Cin Dayı'nın görmedikleri
Cin Dayı, Silivri'deki arkadaşlarını ziyarete gitmiş, çıkışta açıklama yapıyor.
Bayılırım böyle güzel açıklamalara.
1960 darbesinden sonra Yassıada'da kurulan mahkeme ile mukayese ederek, vatanı milleti aydınlatıyor sevabına.
"Yassıada'ya deniz yoluyla gidiyorduk, buraya karadan geliniyor. Fark bu."
Evet, böyle bir fark var gerçekten.
Cin Dayı'nın unuttuğu, görmediği ya da görmezden geldiği birkaç nokta daha var.
Biz de tıpkı onun gibi sevabına o noktaları hatırlatalım.
Cin Dayı o zamanlar gençti haliyle, bugün artık tonton bir ihtiyar.
Cin Dayı, Yassıada'ya darbeden zarar görenlerin safında gidiyordu.
(Ya da öyle görünüyordu...)
Silivri'ye gidişi ise darbe yapmak isteyenlerin ve bunun için planlar hazırlayanların safında biri olarak.
NÜKLEER SİLAH KİMDE OLMALI?
İsrailli bakan Ehud Barak, "İran'ın yerinde olsaydım, ben de nükleer silah üretmek zorunda hissederdim kendimi" demesini, mantıklı düşüncenin sonucu sanmayın.
Mantıksız düşünce ürünü de değil elbette.
Adam sadece makaraya sarıyor.
Hatta Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır'ın da nükleer silah üretmek isteyeceğini söylüyor aynı makaranın devamında.
Kendi üslubuyla, tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiyor.
Bunların hiçbiri böyle bir işe kalkışmamalı, hiç kimse nükleer silah sahibi olmamalı demek istiyor.
Bu açıklamanın satır arasında gizlenen ifade ise şu:
"Tabii ki bizden başka..."
* * *
Hâlbuki nükleer silah olmayacaksa, hiçbirinde olmamalı.
Doğrusu budur.
Zira filmlerle ilgili olarak söylenen "Bir filmin bir sahnesinde duvarda asılı duran bir silah varsa, bilin ki o silah ileriki sahnelerden birinde patlayacaktır" sözü, bazı ülkelerin elinde bulunan nükleer silahlar için de geçerli.
Bir ülkede nükleer silah varsa, günün birinde kullanılma ihtimali göz ardı edilemez.
Parmağı kaşınır düğmenin başında bekleyen kişinin.
Sırf o kaşıntıyı gidermek için bile düğmeye basabilir.
KAŞİF KOZİNOĞLU'NUN ÖLÜMÜ
Kâşif Kozinoğlu'nun ölümü kimseye sıradan bir ölüm gibi gelmiyor nedense.
Bir bit yeniği aranıyor, bir çapanoğlu olduğu düşünülüyor.
Belki parmağı kaşınan biri, elinin altındaki düğmeye basmıştır.
Araştırılıyor.
Bir ihtimal açıklığa kavuşur.
Bir istihbaratçının kalp krizi sonucu ölümü, ister istemez "Bir anarşistin kaza sonucu ölümü"nü hatırlatıyor.
DERSİM
CHP içinde tartışılan Dersim konusunda bendeniz en çok Gürsel Tekin'in açıklamasına takıldım.
"Bu aile içi bir sorun" diyor, kamuoyu önünde tartışmayı doğru bulmadığını belirtiyor.
Dersim katliamı, nasıl bir aile içi sorundur ki bütün memleketi ilgilendirmekte?
"Dersim'i aldım da edemedim ezber
Sürmeli gözler, sürmeyi neyler" dese, vallahi daha şık duracak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.