Van depreminde PKK enkaz altında kaldı
VAN-ERCİŞ hattında kardeşliğe hazırlık sınavı devam ediyor. Türkiye ayakta. Herkes her şeyini ortaya koymuş. Televizyonlar ardı arkasına yardım kampanyaları düzenliyor.
Parası olan kesenin ağzını açıyor, parası olmayansa gönlünün kapısını sonuna kadar aralıyor.
“Oradan bir çocuğu emzirebilirim” diyen anneden tutun da “orada yapılacak okullarda bir yıl sadece karın tokluğuna çalışırız” diyen işçilere ve orada aylarca ücretsiz yemek pişirmeye talip kadınlara kadar binlerce göz yaşartıcı olaya şahit oluyoruz. Bütün sivil toplum kuruluşları, belediyeler, valiliker, bakanlar, hepsinin yüreği VAN’daki kardeşleri ile birlikte atıyor.
Yani biz Kürdüz, VAN’lılar da Türk. Aynı havayı soluyoruz. Maalesef bu dayanışmadan rahatsız olan bir kesim var ki, evlere şenlik. Evet, PKK ve siyasi uzantısı BDP. Sanki lisan-ı hal ile “yahu biz ayrıştırmaya uğraştıkça tuhaf bir şeklide olaylar bizleri birleştiriyor.
Acaba ne yapmalı?” Gerçekten tuhaf! Van’a giden yardım konvoylarının önü kesiliyor teröristlerce. “O köye gitmeyin, onlar seçimde AK-PARTİ’ye oy verdiler.” İnsanın gözü bu kadar kör olur mu?
Oluyor demek ki... Biz VAN’a yardım gönderirken o ilin BDP’ye oy verdiğini hiç düşünmüyoruz. Zira onlar bizim kardeşimiz. Ve bırakınız o damarı ki o damar bizim için şahdamardır, onlar insan. Yani Japon olsalar, Çinli olsalar ne farkederdi?
Kendilerine mikrofon uzatılanların kahir ekseriyeti bu kardeşliğin kapsama alanındalar. “Allah razı olsun kardeşlerimizden ve devletimizden. Çok şükür, her şeyimiz var.” Hele Doğu Anadolu’da ağır yıkımların ve travmaların yaşandığını bilen büyükler bugünün kıymetini daha iyi anlıyorlar. Devlet ve millet ilk dakikadan itibaren seferber.
Bir Kürt dostumla sohbet ederken onun dehşet bir tesbitine şahit oluyorum: “İyi ki Doğu ve Güneydoğu’da demokratik özerklik hayata geçmemiş. Değilse yanmıştık valla. Bize bir Anadolu’dan uzanan kardeşlik eline bak, bir de BDP’li belediyelerin uzattığı ele bak. Bazen kendimden utanıyorum.” Ben zaten sulu gözlü bir adamım. Ağlamaya başlıyorum. İkimiz de kucaklaşıyoruz ve sessizce dakikalarca ağlıyoruz.
Evet, bir yanda VAN ve ERCİŞ’te Mevlana Evleri kuruluyor, depolara mal boşaltamayan TIR’lar 10 km’lik bir kuyrukta bekliyor, diğer yanda PKK yollara mayın döşüyor. Ama bilmiyorlar ki hırsızın çaldığı şey, kendi vicdanından bir parçadır. VAN’lı kardeşim, unutma!
Evim evindir,
Gönlüm gönlündür,
Her şeyini seninle paylaşmaya hazır bir Anadolu, kucağını açmış her gün size koşuyor.
CHP neden gecekondu gibi?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan daha önce kardeş Endonezya’da yaşanan depremde AÇE bölgesini geziyor. Bir cami yıkılmamış, dimdik ayakta. Heyetten birisi bunu bir mucize gibi görüp:
- Allah’ın hikmetine bak, cami yıkılmamış diyor.
Başbakan birden öfkeleniyor:
- Demirinden, çimentosundan çalarsan cami de yıkılır, demek ki çalmamışlar deyiveriyor. Bu sözler bir hakikatin başbakan ağzından söylenişinden başka bir şey değil elbet. Ve o başbakan, bugün siyasi geleceğini ortaya koyarak bomba gibi bir çıkış yapıyor.
- Bu acıları artık yaşamak istemiyoruz. Tüm çürük yapılar yıkılacak.
Oysa CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olduğu İstanbul’un varoşlarında “Gecekondu yapımını serbest bırakacağım” diyerek oy almıştı. Ve öyle olduğu için de bugünün CHP’si hâlâ bir gecekondu hükmünde. Ders al Kılıçdaroğlu, paslı kılıçlar hiçbir kilidi açmıyor artık!