Ali Eyvaz

Ali Eyvaz

“Helal” domuz kesimi

“Helal” domuz kesimi

“Evlere kapılardan girin” şeklinde Kur’an’da ayet de olan bir İslami gerçekliğe vurguyla, genelde “bacaları kullanan” Noel Baba figürüne ironik bir eleştiri getirdi diye Keşan müftüsü hakkında başlatılan linçe hükümetten bir bakanın da üstelik “cahillik” suçlamasıyla katılması, Türkiye’de “Müslümanım” diyen herkesi utandırmış olmalıdır.

Müftü beye “Bakan’ın kusuruna bakmayın, o ne dediğini bilmiyor” demekten başka elden bir şey gelmemesi ne kötü. Bin yıllık müktesebatın doğurduğu insanlar olarak bu ızdırap verici acziyeti şah damarımızda hissediyoruz.

1800’lerin sonlarında yaşamış karikatürist Thomas Nast’ın Hıristiyanlık öncesi bir İskandinav masalından esinlenerek yaptığı çizimleri 1960’larda Coca Cola firmasının reklam maskotu olarak kullanmasıyla yaygınlaşan ve dini herhangi bir çağrışımı bulunmayan Noel Baba figürüne “Aslen Antalyalıdır, turizmimize katkı veren değerli bir abimizdir” muamelesi çekmenin ortaya çıkaracağı kara cehalete ve üstelik hem tarihin hem kültürün ırzına geçecek çapta acımasızlaşmış buz gibi çıkarcılığa bilmiyoruz ki insanlar nereleriyle gülsün.

Üç beş uyanığın ziyaretçi çekip yolunu bulmak için icat ettiği, çok eski bir numara olan “sahte yatır” yöntemini, hem de “milli kültürü muhafaza etsin diye tutulmuş” bir adamın bozuk Türkçe ile müdafaa etmesi, bilimsellik ve rasyonellik oluyor, öyle mi?

İşte “Kültür” mantarlarına şenlik o sözler: “Turizm mitoloji üzerine geliştirir. Dünyanın Noel Baba olarak bildiği kişi Patara'da doğmuş ve Demre'de yaşamış olan Aziz Nikolas ve Noel Baba olarak bir bilgi var. Bunu ülkemizin tanıtımına dünyadaki başka insanların ülkemize ilgi göstermesine çok büyük bir katkısı oluyor.”

Bakan bey! Bunlar çiçek bozuğu değil, basbayağı dil bozuğu! Bu Türkçe ile Kültür Bakanı’ndan önce Bakan’ın kültürüne baktırırsın ancak. Yine de üzülme. Çalışırsan belki “bütte” geçersin.

***

Kilise yapılmasına dair harici baskıların bertaraf edilmesi için “güç yetirilebilecek bir seviyeye gelinceye dek” müzeye çevrilerek istiklali muhafaza edildiği iddia olunan Ayasofya Camii’nde devlet kesesinden Hıristiyanlık sondajları yaptırıp, ortaya çıkarılan gavur ikonası için “kubbedeki melek gülümsedi” diye müjde veren bir Kültür Bakanı, elbette Noel Babası için Keşan Müftüsü’ne ilk taşı atarak, kendini onurlandıracaktı.

O bunu yaparken, mevzuyu dinler arası diyaloğa getirip Bakan’a hak veren muhafazakarlar bile oldu üstelik. Bakın ne dediler: “Şimdi hükümet başarılı bir şekilde giderken, Türkiye gün geçtikçe büyürken, bu konu nerden gündeme geldi anlamıyorum. Bu Müftü bey şimdi milletin iradesine, inancına, fikrine bunu söylemekle destek mi oldu?”

Nasıl da silik, mıymıntı ve kurum faresi gibi her daim sinsi… Türlü menfaatler peşinde koşup, en küçük tehlikede her şeyini anında satmaya ayarlı bir tıynet… İşte bu solucanımsı iticilik o bünyelerde bir tiksintiye yol açmıyor, bilakis emniyet hisleriyle doluyorlar.

Bir de yine bu genişlikte olanların “helal domuz kesimi” anlamına gelecek önerileri vardır; mesela içki içmeden yılbaşı kutlaması yapılabileceğine dair.

Başı kabak Budist rahipleri gibi siyasi bilinçten kopmayı takva zanneden malum Müslüman zihne biz de şu soruyu yöneltmeliyiz: “Bu şekilde islamizasyon yapacağınıza, yani gavurların adetlerini entegratif rotuşlarla müslüman topluma aşırıp duracağınıza, oturup adam gibi içki içseniz daha az zararlı bir iş yapmış olmaz mısınız? Çünkü bu durumda sadece haram işlemiş olursunuz, fakat diğer türlü ihanet etmiş olmuyor musunuz?”

Çünkü bu ülkenin berduşu, yosması umumiyetle Ramazan’da paydos eder. Dini gün ve bayramlar, iftar vakitleri, cenaze ve düğün seremonileri ve daha pek çok hayata dair rutinler; en laik kurumları, kişi ve toplulukları dahi tesiri altına alır. Dinin halen bu topraklarda insan yaşamına doğrudan müdahalesi vardır ve bu anlar İslam’ın gövde gösterisidir.

İşte bu gövde gösterilerinden rövanş alacak nitelikte “yılbaşı soytarılıkları” gibi daha pek çok proje denendi, ancak hiç birisi tutmadı. Şimdi birileri kalkıp bu bayatlamış teşebbüslere ılıman yeni-İslami kılıf mı geçirmek istiyor?

İstiyorsalar, “İslami kurallara uygun domuz kesimi” gibi metaforik bir paradoksu da siyasi bilinçten kopmuş paslı zihinlerine şimdiden davet etmelidirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Eyvaz Arşivi