Diyanetin genleri ile oynamak ve İhsan Özkes
CHP İstanbul Milletvekili İhsan Özkes televizyonda konuşuyor: Hükümetin mele projesi Diyanetin genleri ile oynamaktır.
Ve kendince bu tesbitini açıklayan bir konuşma ile beyanatını tamamlıyor. Gazetecinin kulakları delik olur derler ya, benim kulaklarım tıkanmış galiba. Özkesin CHP milletvekili olduğunu ilk defa bu vesile ile öğreniyorum. Hazretle iyi tanışırız.
O yüzden onu tanıtan bir yazı yazmak herhalde boynuma borç olsa gerek. Efendim Konyalıyım, ama Hukuk Fakültesi tahsili için geldiğim İstanbulda taşı toprağı altındır diyerek kaldığımızda ilk tercihimiz tarihi dokusu ile ünlü Fatih, ardından da Üsküdar olmuştu.
30 küsur yıl Üsküdarın manevi havasını soluduk ve sevdik. Zaten Üsküdarı sevmeyenin aklından şüphe ederim.
Tabii Üsküdarda yaşayınca ve içinizde de gazetecilik mikrobu olunca o ilçenin belediye başkanı, müftüsü, çeşitli siyasi partilerin ilçe başkanları, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, işadamları ister istemez kapsama alanınıza giriveriyor.
Hele bir de Üsküdardan Marmaraya yayın yapan Üsküdar FM gibi bir radyonun yayın yönetmeni iseniz. Lafı Kılıçdaroğlunun demeçleri gibi uzattık galiba. Gelelim CHP milletvekili İhsan Özkese. Üsküdar Müftüsü iken tanışmıştık. Doğrusu kibar adamdı.
Kendileri Doğru Yol Partisinin Üsküdara armağanı idiler. 1994 yılında Refah Partisinin seçim zaferi ve Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir. Herkes şokta. Gazeteler bile birinci gün İlhan Kesiciyi başkan olarak ilan ediyor, kimileri de CHP adayını ipi göğüsledi diye takdim ediyorlar.
Erdoğanın kazandığı ancak üçüncü gün sayfanın alt tarafında yer alabiliyor. İşte bu sürpriz belediye başkanlarından biri de Üsküdardan seçilen Yılmaz Bayattı. Bayat da Refah Partisinin adayıydı ve piyangodan çıkmıştı. İyiki de çıkmış. Zira sadece Üsküdara hizmet etmedi, orada kurduğu Ramazan Çadırı ile adeta marka oldu ve bugün o çadırlar Türkiye çapında 300 yerde kuruluyor.
Efendim yıl 1992. Üsküdar İmam Hatip Lisesinde Okul Aile Birliği Başkanıyım. Sayın Özkesin oğlu da aynı okulda öğrenci. Hayatımın en iyi işlerinden birini gerçekleştiriyoruz. Çünkü ekip arkadaşlarım çok iyi. 6 ay boyunca okulda 300 fakir öğrenciye her gün yemek çıkarıyoruz. Bu işi yaparken de Üsküdar Müftüsü İhsan Özkesin sınırsız desteğini görüyoruz.
Bu arada ben özel radyoların ortaya çıkması ile ilk İslami çizgide yayın yapan Üsküdar FMde yayın yönetmeni oluyorum. Bir Kadir Gecesinde Üsküdar Müftüsü sayın Özkesi radyoya davet ediyorum. Stüdyoda takdimi yapıyorum ve Özkes, o gecenin önemini anlatan bir konuşma yapıyor. Radyomuzun idarehanesi Bağlarbaşında, yani Üsküdar Meydanında kurulan Ramazan çadırına aşağı-yukarı 1 km. uzaklıkta.
Program çıkışında müftümüze nereye gideceğini soruyorum ve müftülüğe cevabını alınca da hocamızın arabasına atlıyorum. Ben de Ramazan çadırı yolcusuyum. Yolda Özkese Ramazan çadırını nasıl bulduğunu soruyorum ve o çadıra hiç gitmediğini öğreniyorum. Birdenbire bir el hareketi ile çok ayıpladığımı söylüyorum Müftüye:
- Hocam, bu çadır Ramazan çadırı, yani dini bir faaliyet, üstelik Üsküdar Müftülüğüne 100 metre mesafededir. Hiç mi merak etmediniz? Siz müftüsünüz. Bu çadırı CHP, DSP hatta İşçi Partisi bile kursa, değil mi ki Ramazan çadırı gidip teşvik etmelisiniz. Düşün önüme çadıra gidiyoruz.
Özkes, mahcup oluyor ve arabasını Ramazan çadırına doğru sürüyor. Çadıra girişimiz muhteşem oluyor. Herkes ayakta, bir alkış tufanı. Hemen mikrofon müftüye veriliyor ve o da konuşmaya başlıyor. Başkan yardımcılarından Necmi Aköz kulağıma eğiliyor ve:
- Fatihciğim, müftü Refah Partisinden ısrarla kaçıyordu, çadıra kaç kere davet ettik, gelmedi. Sen nasıl getirdin?
Sessizce anlatıyorum. O güne kadar sayın Özkes, Doğru Yoldan başka parti tanımıyor. Hepsinden tufandan kaçar gibi kaçıyor. Aradan geçen zaman müftünün açılarını genişletecek ve artık 360 derece dönebilen bir siyaset adamı olacaktır müftümüz.
Efendim bu ilk değişimi Ecevitin kılıç kuşanıp, aslanlar gibi Apoyu yurtdışından getirişinin sonrasındaki ilk belediye seçimlerinde görüyoruz. Sayın Özkes, ilk siyasi başarısını kazanıyor ve nasıl yaptı ise birçok önemli ismin ön kapıdan giremediği DSPye arka kapıdan girip, Rahşan Ecevitin tam desteği ile paraşütle indiği Üsküdar DSPden belediye başkan adayı oluveriyor. Durum gerçekten vahimdir.
Yılmaz Bayatın yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında Bayatla-İhsan Özkes yüzde 50, yüzde 50dir. Ben müftüyü takibe başlıyorum. O arada da Üsküdarda Katibim Gazetesini çıkarıyorum. Üsküdar Aktürk Düğün salonunda Özkesin basına ve DSPye takdimi toplantısına katılıyorum. Özkes benden ilk golü orada yiyor, ama o anda siyaset şehvetiyle başına geleceklerden habersizdir. Bol, bol resim çekiyorum.
Kayıt cihazım, müftünün ipini çekecek sözlerini kaydediyor. Seçimlerden 2 gün önce 50.000 adet basılan Katibim tüm camilerde dağıtılıyor. Manşet müftü. Ramazan çadırı utanç çadırıdır kaldıracağım!
Müftü incilerine devam ediyor: Bugüne kadar Rahşan ve Bülent Eceviti hayranlıkla izledim. Benim kadın eli sıkmadığımı söylüyorlar, yalan! Ben Atatürkçü, çağdaş, laik bir müftüyüm!
Üsküdardaki cami imamlarının kulağına Hepinizi müteahhit yapacağım sözü üflendiği için DSPde Ecevitin rüzgârı ile müftünün gücü birleşir ve seçimi alırız hesapları alt-üst olmuş ve müftünün balonu patlamıştır. Sayın Özkes o günlerde Ecevitin başbakanlığına güvenerek ilçe seçim kurulunu birbirine katar. Oyları tekrar tekrar saydırır.
Seçileceğinden o kadar emindir ki sonucu bir türlü hazmedemez. Açtığı ilk gün bir telefon alır. Arayan DSP ilçe başkanının sekreteridir ve beni yeni seçilen DSP meclis üyelerinin Şemsipaşadaki Atatürk Anıtına çelenk koyma merasimine davet etmektedir.
Sadece benim davet edildiğimi söyleyince doğrusu biraz da tedirgin olarak makinemi alıp yola düşüyorum. Orada beni çok seven DSPnin eski ve yeni ilçe başkanları ile kucaklaşıyorum. Bir de ne göreyim, takside DSP adayı İhsan Özkes. Benimle kucaklaşırken kulağıma eğilip Yalancı Katibim demeyi de ihmal etmeyecektir. Sonra DSPnin siyaset sahnesinde havlu attığını gören emekli müftümüz, bu defa da CHPye göz kırpıyor. Ve onu CHP Belediye Başkan aday adayı olarak görüyoruz.
Bu sıfatla bir gün esnafı dolaşırken Bülbülderesinin tok sesli, Karadenizli bir esnafının kapısından içeri girer. Boynunda CHP amblemli atkı. Foçoğlu Gıdanın sahibi birden bağırır:
- Dur içeri girme!
Müftü şaşırır ve sorar:
- Neden?
- Meleklerin seninle benim aynı anda fotoğrafımı çekmesini istemiyorum. Be adam CHPden başka aday olacak parti bulamadın mı?
Müftü arkasına döner ve sessizce uzaklaşır. Foçoğlunun bilmediği bir şey vardır oysa. Müftü Refah Partisi de dahil, her yere yoğurt çalmış, ama tutmamıştır. Sayın Özkes bu olaydan sonra bir süre yanılmıyorsam Ümraniyede emlakçılık yapar ve aldığı kaporayı vermediği için hastanelik oluncaya kadar darp edilir. Burada belki haklıdır, bilemiyorum. Rapor alır ve o şahıslarla mahkemelik olur. Bunlar geçmişte kalan bir dizi hatıra, acı, tatlı.
Bir gerçek var ki müftü sonunda muradına ermiş ve CHPden İstanbul Milletvekili seçilmeyi başarmıştır. Bunda şüphesiz Türkiye halkıyla problemli Türkan Saylanın cenaze namazını kıldıran çağdaş bir emekli müftü mizanseninin önemli bir rolü vardır.
Sayın Özkes son zamanlarında Saylanı hasta yatağında ziyaret ederek kendisine müstahkem bir mevki kazanmıştır! O hangi damardan kan alacağını gayet iyi bilmektedir. Siyaset azim ve hırs gerektirir. O hasletlerden de müftümüzde dirhem dirhem değil, okka okka var. Yakında CHP Genel Sekreterliğine oynarsa hiç şaşmam. Çünkü onda bu cevher var. Şimdi de televizyonlara çıkıp;
Hükümet, mele projesi ile Diyanetin genleri ile oynuyor diyebiliyor. Çünkü o şekil İde görüldüğü gibi sayın emekli müftümüz İhsan Özkes, Diyanetin genleri ile oynamanın tüm inceliklerini bilmektedir. Daha uzun yıllar CHPde veya başka bir partide siyasette kalıcı olacağına inandığım Özkese başarılar!