Noel bakan!
Şu sıralar ortalık Noel baba kaynıyor. Her mağazada, otelde, markette, sürüsüne bereket. Türkiyedeki Noellerin en babası Turizm Bakanı Ertuğrul Günay olmalı!
Arkadaşım yakışır haspaya dedi. Neden böyle söylediğini açıklamasını beklerken başka bir şey söyledi. Adam tıpkı Tandoğan, lâzımsa biz yaparız modunda.
Tandoğan, şimdilerde Ankarada bir meydanın adı. Oradan biraz yukarı gidilirse, Anıtkabire varılır. Galiba bir de aynı adda cadde var.
Bakanı meydana veya caddeye benzetmek elbette düşünülemez. Ama bugünün Ankaralısının zihninde başka bir Tandoğan yok. Oysa yazılı hafızada yaklaşık yirmi yıl Ankarayı ilbay ve şarbay olarak demir yumrukla yöneten Nevzat Tandoğan var.
İlbay ve şarbay, bunlar da ne demek oluyor diyebilirsiniz, elbette!
Albay, yarbay oluyor da ilbay ve şarbay neden olmasın? Biri vali, diğeri belediye başkanı demek!
Anlayacağınız, albay ve yarbay da ilbay ve şarbay gibi uydurma. Nedense bu sivil rütbelerde devlet ısrarcı olmamış. Ama askerî rütbelerin uydurukçasını yerleştirmiş.
Ne demiş Tandoğan? Gerçek bir Mehmet Âkif dostu olan, onun hakkında yazılar yazan, konferanslar veren Osman Yüksel Serdengeçtiye, 1944 tutuklamaları sırasında?
Ulan safdirik Anadolulu bu memlekete komünizm lâzımsa da, faşizm lâzımsa da biz getiririz, sana ne oluyor. (mealen)
Bu tek parti diktatörlük mantığının en veciz ifadesi. Memlekete, millete lâzım olanı devletlular keşfeder ve ona göre icabına bakar. Gerektiğinde hapse atar, gerektiğinde kahraman ilan eder. Bu vatandaşın aklının ereceği iş değildir.
Dostum sadede gelmesini beklediğimi fark etti. Şöyle devam etti: Kültür Bakanı da onun izinde. Malûm çok koyu Nazım Hikmetçidir. Eski siyasi görüşüyle Nazımcılık iyi uyuşurdu. Komünizm tarafı değil elbette, materyalizm yönü.
CHPde barınma imkânı kalmayınca, fırsatı iyi değerlendirip bazı arkadaşlarıyla AK Partiye kapağı atan Günay, partinin meşruiyet sancılarının pansuman tedbiri olarak önce vekil, sonra bakan yapıldı.
Eh bakan olunca da, davasına hizmet için epeyce zemin buldu. Nazım Hikmet de bu hizmet alanlarından biri idi. Kültür Bakanlığının Türk edebiyatında en baş şair ve yazarı Nazım Hikmettir. Bakanlık onunla ilgili her fırsatta kitaplar yayınlar, bağlı kurumlar Devlet Tiyatroları ve Opera Balesi kesintisiz Nazım Hikmet oyunları, operaları vs. sahneye koyar.
Eh 2011 Mehmet Âkif Yılı İlan edilince, herkes durumun bir nebze değişeceğini sandı. Nazıma hizmet 2011de tam gaz devam etti. Ama siyaseten de Mehmet Âkif nutukları atmak lâzım. Bakan çıkmış kürsüye, Mehmet Âkif kimsenin tekelinde değil demiş!
Tabii devletin, dolayısıyla Turizm Bakanı olarak senin tekelinde olabilir. Nevzatgil bakan! Nazım Hikmet Ersoy yılını böylece değerlendirmiş olursun!
Bakan bir taraftan Mehmet Âkif tekelini kırıyor, diğer taraftan da, dinî konuları din adamlarının tekelinden kurtarıyor!
Keşan müftüsü, hani Noel Baba uyduruk bir şahsiyettir demişti ya. İlk tepki ondan geldi!
Bakın ne buyurmuş: Arkadaşımızın birisi galiba üstüne vazife olmayan bir konu üzerinde konuşmuş. Hani Anadoluda bir söz vardır, Cahille bal yenmez, âlimle taş taşı diye. Kendine göre bir iş yapmış, ama Diyanet hakkında soruşturma açmış. Diyanete teşekkür ederim.
Adam, müftüyü câhil ilan ediyor. Hangi ilimle, hangi dinî bilgiyle, ey echel?
Sonra bir de efsane: Güya, batılılar Türkiyeye Noel baba ülkesi diye geliyorlarmış! Bu palavra, Noel baba efsanesi ile yarışacak bir yalan.
Noel Baba Türkiyede veya başka bir ülkede yaşamış, bu ayrı fasıl, memlekette gavur âdetlerinin Noel baba kılığında girişine karşı duracak olan kurumların başında hangisi gelir?
Kültür Bakanlığı değil mi?
Bakan Noel kültürünün bakanı! Bakan da yılın Noel babası! Kendileri de zaten AK Partide siyasete kapıdan değil, bacadan girmişti!
Diyanete boşuna teşekkür etmiş. Başkan açıkladı, müftü hakkında soruşturma açılmadı diye. Bu sefer biz Diyanet İşleri Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Bir hayali şahıs yüzünden bir din adamının ezilmesine müsade etmediği için!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.