Feyzullah Birışık

Feyzullah Birışık

Çürük Kiraz Yedi. Dünyanın En Zengini Oldu!

Çürük Kiraz Yedi. Dünyanın En Zengini Oldu!

Geçen hafta Hollanda’dan gelen Ebu Erva isimli genç bir davetçinin konferansını dinlemek için Bursa’daydım. Allah kendisinden razı olsun müslümanın sahip olduğu cevherlerden bahsederek iç muhasebe yaptırdı dinleyicilerine.

Genç davetçi kardeşimizin ağzından ilginç hidayet öyküleri dinlerken kardeşlerimizden biri- sanırım Said kardeşim- işitmiş olduğu bir hidayet öyküsünü anlattı. Çok hidayet öyküsü dinledim ama bana en ilginç gelen öykülerden biriydi bu.

Bu makaleyi kaleme alırken Said kardeşi aradım ve hidayetle tanışan arkadaşını verdi telefona ve onun- Bilgin abinin- ağzından dinlediklerimi yazıyorum.

“ 1984-1985 yıllarıydı… Bana sünnetle amel etmeyi öğretmeye çalışan ama bir türlü ikna edemeyen rahmetli Enes ve Necati amcayla aynı sofradayız… Sofraya büyük bir tabak içine konmuş kiraz geldi. Kiraz yerken bir taraftan rahmetli Enes amcanın önündeki kirazlara bakıyorum… Tevafuk çürük kirazlar onun önüne denk gelmiş ve çürük kirazları ayıklayarak yiyor.

Ben kirazları üçer beşer ağzıma atarken Enes amca birer birer yiyordu. Dayanamayıp sebebini sordum ve bana asla unutamayacağım şu iki hadisi hatırlattı;

Ömer b. Ebi Seleme'den, dedi ki: "Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in himayesinde büyüyen küçük bir çocuk idim. Elim de yemek kabında rastgele dolaşır dururdu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana: Ey oğul, Allah'ın adını an, sağ elinle ye ve önünden ye, buyurdu. Bundan sonra da hep bu (dediği) şekilde yemek yedim." (Buhari.5376, Müslim:2022)

***

Cebele b. Suhaym'den, dedi ki: "İbn ez-Zübeyr ile birlikte iken bize bir kıtlık senesi gelip çattı. O bize geçinmek üzere hurma verdi. Abdullah b. Ömer biz yerken yanımızdan geçiyor ve: Hurmaları ikişer ikişer yemeyiniz. Çünkü Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem ikişer ikişer yemeği nehyetmişti, diyordu. Sonra da: Kişinin kardeşinden (bu maksatla) izin alması hali müstesnâdır, diyordu." (Ebu Davud)

Bu iki hadisi hatırlattıktan sonra bana;

‘Bilgincim ben bu iki sünnetle amel ettiğimden dolayı önümden ve birer birer yedim.’ Dedi. Çok şaşırmıştım. Eve geldim ve sabahlara kadar gözüme uyku girmedi. Dinimizin ne kadar da mükemmel olduğunu çok daha iyi kavradım. En ince ayrıntısına kadar hesabını yapan bir dinin mensubuyuz.

Ya ertesi gün ya da üç gün kadar sonra Kur’an ve sünnetle tanıştım. O gündür bugündür sünnetle amel etmeye çalışıyorum. Ve hidayetime vesile oldukları için de onlara dua ediyorum.”

***

Bu kıssayı dinlerken aklıma ‘sünnetle amel edipte bir başkasının hidayetine vesile olan Enes amcanın başka bir hidayet müjdesi hadisine konuk olduğu’ geldi. Neydi o hadis?: "Bir kimsenin hidayetine vesile olmak, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır."

Evet… Önüne konan kirazları sünnete uygun yedi ve o sofradan hidayet ecrini kaparak yeryüzünün en zenginlerinden oldu. Allah sana rahmet etsin Enes amca. Seni tanımak nasip olmadı ama senin bu amelini okuyucularımla paylaşmak nasip oldu. Umarım hayatımızın her karesinde sünnetle amel etmek nasip olur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Feyzullah Birışık Arşivi