Esad'ın canı tatlı değil galiba
Suriye'deki çirkin saldırılar dolayısıyla Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Türkiye'den özür diledi.
Özür dilemekle yetinmedi, aynı zamanda meydan okudu.
Türkiye ile ilişkilerin iyiye doğru gitmesine hazırlıklı olduklarını fakat kötüye gitme ihtimaline karşı da hazırlıklı olduklarını söyleyen Muallim'e Anadolu'nun ortasından bir türküyle cevap verelim:
"Penceresi cam cama Muallim... Selam söyle amcama Muallim..."
Amcayı dayıyı boşver, asıl Esad'a selam söyle.
Aklını başına alsın.
*
Büyükelçilik ve konsolosluklara yapılan bıçaklı sopalı saldırı fazlasıyla rahatsız ediciydi.
Bayrağı indirip onunla ayakkabı silmek ve sonra yakmak, Atatürk posterini parçalamak, Suriye yönetimine de Suriye halkına da bir şey kazandırmaz.
Muallim'in "Biz Libya değiliz" demesinin pek kıymeti yok.
Tamam, Libya değilsiniz, Irak değilsiniz, Tunus değilsiniz; bunu biliyoruz.
Peki, aradaki fark nedir?
Niyet, yöntem ve akıbet farkı hakkında bilginiz var mı?
Yolculuk nereye?
Yumurtayı taşa vurunca yumurta kırılır; taşı yumurtaya vurunca kırılan yine yumurta olur.
*
Arap Birliği'nden "Suriye'nin üyeliğini askıya alma kararı" madem bu kadar rahatsızlık verecekti, daha önce verilen sözler niye yerine getirilmedi?
Türkiye tarafından dostça yapılan uyarılar niye hiç dikkate alınmadı?
Defalarca görüşme yapıldı.
Esad Başkan'a günde üç vakit ikaz gönderildi.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, neredeyse Başbakan Erdoğan'la görüştüğünden daha fazla Esad'ın kapısını çaldı, telefonunu çaldırdı.
O kadar samimiyetle yapılan uyarıların hiç mi kıymeti yoktu?
*
İki sene önce Suriye'ye pasaportlarımız kontrol edilmeden gidip gelmiştik.
Bugün gelinecek nokta bu mu olmalıydı?
Kardeşlik, dostluk böyle mi anlaşılır?
Dostluk kardeşlik lafta kalmaz, emek ister...
Emekten önceyse akıl.
*
O çirkin saldırılara mukabelede bulunmak burada kimsenin aklına gelmez.
Bir ülkenin büyükelçilik ve konsolosluk binalarına aynı şekilde saldırmakla bir yere varılmaz.
Ne kadar nahoş ve boş bir iş olduğunu biliriz.
Bugün değilse yarın, Suriye'de o saldırıları yapan Esad yanlılarının da bunu idrak etmelerini umarız.
*
Ekranlarda haber öyle sunuldu ki yalnızca Türkiye'ye karşı tepki gösterilmiş gibi anlaşıldı ilk başta.
Hâlbuki Türkiye'yle birlikte Fransa, Suudi Arabistan ve Katar da vardı saldırıya maruz kalan ülkeler arasında.
*
Muallim'in sözlerinin en acıklı tarafı, ABD ve Batı'nın ekonomik yaptırımlarıyla ilgili olanıydı.
Ekonomik yaptırımdan etkilenmeyeceklerini iddia etmesi, eminim birçok kişide acı bir tebessüme sebep olmuştur.
Uygulanacak ekonomik yaptırımdan etkilenmeyecek olan kaç kişi vardır Suriye'de?
Bir Esad, bir de bakanları ve onların yanında birkaç zengin kişi daha çıkarsa çıkar.
Peki ya halk?
İnsanca yaşamak için ölümü bile göze alan insanlar?
Onlar da mı etkilenmez?
*
Belki de haklıdır Muallim. "Acı patlıcanı kırağı çalmaz" anlamında düşünmüş olabilir.
"Halk zaten olacağı kadar perişan olmuş, bundan ötesi mi var" demeye getirmiştir belki.
*
Beşşar Esad bu dünyada olup bitenlerden habersiz yaşıyor değil elbet.
Bugüne kadar kaç diktatör gördü şu dünya; hiç biri 'dik' duramadı sonunda hepsi yatay hale geldi.
Saddam'ın ve Kaddafi'nin görüntülerini hafızasından silmeye çalıştığını tahmin ediyorum ama bir ihtimal yanılıyorumdur.
Yoksa Esad kendi canına kıymet vermiyor mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.