Keffaretler 3
3- Katillik keffareti: Bir insanı, bir hata neticesinde öldüren bir Müslümana lâzım gelen keffarettir. Bu konuda Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Bir mü'minin diğer bir mü'mini öldürmesi ancak hata ile olabilir. Kim bir mü'mini yanlışlıkla, kaza ile öldürürse mü'min bir köleyi azad etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet, kan bedeli vermesi lâzımdır. Meğer ki onlar, o diyeti sadaka olarak bağışlamış olsunlar. Eğer öldürülen mü'min olmakla beraber size düşman bir kavimden ise o zaman, katilin mü'min bir köle azad etmesi lâzımdır. Şayed kendileriyle aranızda anlaşma olan bir kavimden ise o vakit mirasçılarına bir diyet vermek ve bir de mü'min bir köle azad etmek gerektir. Kim bunları bulamazsa ALLAH tarafından tevbesinin kabulü için birbiri ardınca iki ay oruç tutması icab eder. ALLAH Teâlâ, her şeyi bilendir, gerçek hüküm ve hikmet sahibidir."70
Ayet-i kerimenin ifadesiyle, katillik keffaret sırasıyla şunlardan ibarettir
a- Varsa mü'min bir köle veya cariye azad etmek.
b- Köle yoksa, ardarda iki ay oruç tutmak.
4- Zıhar keffareti: Zıhar: Bir erkeğin kendi hanımının tamamını veya onun yarısı gibi yaygın bir parçasını veya boyun gibi şahsiyetinin tamamını bildiren bir uzvunu, mahremlerinden, nikâhı ebediyyen haram olan bir kadının tamamına veya o kadının karnı, sırtı, uyluğu gibi bakılması caiz olmayan bir uzvuna benzetmesidir. Mesela bir adam karısına: "Sen, bana anam gibisin.", "Sen, bana anamın arkası gibisin.", "Sen, bana annemin veya kız kardeşimin veya halamın veya teyzemin karnı gibisin.", "Senin boynun, bana annemin sırtı gibidir." ve benzeri sözleri sarf ederse zıhar yapmış olur ve keffaret vermesi gerekir.
Zıhar; İslâmın gelişi sırasında arap toplumunda bir boşama yolu idi. Bir erkek karısını boşamak istediği zaman ona: "Sen, bana annemin sırtı gibisin" veya "Sen, bana annem gibisin" derdi. Bu sözle boşamanın gerçekleşmesi örf halini almıştı. Ashab-ı kiramdan Evs b. Sâmit (R.A.) eşi Havle binti Sa'lebe'ye kızarak: "Sen, bana annemin sırtı gibi ol" der ve evi terkeder. Havle binti Sa'lebe (R.Anha) Resûlullah (S.A.V.) Efendimize başvurarak; yaşlılığını, fakirliğini ve çocuklarına bakacak durumu olmadığını bildirir ve bu boşanmaya bir çare bulunmasını ister. Bu arada Cenab-ı Hakk'a da dua eder. Bunun üzerine zıharla ilgili şu âyeti kerimeler inmiştir:
"Ey Muhammed! Kocası hakkında seninle mücadele eden ve ALLAH Teâlâ'ya şikayette bulunan o kadının sözünü ALLAH işitmiştir. Zaten ALLAH, ikinizin arasında geçen münakaşayı işitiyordu. Şüphesiz ki ALLAH, Semi'dir, Basir'dir, her şeyi işiten ve görendir. Ey iman edenler! Sizden karılarını annelerine benzetip "zıhar" yapanlar bilsinler ki, karıları onların anneleri değildir. Onların anneleri ancak kendilerini doğuranlardır. Muhakkak ki "zıhar" yapanlar, asılsız ve çirkin bir söz söylüyorlar. Şüphesiz ALLAH, çok affeden ve bağışlayandır. Karılarına zıhar yapıp sonra sözlerini geri almak isteyenlerin karılarıyla temasta bulunmadan evvel bir köle azat etmeleri gerekir. İşte böylece size öğüt verilmektedir. Şüphesiz ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır. Azad edecek köle bulamayanın ise, karısıyla temasta bulunmadan önce aralıksız iki ay oruç tutması gerekir. Buna da gücü yetmeyenin altmış yoksulu doyurması gerekir. Bu açıklama ALLAH Teâlâ'ya ve Resûlüne hakkıyla iman etmeniz içindir. İşte bunlar, ALLAH Teâlâ'nın koyduğu sınırlardır. İnkar edenler için can yakıcı bir azap vardır."71
Bu âyet-i kerimelerden de anlaşılacağı gibi zıhar keffareti oruç keffareti ile aynıdır. Eşine karşı zıhar yoluna başvurmuş olan mükellef bir erkeğin keffareti yerine getirmedikçe onunla cinsel temasta bulunması caiz olmaz. Zıhar yapan kimse yalan söylemiş, gerçekte kendisine helâl olan bir şeyi haram göstermiş olmaktadır."72
Sonuç olarak zıhardan vazgeçmek isteyen erkek azat edecek köle bulamazsa, peşpeşe iki ay oruç tutar. Eğer sağlığı buna elverişli değilse altmış yoksulu doyurur. Bu sıranın gözetilmesi zorunludur.
İki ay peşpeşe oruç tutarken gece veya gündüz, özürlü veya özürsüz, unutarak veya kasten ailesi ile cinsel temasta bulunsa, iki aylık oruca yeniden başlaması gerekir. Çünkü zıhar âyetinde: "...birbirleriyle cinsel temasta bulunmadan önce.. " keffâretin yerine getirilmesinden söz edilmiştir.
Bir erkeğin eşine: "Sen bana annem gibisin veya annemin benzerisin" sözünü kullanması halinde şu ihtimaller ortaya çıkar. Bununla eşinin iyiliğini kasdetmişse bir şey gerekmez. Zıharı kasdetmişse zıhar hükümleri uygulanır. Boşanmayı kasdetmişse bir bâin talak meydana gelir. Hiç bir niyet taşımamışsa, bu sözü ile bir hüküm meydana gelmez.73
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.