Mehmet Bingöl, Hasan Hüseyin Alp ve siyaset ahlakı
Cumhuriyet Halk Partisi Türkiyede siyasetin temellerini atmış bir partidir. Zira daha cumhuriyet ilan edilmeden kurulmuştur. Yani cumhuriyetimizden bile yaşlıdır.
Nedendir bilinmez en çok siyasi çekişme ve kavga da orada olmaktadır ne hikmetse. CHP kurultaylarından sadece bir kesim memnundur onlar da plastik masa sandalye üreticileridir. Çünkü her kurultayda masalar sandalyeler havada uçuşur, gökten yağmur gibi aşağıya yağar ve tabii yenileri alınır ve salona teslim edilir.
Bu artık rutin bir uygulamadır. O yüzden olsa gerek sayın Kılıçdaroğlu veremden kaçar gibi kurultaydan kaçmaktadır. Başına gelecekleri bildiği için çaresiz bir şekilde Brütüs edebiyatına sarılmıştır. Şimdi buradan 1994e dönüyoruz.
İstanbulda büyükşehir belediyesi ve birçok ilçe CHPlilerin elinde. Şehir çöp dağlarına sırtını dayamış. Salgın hastalık tehlikesi kapıda; çünkü çöpler aylardır toplanmıyor.
Nurettin Sözen ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Sonradan meşhur Ergun Göknel olayı patlayacaktır. İSKİnin başındaki Göknel, CHPye büyük holdinglerden para yardımı topladığı iddiası ile tutuklanacak, hapis yatacaktır. Nurettin Sözen ise o vartayı atlatacak ve izzet-ü ikbal ile CHPden milletvekili bile olacaktır.
Neyse bu ayrı fasıl. Yine dönelim CHPli belediyeden İstanbul halkının kurtulduğu 1994 belediye seçimlerine. Bugünün Türkiyeyi uçuran Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan Refah Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayıdır. Ve ilçelerde de yine zaman içinde marka haline gelecek olan adaylar vardır.
Mesela Üsküdardan Yılmaz Bayat, Ümraniyeden ise Mehmet Bingöl Refah Partisi belediye başkan adayıdır. Biz, sayın Bingöle kameralarımızı çeviriyoruz. Ümraniyeden Refah Partisinin iki adayı öne çıkmıştır. İki aday da partinin temel felsefelerini benimsemiş, alt kademelerde çalışarak tabandan tavana çıkmıştır. Ama hangisi olacaktır?
İkisi kendilerini bir odaya kapatırlar. Aday bu görüşmeden sonra ortaya çıkacaktır. Bu odada yaşananlar siyaset tarihine geçecek bir hikâyedir aslında. Bu iki aday CHPde olsa, içerde masalar, sandalyeler havada uçuşur, dışarıda da taraftarları aynı kavgayı yaparlar. Uydurmuyoruz, şekil Cde görüldüğü gibi, hep beraber yaşayıp görüyoruz.
Refah Partili iki aday ise odada yine birbirleri ile kavga etmektedir. Kapıyı dikkatle dinleyenler iki tarafın ısrarla şu cümleyi telaffuz ettiğini duyacaklardır:
- Abi, senin aday olman lazım, zira sen daha ehilsin!
Sonunda karşılıklı mutabakatla Mehmet Bingöl aday olur, seçilir ve Hasan Hüseyin Alp de hesap işlerinden sorumlu olarak Ümraniye halkına iyi bir hizmet verirler. İşte Refah Partisini ve onu takip eden çizgideki AK Partide yaşanan yükselişin temelinde bu feragat anlayışı vardır. Abdullah Gülün cumhurbaşkanlığı söz konusu olduğunda sayın Demirel:
- O makam başkasına ikram edilecek bir makam değildir. Erdoğan haklı olarak kendisi aday olacaktır, demiştir.
Ama, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güle dönüp:
- Buyrun Çankayaya diyebilmiştir. İşte bu takdim-tehir olayı feragatin en üst noktasıdır ve temelinde Millî Nizam, Selamet, Refah ve Fazilet partilerinin mensuplarına verdiği Halka hizmet, Hakka hizmettir eğitiminin büyük rolü vardır.
Biliyorsunuz Cumhuriyet Halk Partisinin bir siyaset okulu var ve bünyesinde ileride görev alacak kadroları yetiştiriyor. Ben Kılıçdaroğlunun yerinde olsam (Allah korusun), bütün partilerde siyasi ahlakı ile temayüz etmiş tüm şahsiyetlerin çetelerini çıkarır ve bu siyaset okulunda ders vermelerini sağlarım. Tabii olmayacak duaya amin demiyoruz.
Onların aklı çoktur ve tavsiyeye ihtiyaçları da yoktur. Baksanıza her seçimde AK Partiyi eze eze seçimleri kazanıyorlar(!) Hayırlı olsun.