Eski turancılar-yeni irancılar!
Binlerce yıllık İran-Turan rekabeti 21. Yüzyılda sona erdi. En azından, turancılar açısından. Müjdeler olsun!
Bu mevzuda irancıların ne düşündüğü ise tahkike muhtaç!
Efsanevi İran-Turan mücadelesi, son olarak İran devrimi sırasında şiddetlenmişti. Türkiye’nin turancıları, İran devriminin amansız düşmanı idi. O sıralar, şöyle veya böyle İran inkılabına sempati duyan bütün dindarları toptan İrancı olarak nitelendirir ve neredeyse ajanlıkla suçlarlardı.
İran devriminin zamanında müslüman dünyasında bir sempati halesi meydana getirdiği şüphe götürmez.
Şah gibi batı bağlısı bir diktatörün devrilmesi bir kere önemli iken, dinden uzaklaştırılmaya çalışılmış İran’ın dini refaranslarla yeni bir yapı kurması iki defa önemli idi.
Humeyni’nin kişiliğinin bu devrime kattıkları da elbette önemsiz sayılamazdı.
Peki ne oldu da, devrimin üzerinden bir nesil geçtikten sonra, Türkiye’nin turancıları daha önce yaptıklarından, söylediklerinden nâdim ve peşiman oldular? Her biri şedit birer İran hayranı kesildiler. Neredeyse İran devriminin gecikmiş ihracatcısına dönüşmeye başladılar?
Sadece İran muhabbeti mi? Suriye’nin saltanat kurmuş Esed diktatörlüğünün de bir numaralı müdafii haline geldiler.
Bu arada Türkiye’de hâlâ irancılık taslayan dar bir grubun da bütün İslâmî referansları bir kenara bırakıp şiilikle de uzaktan yakından ilgisi bulunmayan Esedlerin sapık mezhebi nusayriliği görmezden gelerek Beşşarcı kesilmelerini de unutmayalım.
Gerçek irancılarla gerçek turancılar Beşşar muhabbetinde de birleşiyorlar! Bu neyin nesi? Bu kafa karışıklığı nereden kaynaklanıyor?
Dünyanın kafası karışık en önce! Dünya bir zamandır stratejik açıdan kafa karışıklığı içinde. Bu sahada ciddi sarsıntılar var, artçı sarsıntılar var... İki asır süren İngiliz hükümranlığından sonra ABD hükümranlığının da sonu görünüyor gibi. Doğuda yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. Çin, Hindistan belki Kore...
Rusya Sovyet sonrası perişanlığından sıyrılıp dünyadaki eski yerine avdet ediyor. Suriye sahillerine donanma gönderiyor!
Bu durumda, geleceğin dünyasını şekillendirmek için bazı güçlerin hareket halinde olduklarını, bazı imkanları seferber ettiklerini akıldan çıkarmayalım.
Peki bir turancı mevcut İran rejimi ile nasıl barışık olur?
Çünkü İran, dünyanın azınlık sayılamayacak oranda yüksek miktarda Türk/Türkçe konuşan nüfusunu barındıran bir ülkesidir. Bu nüfusun toplam nüfusa nisbetini yüzde elliye kadar çıkaranlar vardır. Yani İran yarı Türk bir ülke!
İran’da bu kadar Türk vardır ama, Türkçe yazı dili olarak kullanılamaz ve öğretilemez!
Anadilde öğretim hakkı İran’ın sadece Farslara tanıdığı bir imtiyazdır!
Ya Suriye?
Suriye’de bir buçuk ila iki buçuk milyon arasında tahmin edilen bir Türkmen varlığı var. Halep Türkmenleri, Bayır-Bucak Türkmenleri var, hatta Suriye’nin en güneyinde, yani İsrail hududunda bile Türkmenler var.
Peki bu ülkede Türkmen varlığı tanınmış mıdır, onların anadilde öğretim hakkı var mıdır?
Elbette yok! Ayrıca, bazı türkçü yayınlara göre, Beşşar son zamanlarda Türkmen kıyımı yapmaktadır...
Gelin de çıkın işin içinden!
Geriye iki ihtimal kalıyor. Birincisi, düşmanımın düşmanı dostumdur!
Madem mevcut hükümete düşmanım, onun düşmanları da benim düşmanımdır.
İkinci ihtimal ise dünya sistemini kendi doğrultularında kurmak isteyen merkezlerin bu görüş sahiplerini etkileyecek, yönlendirecek birtakım şeyler yapmalarıdır.
O şeyler ne mi?
Ârif olan anlar!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.