Yüzleri yok
Fatih Camii avlusu ve içi tıklım tıklım... Öğle namazını içeride kılanlar, avluya çıkamadı; çünkü adım atacak yer yoktu.
Hava güzel, açık ve berrak, hafif bir serinlikle güneş bir arada...
Polisler bütün kapılarda üst araması yapıyordu.
"Çakı var mı üstünde amca?" diye sordu bir polis.
Aklıma Karacaoğlan geldi.
"Bir polis bana emmi dedi, neyleyim?"
Kederliyim, hüzünlüyüm, cenazeye gelmişim, çakıyla bıçakla ne işim olabilir?
Elma soyacak halde değilim.
*
O kalabalıkta birçok tanıdık.
Hep beraber âmin diyoruz dualara.
Şahitlik ediyoruz.
Hoca Aydın Bey için helallik istiyor.
"Helal olsun! Helal olsun! Helal olsun!"
Hem de nasıl!
Asıl o bize helal etsin hakkını.
*
Rahmetli, ayyıldızlı al bayrağa sarılı.
Eller üstünde.
Yavaş yavaş ilerliyor kalabalık.
Aydın Bey hakkında olumsuz tek kelime söyleyecek kimse yoktur.
Siyaset âleminde de öyle, basında da, halk arasında da.
Sabrın ve metanetin timsali.
Kolay erişilecek bir makam değil.
Kızma, gücenme, darılma hiç yoktu onda.
Kin gütme, nefret etme ise sözlüğünde bile yer almazdı.
*
Adnan Menderes Bulvarı'ndan geçip Anıt Mezar'a doğru ilerliyor.
Sadece bu cümle, pek çok şeyi anlatmak için yeterli.
İşte Adnan Menderes burada.
Aydın Menderes burada.
Onları sevenler, saygı duyanlar burada.
*
Ya diğerleri?
Darbe yapanlar nerede?
İşkence yapanlar nerede?
İdam kararı alanlar nerede?
Sehpa kurduranlar, asanlar nerede?
Asıldığı ipin parasını, yemek parasını ailesinden isteyen ve haciz gönderenler nerede?
Adnan Menderes ile oğlu Aydın Menderes'i görüştürmeyenler nerede?
Onların son bir defa kucaklaşmasına izin vermeyenler nerede?
Trafik kazasına sebep olanlar nerede?
Cinayetlere intihar süsü verenler nerede?
Halkın iradesini yok sayanlar nerede?
*
Yukarıda "hakkında olumsuz konuşacak kimse yoktur" demiştim ya...
Yanıldığımı biliyorum.
Var mutlaka.
Kıyıda köşede bir yerlerde durmaktadırlar.
Fakat ortaya çıkmaya utanıyorlar.
Yüzleri yok.
Varsa şayet, sadece tükürmek için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.