Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

“Hepimiz Ermeniyiz” diyebilmek

“Hepimiz Ermeniyiz” diyebilmek

Şimdi Fransız senatosunda da kabul edilen ve Ermenilere Türkler tarafından katliam yapıldığını inkar edenlere para ve hapis cezası verilmesini isteyen kanun teklifi ile yeni bir döneme giriyoruz. Artık Fransa bizim için mayınlı bir tarla.

Oraya turist olarak gidecek olan vatandaşlarımız, ayağı prangalı bir mahkum gibi dolaşacaklar. Gittikleri lokantalarda, kalacakları otellerde şu takılmaya muhatap olacaklar:

- Eee anlatın bakalım, Ermenileri nasıl kestiniz?

Ya da onların bakışlarını biz böyle yorumlayacağız. Peki bu acıyı duymayanımız hiç olmayacak mı? Elbette olacak. Mesela BDP milletvekili Sırrı Sakık. Belki de Fransa’ya girerken özel törenle karşılanacak. “Türklerin katliam kültürü var” dediği için alkışlanacak ve Bayan Mitterand’ın özel konuğu olacaklar.

Ve tabii ardından tüm BDP’liler ve muhibleri en nadide ikramlara muhatap olacaklar. Tabii CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün de aynı kortejde olacak ve Fransızlarla el sıkışacak. Efendim sadece bunlar mı girecekler o kapıdan?.. Hayır, hayır... “Türkler Ermenileri kesti” diyen ve bu özelliği ile Nobel Ödülü almak için en önemli sınavı atlatan Orhan Pamuk da “Hepimiz Ermeniyiz” sadaları ile gün aşırı Beyoğlu’ndan Taksim’e yürüyen küçük bir azınlığın başında olarak Paris sokaklarını dolduracaklar.

İyi hoş da, dönüşte Kapıkule’den içeriye girerken hiç yürek burkuntusu çekmeyecek misiniz? İçinden çıktığınız bu topluma nasıl bu kadar “Fransız” olabiliyorsunuz anlamakta zorluk çekiyorum.

Yazık, çok yazık... Bu satırları yazarken bile yüreğim kanıyor.

NEDEN SERİ CİNAYET İŞLEYEN KATİLİMİZ YOK?

TRT’de bir kültür-sanat programı, Sanat 2012. İlgi ile dinliyorum. Genelde TRT’nin pek çok programını severek izlerim. Efendim gazeteci Cüneyt Ülsever bir roman yazmış, programın sunucusu ile o romanı konuşuyolar. Romanın konusu ölüm ve seri cinayetler. Programcı soruyor:

- Bu romanınızda ilgi ile karşılandı. Böyle konuları nasıl buluyorsunuz?

Ülsever, büyük bir dahi edasıyla konuşuyor:

- Ben ilginç, hatıra pek gelmeyen şeyleri yapmayı severim. Bir gün yolda giderken, neden Amerika’da seri cinayet işleyen katiller var da bizde yok diye düşündüm ve hemen bu olayı araştırmaya başladım. Bu hususta bizde fazla kaynak da yok maalesef. Ben de İngilizce kaynaklara girip araştırdım ve bu romanı yazdım.

Sonra ballandıra ballandıra seri cinayet işleyen katillerin özelliklerini anlatıyor. Bu muhterem ve muhteşem zevat cinayeti işledikleri yerden bir kuruşluk bile hırsızlık da yapmazlarmış. Bu işin felsefi boyutu varmış. Neden bu cinayetleri işledikleri hususunda batıda ve Amerika’da çok ciddi araştırmalar ve doktora tezleri yapılmış.

Adam neredeyse bizde seri cinayet işleyen katiller olmamasının insani bir eksiklik olduğunu söyleyip, iki gözü iki çeşme ağlayacak. Programın sunucusu da maşallah kısa keseyim de demiyor. Adamı deştikçe deşiyor. Hoş kıymetli bir maden çıksa gam yemeyeceğim. Resmen çamur, kan ve boz bulanık şeyler çıkıyor sohbetten.

Arkadaş, haydi Ülsever orijinal olmak adına bir tuhaflığıa imza atmış, sen de bu hilkat garibesi romanı allayıp pullayarak bu millete sunmak zorunda mısın? Yarın öbür gün bu programı seyreden birisi seri cinayetler işleyip, Türkiye’nin gündemine oturmak istese bundan keyif mi alacaksınız?

Sayın Ülsever’in örnek aldığı kafa batının hastalıklı kafasıdır. Bu kafa seri cinayet katillerinin anlı şanlı romanını yazar, Kazıklı Voyvoda, vampirler, cadılar, Karındeşen Jack’ler kültürün ürünleridir. Bizde ise Mevlana vardır ve Konya’dan tüm dünyaya “Kötülükleri örtmede gece gibi ol!” diye haykırır.

İşte bu ses insanlığı kurtaracak sestir. Öyle sanıyorum ki bu sese sizin, bizim ve Ülsever’in neslinin de ihtiyacı vardır.

Sayın yazardan kalemini kalpleri deşen bir bıçak gibi değil de ameliyat yapan bir doktorun neşteri gibi kullanmasını diliyoruz.



Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi