyordu. Bir elinde tesbih, bir elinde cetvel, saatlerce inşaatı dolaşıyordu. Niçin bu kadar sıkıldığını soran talebesi bir mimara: “Yalnız bu cami olsa bir şey değil, ama üzerimde daha pek çok inşaat var, onlara vakit ayıramıyorum” dedi. Ancak planlarını çizdiği diğer inşaat, talebesi mimarlarca başarıyla yürütülüyordu.
Mehmed Ağa, 17. asrın en büyük Türk mimarıdır. Konağı Vefa’da idi ve yanına bir mescid yaptırmıştı. Sultanahmet inşaatına katılan binlerce işçi için de Dârüşşifâ Mescidi’ni yaptırdı. Pek çok cami, mescid (cuma namazı kılınmayan küçük cami), saray, çeşme, köprü ve emsali bina yaptı. İbrahim Paşa Sarayı’nı çok güzel onardı. Sultanahmet inşaatında 12 çeşit mermer kullandı. Yeşil olanlar Necd’den (bugünkü Suudi Arabistan) kesilip getirilmiştir. Eser ısmarlayan padişah ve vezîre önce tasarladığı binanın maketini, planlarını, detaylı resimlerini gösterip tasviplerini alıyordu. Biyografisinden, bir büyük mimarın ne kadar uzun bir tahsil ve görgüden sonra yetişebildiği açıkça anlaşılır.
750 GÖREVLİ ATADI
Sultanahmet Camii’ni bol ışık alan pencereler ve mavinin hâkim olduğu çinilerle donattı. Cami, 22.000 kandille geceleri aydınlatılıyordu. Camiye 1.509.191 altın harcandı. Vakıfları için çok daha yüksek değerde gelirler tahsis edildi. Mihrabının iki tarafındaki dev mumlar 20’şer kantar’dı, yakmak için 15 basamaklı merdivenle çıkılıyordu. Sultan Ahmed Han, cami ve külliyesi hizmetleri için 750 görevli atadı. Vakıfları, olağanüstü zenginlikteydi. Bu vakıflar, imparatorluğun uzak eyaletlerinde bulundukları için, birer ikişer devletin elinden çıkmıştır. Yazılar, Hattat Kasım Gubârî’nin eseridir.
AT MEYDANIYDI...
Azametli mâbedi 22.60 metre kutrunda (çapında) kubbe ile örten Koca Mehmed Ağa’yı saygı ve sevgi ile anıyoruz. Bugün bilen kalmadı, Osmanlı’da İstanbul camileri de protokol sırasına konmuştur. 1453’te İstanbul’u alan Fâtih, Ayasofya Camii’ni protokolde 1. ilan etti ve imparatorluğun sonuna kadar bu durum değişmedi. Kaanûnî, Süleymaniye’yi Sinan’a yaptırınca, protokolde 2. sıraya girdi. Ancak Sultan Ahmed Han, camiini inşa ettirince, protokolde 2. sıra verildi ve Süleymaniye 3. sıraya geriledi. İlk 3 sıra 1924’e kadar hiç değişmemiştir. Sultanahmet Camii, İslâm âleminin 6 minareli tek camisi olarak inşa edildi. O zamana kadar -Hipodrom kelimesi tercüme edilerek- At Meydanı denilen alana, cami inşasından itibaren Sultanahmet Meydanı dendi. Bugün de öyledir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.