Şehitlik Yönergesi...
Şehid, Kuran ve Sünnette yer alan ve esas itibariyle sadece İslama has olup İslam tarafından tanımlanan bir kavram. Kavramın aslı da, nesli de, içeriği de, mahiyeti de İslam tarafından belirlenmiş ve başka bir dinde veya sistemde böyle bir kavram yok.
Eğer herhangi bir sistem şehid kavramını kullanıyorsa bu, terimi İslamdan alıp içini kendince doldurmuş anlamına gelir. Eğer kavramın İslamdaki aslına bakmazsak, demokrasi şehidi, devrim şehidi, basın şehidi, falan-filan şehidi gibi kavramlar türetilecek; sadece İslama ait olan şehadet kavramının anlamı değiştirilecektir.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Dairesinin, bir dava üzerine aldığı 04.12.2003 tarihli ve E.2003/733 ve K.2003/195 nolu kararda, bir kimsenin şehid sayılabilmesi için Şehitlik Yönergesi hükümlerine uygun olarak ölmesi gerektiği belirtiliyor. Milli Savunma Bakanlığının web sitesinde yer alan ve şehitlik mertebesine karar verme yetkisini TSKya veren karara göre, bir kimsenin şehid kabul edilebilmesi için taşıması gereken şartlar şöyle gruplandırılıyor:
Harpte: Fiilen ateş altında ölenler, yaralanıp tedavi sırasında ölenler, iç güvenlik görevlerinde veya terör ve anarşi ile mücadelede ölenler, iç güvenlik görevinde yaralanıp tedavi sırasında ölenler.
Eğitim ya da tatbikatta: Görev sırasında veya görev yerinden ayrıldıktan sonra meydana gelen olayda ölenler, görev sırasında yaralanıp da sonradan bu yaranın sebep ve tesiriyle ölenler, kaçakçılığın men ve takibinde çatışmada ölenler, sınır emniyet hizmetlerinde iken silahlı çatışmada ölenler, sınır emniyet hizmetine yönelik faaliyetler sırasında kaza ve olaylarda ölenler.
Diğer: Ailelerinin istemesi halinde, ölen savunma bakanları, orgeneraller ve oramiraller, TSK mensubu ve ayrılanlardan asker olmaları nedeniyle teröre maruz kalmaları sonucu ölenler, herhangi bir askeri tesisin afetlere maruz kalması sonucu ölenler, vazifeli olarak askeri uçak veya helikopter, gemi ve denizaltının herhangi bir sebep ile düşmesi, batması, infilak etmesi sonucu ölenler, görev için yurtdışında bulunan TSK personelinden bu görevlerinden dolayı maruz kaldıkları tedhiş veya suikast sonucu ölenler.
İslami kaynaklara göre ise aşağıdaki hal üzere ölenler şehid sayılıyorlar:
Öldürülmeden önce şehid gibi yaşama şartı: Allaha olan kulluk görevlerini Allah için ve ve Allahın emrettiği gibi yerine getirenler, hayatını sadece ve bütün yönleriyle Allahın hükümlerine teslim edenler, canını Allah yolunda vermeye hazır olanlar; Allahuekberi ilke, Lailaheillallahı hayat, Muhammederrasulullahı da kılavuz edinenler; sahih iman ve salih amel üzere olanlar; Allahtan başka otorite, Kurandan başka düstur, Rasulullahtan başka önder tanımayanlar; hayatını tevhid davasına vakfedenler; İslamın her şeyini her alanda yaşamaya ve hayatın bütününe hakim kılmaya çaba sarf edenler; çocuklarını tağuta kölelik etsinler diye değil, tağutların saltanatlarını yerle bir etsinler diye yetiştirenler; sadece Allahın emir ve yasaklarına uymayı ilke edinenler; Allahın dışında rab ve ilah edinmeyenler...
Allah için cihad etme şartı: Allah için yaşayanlar; Allah için savaşanlar; İslamın hakim olmadığı, küfür mefhumunun ve küfür düzeninin hakim olduğu, insanların Allahın hudutları dahilinde yaşamadıkları, Müslümanların idare etmediği bir sistem içinde, orayı değiştirip Allahın hükümlerinin hayata hakim kılınması için mücadele edenlar; İlây-ı Kelimetullah davasını sürdürenler; cihad ve şehadet aşkıyla hayatlarını tevhid inancının hakimiyeti için kurban edenler; tağutlara ve sahte ilahlara isyan edenler; bütün beşeri sistemlerin iptal edilerek Kuranın hakim olup uygulanması için mücadele edenler; kafirlere ve zalimlere başkaldıranlar; haksızlığın ve zorbalığın karşısında hakkı olduğu gibi savunanlar; kula kulluğu reddedenler; Şeriatın temel hedeflerini tahrib edenlere karşı mücadele edenler; Müslümanca yaşayıp Müslümanca ölenler...
Şehid, sadece İslama ait bir kavram. Bu yüzden kavramın İslama göre ne anlama geldiği çok önemli. Zira, mesela bir kimse, bir cümle söylese de ona Besmele adını verse, bu İslamdaki Besmelenin yerini tutmaz. Bir kitap oluştursa ve ona Kuran dese, bu Allah tarafından indirilen Kuranın yerine geçmez. Aynen onun gibi, bir kimse bir hale şehitlik adını verse, o halin İslami anlamda şehitlik sayılabilmesi için, kavramın İslamdaki aslına bakmak gerekmez mi? Şehid ve şehadet gibi iki ulvi kavramı sıradan bir mevzuat meselesi haline getirmek ne derece doğru?
Mevzuata göre şehidlik, asker kişinin görev esnasında veya göreve dair bir hal üzere ölmesiyle teşekkül ediyor. Mevzuatın hükmüne göre, ölen kişide aranan şartların esasını asker olması teşkil ediyor. İnancına-itikadına, haline-yaşantısına, amacına-hedefine, yoluna-istikametine, niçin veya ne adına savaştığına vs. bakılmıyor.
İslama göre ise şehid olmada ölçü, Allahın rızası olarak belirleniyor. Sadece Allah rızası için, Onun adını yüceltmek için mücâdele eden ve bu yolda canını veren kişi şehid sayılıyor. Bu nedenle, İslamın tamamını veya bir kısmını inkar eden, savaş alanında ve vatan savunmasında ölse de İslama göre şehid sayılmıyor. Zira İslama göre şehadet makamı ve şehidlik insanlar nezdinde değil Allah indinde değer taşıyan İslami bir rütbe olarak vasıflandırılıyor ve beşeri sistemlerin bekası için savaşıp ölenlerin bu rütbeye ulaşamayacağı öngörülüyor. Hayatını şehid olarak yaşamayanın şehid olması sözkonusu edilmiyor.
Sonuç: Şehid kavramının ne anlama geldiğini mevzuata ve İslama göre yorumsuz olarak sunduk. Şimdi dileyen, kendine hitap edeni alıp ona göre yerini belirlesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.