Rize'yi sel aldı, Hemşin'i duman
Yeni bir anayasa gerekli mi, değil mi? Milletin yüzde 80'e yakın kesimi şart olduğunda hemfikir.
Ne diye darbecilerin hazırladığı anayasayla ilelebet yaşamak zorunda olalım ki!
Liza Minnelli'nin "Maybe this time" şarkısını biz "Bu sefer inşallah" şeklinde kullanabiliriz.
Bu sefer inşallah...
*
Mutlaka sivil ve demokratik bir anayasa hazırlanması için irade beyan eden milletin her kesiminin görüşlerinin alınması öngörülüyor.
Arada "Bu meclis anayasa hazırlayamaz" şeklindeki çatlak seslere aldırmayın, yeni anayasa görevi elbette millî iradenin temsil edildiği TBMM'nindir.
Ancak bütün sivil toplum kuruluşları, odalar, dernekler ve medyadan da katkı bekleniyor.
*
Rize'nin Güneysu ilçesinde yeni demokratik bir anayasa için panel düzenlendi.
Ülkenin her tarafından dernek ve vakıf şeklinde örgütlenen sivil toplum kuruluşları panelin katılımcıları arasında yer almaktaydı.
Adıyaman, Antakya Akseki, Bingöl, Bitlis Ahlat, Çanakkale, Denizli, Giresun, Kastamonu, Konya Ilgın, Manisa, Kahramanmaraş, Nevşehir dernek ve vakıfları yanında Egeliler Birliği, Rumeli Türkleri ve Sivas Platformu da temsil edilmekteydi.
Biz de basın mensubu arkadaşlarla birlikte Güneysu'ya doğru yola çıktık.
Önümüzdeki dönemde bu gibi toplantıların sıklıkla yapılacağını ve yeni anayasa tartışmasının tam gaz devam edeceğini söyleyebiliriz.
*
Başbakan Erdoğan'ın memleketi Güneysu'daki panel verimli geçti; görüş birliği vardı salonun içinde.
Dışarıdaysa dinmeyen bir yağmur.
O yağmur, bir süre sonra felakete yol açtı.
Rize yedi saat süren yağmurun ardından sele teslim olmuştu.
Haberi, Cemal Gülas'ın Hemşin dağlarının tepesindeki evinde çay içerken aldık.
Gazeteci ve televizyoncu arkadaşlarla Rize'ye ulaşmaya çalıştık.
Cadde ve sokaklar arasında labirent gibi dolaşmak gerekiyordu çünkü bazı yerlere girmek imkânsızdı.
*
Televizyoncular canlı bağlantı yapmak için çamur deryasına daldı.
Evler, işyerleri sel sularıyla dolmuştu.
Maddi zararın hesabı belli değildi.
Yollar kesilmiş, araçlar yollarda kalmış, sele kapılıp sürüklenenler olmuş, elektrikler kesilmiş, fiber kablolar koptuğu için bazı yerlerde mobese kameraları da görüntüleri tam olarak tespit edememişti.
Her tarafta şelaleler oluştu.
Sele kapılan bir kadının hayatını kaybettiğini öğrendik.
*
Genç yaşlı kime rastlasak "Ben hayatımda böyle yağmur görmedim" diyordu.
Kimi yukarıdan hızla gelen suyu tahliye edecek olan kanalizasyonun yetersizliğine, kimi otoyolun set oluşturduğuna dikkat çekiyordu.
Dağlardan gelen çamurlu suyun içinde ağaç kütükleri yolları kaplamıştı.
Bir başkası ise "Yamaçlarda ağaçlar birer birer sökülüp yerine çay dikildi. Toprağı tutacak bir şey kalmadı" diye açıklama yapmaktaydı.
*
Zarar ziyanın tespiti epey zaman ister.
Önce suyla dolan evlerin ve dükkânların çamurdan temizlenmesi, hurdaya dönen depoların ve araçların durumunun gözden geçirilmesi gerek.
Bunun için de siz deyin iki ay, ben diyeyim üç ay...
Sel gelince konularımız da sele kapıldı.
Habercilerin araçları bile balçığa saplanıp kaldı.
Hâlbuki hayranlıkla takip ettiğim Osman Can'la yaptığımız kahvaltıdan, eski Kültür Bakanımız İsmail Kahraman'ın sohbetinden, yılların siyasetçisi Köksal Toptan'dan, Prof. Kemal Karpat'ın bildirisinden, Cemal Gülas'ın dağlarından ve orada tanıştığımız değerli dostlardan söz etmek isterdim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.