- Lütfü Bey; Başbakan Erdoğan’ın “Müslüman ülkelerin Türkiye gibi laik bir devlet olmasını tavsiye ediyorum” şeklindeki konuşmasına İslamcıların tepkileri sürüyor. Siz bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aslında İslamcılar da, laikler de Tayyip Erdoğan’ı ve lideri olduğu AKP modelini yeni yeni anlamaya başladı. Tayyip Erdoğan ve AKP iktidara geldikten sonra İslamcılar da, laikler de “Tayyip Erdoğan gizli bir İslamcıdır; günü geldiğinde siyasal İslamcı yüzü ortaya çıkacaktır” diye düşünüyorlardı. Tayyip Erdoğan açıkça, “Ben artık İslamcı gömleğimi çıkarttım; ben bir muhafazakar demokratım” dese de onlar buna inanmıyorlardı. Oysa mesela Tayyip Erdoğan Başbakan olduktan kısa süre sonra ona “İleride faizsiz bir ekonomik modele geçmeyi hedefliyor musunuz” şeklinde bir soru yöneltilmişti. Tayyip Erdoğan da bu soruya “Faiz dünyanın gerçeğidir, bu gerçeği reddedemeyiz” şeklinde bir cevap vermişti. Faiz dünyanın gerçeği ise, faizin haram olduğu da İslam’ın gerçeği değil mi? Öyleyse hangi gerçeğe göre hareket edilecektir? İslamcılar ile muhafazakar demokratları ayıran da işte bu tercihtir. Nitekim “muhafazakar demokrat” denilen Turgut Özal da, Süleyman Demirel de, Adnan Menderes de ülkeyi yönetirken İslâm’ın gerçeklerine göre değil, dünyanın gerçeklerine göre hareket etmişlerdir. Mesela İran’ın İslamcı Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad, Türkiye’nin muhafazakar demokrat Başbakanı Tayyip Erdoğan gibi “Faiz dünyanın gerçeğidir; bu gerçeği reddedemeyiz” diye konuşabilir mi? Mesela Mısır’da yapılacak genel seçim sonucunda Müslüman Kardeşler iktidara gelseler, AKP gibi zinayı suç olmaktan çıkarıp serbest bırakabilir mi? Mesela İslamcı bir parti “Zina, içki, kumar dünyanın gerçeğidir, bu gerçekleri reddedemeyiz” diyebilir mi? Ya da İslamcıların amacı İslami bir devlet değil de laik bir devlet olabilir mi? Öyleyse İslamcı olmadığını, muhafazakar demokrat olduğunu AKP kurulduğu günden beri dürüstçe söyleyen Tayyip Erdoğan’ın, Müslümanlara laik devleti tavsiye etmesine İslamcılar niye tepki gösteriyorlar ki? Zaten AKP’nin devlet modeli laiktir, laik kalacak!
MÜCADELE SONUÇSUZ İSE
MÜZAKERE KAÇINILMAZ!
- MİT gibi kurumları yoluyla devletin PKK liderleriyle görüştüğünün ortaya çıkması, MHP cenahında “ihanet” olarak adlandırılan bir tepkiye yol açtı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- İşin özü şudur ki, devletin silahlı gücü TSK, PKK’yı yenip yok etseydi, zaten devletin PKK’yla görüşmesi gündeme gelmezdi. Ancak bir Genelkurmay başkanımızın, “Bunlar bir avuç eşkıya, bunları bir kaşık suda boğarız” dediği PKK, 30 yıl süren silahlı mücadele sürecine rağmen yenilip yok edilemedi. Hatta son dönemde Güneydoğu’da adeta TSK PKK’yı değil, PKK TSK’yı kovalar hale geldi! Nitekim önceki Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, “İki PKK’lı askeri birliklerimize saldırınca, başta komutanlar silahlarını bırakıp kaçıyor” demedi mi? Eğer iş bu hale gelmeseydi, 30 yıldır sürdürülen silahlı mücadele bir sonuç verseydi, devlet PKK’yla oturup müzakere eder miydi? Anlaşılan devleti yönetenler, “40 bin insan öldüğü, 400 milyar dolar harcandığı halde PKK’ya karşı sürdürülen silahlı mücadele bir sonuç vermemişse, demek ki bu yöntemle sonuç alınamayacak” diye düşünür hale geldi. Anlaşılan silahlı mücadele sonuçsuz kaldığı için PKK’yla müzakere kaçınılmaz hale geldi! Bakın bugün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, “Devletin PKK’yla görüşmesine karşı değilim; bunun gizli yapılmasına karşıyım” diyor. Yani bugün artık ne CHP Genel Başkanı, ne de devletin sivil kanadı ile asker kanadı sorunun çözümü için PKK’yla görüşülmesine karşı çıkmıyor. Demek ki onların gözünde bu sorunun çözümü için PKK’yla mücadele değil müzakere edilmesi bir mecburiyet haline gelmiş bulunuyor. Unutmayalım ki daha önce de İngiltere ile İspanya devletleri bizdekine benzer bir süreç yaşamışlardı. İngiltere’nin PKK’sı denebilecek IRA, İspanya’nın PKK’sı denebilecek ETA örgütleriyle bu devletler uzun, kanlı bir mücadele yapmışlardı. Ancak bu örgütlere karşı yaptıkları silahlı mücadele bir sonuç vermediği için, bu örgütlerle müzakere etmeye mecbur kalmışlardı. Mecbur kalmadıkça hiçbir devlet bu tip örgütlerle müzakere yapar mı?