Elbette çözülecek
Kırmızı helikopterin Keş Dağı'nın karlı tepelerine düşmesinin üstünden tamı tamına iki buçuk sene geçti.
Devletin bütün mekanizmaları o kazayı araştırdı.
Bu süre içinde "ne gerekiyorsa" yerine getirildi.
Komisyonlar kuruldu, incelemeler yapıldı, raporlar hazırlandı...
Yetkililer açıklamalarda bulundu, röportajlar verdiler, mikrofonlara konuştular...
Neticede, araştıran inceleyen kim varsa, bir yere geldi tıkandı.
"Kaza, kader" denilerek geçileceği sanıldı.
*
Daha önce hep öyle olmuştu çünkü.
Kimler kimler "kazaya kurban gitti", her seferinde dosyalar oldu bittiye getirildi.
Kapandı, üstü örtüldü.
Kamuoyuna kaza diye sunulan cinayetleri aydınlatmak isteyenlerden bazıları "Fazla kurcalamayın" diye tehdit edildi.
Dosyalar raflardaki yerini aldı.
Arşivleri gözden geçirin; akıbeti, çözülmemiş soru işaretleriyle dolu bir sürü dosya ile karşılaşırsınız.
*
Ancak bu defa Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesi ve Büyük Birlik Partisi yetkilileri, susup köşeye çekilmediler.
Bütün soruların açık ve net şekilde cevaplanmasını talep ettiler.
Hiçbir karanlık nokta kalmaması için, büyük bir sabır ve metanetle gayret gösterdiler.
Kimlerin parmağı var?
Aslı astarı nedir?
Niçin?
Bu gibi sorulara ait cevapların hepsi, yakın zaman içinde ortaya çıkacak gibi görünüyor.
Hatası, ihmali, suçu bulunanlar gün yüzüne çıkacak.
*
Geçen iki buçuk yıl içinde yavaş ilerleme kaydedilmiş olması devletin kusurudur.
Ancak bugün gelinen aşamayı da yine devletin tepesinde bulunanlara borçluyuz.
Önceki yıllarda o makamlarda görev yapanlar olsaydı, bu alınan yolun yarısına bile gelemezdik.
Devlet Denetleme Kurulu'nu çalıştıran Cumhurbaşkanı Gül'ün yaptığı açıklamaları, daha önce o koltukta oturanlardan hangisi yapabilirdi?
Bir de tabii, o görüntüleri göndererek ihbarda bulunanlara minnet borçluyuz.
*
Muhsin Yazıcıoğlu olayının aydınlatılacağına dair inanç günden güne güçleniyor.
İnşallah kısa zaman sonra manşetlerde göreceğiz aslını astarını, mastarını...
Muhsin Başkan, yaşarken olduğu gibi, vefatıyla da milletine hizmet etmiş olacak.
Her kimin kastı varsa ortaya çıksın, adalet önünde hesabını versin.
Beklenen budur.
*
Hemen ardından diğer cinayetler gündeme gelmeli.
Evvelce trafik kazasında, helikopter ve uçağın düşmesi sonucu, ilaçla, kurşunla, bombayla hayatını kaybeden önemli makamlarda bulunan kişilerin yakınları da davalarına sahip çıkmalı.
Aradan kaç yıl geçmiş olursa olsun, karanlıkta kalanlar daha doğrusu karanlığa mahkûm edilen cinayetler aydınlatılmalı.
*
Türkiye, sırtında taşıdığı bu ağır yüklerden kurtulmak zorundadır.
Binlerce faili meçhul arasından hiç değilse hepimizin hafızalarında yer edenleri çözelim.
"Aydınlık bir gelecek" vaat edenlerin boynuna borçtur bu.
Geçmişte bu kadar fazla "karanlık nokta" varken, 'aydınlık' geleceğe kavuşmak zor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.