Esad, inişe geçtiğini kabullendi
İnsan beşer, kuldur şaşar demiş atalar. Her zamanki gibi doğru söylemişler. Daha sonra, zaman içinde söylene söylene Temel isminin Rize'ye dönüşmesi gibi, bu söz de kısaltılmış.
Demişler ki uzatmayalım, ne söyleyeceksek kısa ve öz olsun, duyanlar hemen anlasın.
İşte böylece gül fidanı gibi budanmış ve şu hali almış: Beşer, şaşar.
***
Kendine güvenen itiraz etsin.
Etsin de o sözü bir defa daha doğrulamış olsun.
Buradan hareketle, bir söz de bendeniz söylemek istiyorum: Beşar şaşar.
Hatta Beşar, daha fena şaşar.
Şaştı nitekim Suriye'nin halini görüyorsunuz.
Son numarası genel af.
Bir yıl içindeki gösterilerde tutuklananların serbest bırakılacağı duyuruldu.
Bu kararın inandırıcılığı bir yana, ilan edildiği şekilde uygulansa bile Beşar Esad açısından şu anlama gelir: Taviz.
***
İniş başlamış demektir ve bu durum kendisi tarafından görülmüş, kabul edilmiş...
Zirveye çıkış ağır olur fakat iniş daima hızlıdır.
Artık tutabilene aşk olsun.
Hapislerde tek kişi kalmasa...
Muhaliflerin bütün istekleri kabul edilse...
Beşar Esad bütün mal varlığını, banka hesaplarının tamamını halka dağıtsa...
Elinde hiçbir şey bırakmasa...
Tek ceketi kalsa bile yine fark etmez.
Koltuğu terk etmedikçe ne taviz verse boş artık!
İHRACAT REKORU
Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunun kırıldığı 2011 yılında 134,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirilirken, 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan il sayısı 10 yıl öncesine göre 3 kattan da fazla artarak 16'ya çıktı. Bu iller, (Bin dolar hesabıyla) şu şekilde sıralanıyor:
İstanbul 59.048.555, Kocaeli 12.629.113, Bursa 12.538.448, İzmir 8.065.951, Ankara 5.959.404, Gaziantep 4.928.968, Manisa 4.277.658, Denizli 2.756.840, Sakarya 2.063.835, Hatay 2.144.382, Adana 1.660.962, Kayseri 1.483.633, Mersin 1.293.714, Konya 1.193.867, Trabzon 1.142.497, Antalya 1.008.750
Önümüzdeki on sene içinde bu listenin iki üç katına çıkmasını bekleyebiliriz.
YIKILACAK
İstanbul'un tarihî silüetininin gökdelenler yüzünden bozulmasını tartışıyoruz ne zamandır.
Ayasofya ile Sultanahmet Camii'nin kubbe ve minarelerinden oluşan o eşsiz silüet, arasından gökdelenlerin görünmesiyle katledilmişti.
İtirazlar yükseldi, imza kampanyaları başladı, tarihî değerlere bu kadar kayıtsız kalınamayacağı, zarar verilemeyeceği yazıldı çizildi fakat kimsenin kılı kıpırdamadı.
Ruhsat alınmış, binalar dikilmiş, satışlar yapılmış...
İş döndü dolaştı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kararına kaldı.
Sonunda Başbakan Erdoğan'ın tarihî silüetin korunması için talimat verdiği açıklandı; hayırlı olsun.
***
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay yaptı açıklamayı...
"Hepimizi rahatsız eden silüet tartışmasıyla ilgili Başbakan belediyelere yeni plan yapmaları, rahatsız edici görüntüleri düzeltmeleri talimatını verdi. Mevcut yapılar düzeltilecek. Tabii ki yıkım da gündeme gelecek. Sözen döneminde Park Otel'in birkaç katı yıkıldıysa, İstanbul'da yıkılmayacak hiçbir yapı tanımıyorum. Bundan sonra rahatsız edici yapılar katiyen olmayacak."
İyi de buraya nasıl gelindi? Ruhsat nasıl verildi? Yükselince nereye kadar çıkılacağı görülemedi mi?
Ve niye konu Başbakan Erdoğan'a kadar gitmek zorunda kaldı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.