"Bin yıl" Alman faşistlerinin teziydi
28 Şubat'ın on beşinci yılında, o konuyla ilgili yazılan kitaplara bir tane daha eklendi. Mehmet Ali Birand ve Reyhan Yıldız imzalı kitap, "Son Darbe 28 Şubat" ismini taşıyor. (Birand'ın ismi daha büyük yazılmış kapağa.)
Tanıtımında geçen "Kimilerine göre demokrasiye yapılmış balans ayarı, kimilerine göre postmodern darbe..." ifadesi, 28 Şubat'ı değerlendirenlerin bakışlarını tam olarak yansıtmıyor.
Zira postmodern darbe olduğunu söyleyenlerle, balans ayarı olduğunu iddia edenler aynı kesimlerdi.
Yani tankları yürütenler.
Yani hükümetin devrilmesi ve Erbakan ile Çiller'in iktidardan uzaklaştırılması için çaba harcayanlar.
Savcılara, hakimlere brifing verenler.
Andıçlar hazırlayanlar.
Ülkeyi krizlere sürükleyenler.
"Laiklik elden gidiyor" diye feryat edenler.
Kendilerini ülkenin sahibi, halkın efendisi zannedenler.
Aynı kimseler, 28 Şubat'ın "bin yıl süreceğini" de iddia etmişlerdi.
*
Sincan'da tanklar çok erken saatte geçtiği için pek kimsenin haberi olmamıştı.
Sıradan bir geçiş zannedilmişti.
O yüzden fotoğraf çekemeyen, kameraya kaydedemeyen değerli basın mensuplarının ricası üzerine, tanklar gündüz vakti bir defa daha yürütülmüştü Sincan'da.
*
Böylece tanklar, 28 Şubat'ın sembolü olmuştu.
Kısaca 28 Şubat'ın tanıkları ve mağdurlarının bakışı farklıydı.
Balans ayarı olduğunu kabul etmiyorlardı çünkü bu tespit biraz da dalga geçmenin ifadesiydi.
Mağdurların bakışına göre 28 Şubat 'postmodern' olmaktan çok, 'rezil' bir darbeydi.
*
"Bin yıl sürecek" açıklaması da tabii ki henüz kulaklarımızdan gitmiş değil.
Darbecilerin postallarını yalayan ve her açıklamalarını manşete çıkaran basın mensuplarının o dönemdeki marifetlerini de unutmadık.
Bugünlerde bazıları "çevir kazı yanmasın" makamından besteler yapar hale geldiler.
Artık çoğunluk anladı ki darbe, her ne tür olursa olsun, aşağılık bir harekettir.
Fakat biraz geç oldu.
28 Şubat döneminde yalakalık yarışı içinde olanlardan biri, kısa süre sonra "28 Şubat'ta düğmeye ben bastım" şeklinde açıklamalar yapma ihtiyacı hissetmişti.
Bendeniz de buradan hemen ertesi gün kendini o kadar yükseltme çabasının beyhude olduğunu vurgulayarak şöyle yazmıştım: "Düğme sensin, sana bastılar, haberin yok."
*
Bin yıl süreceğine dair açıklama da orijinal değildi esasen.
O ifadenin aslı da astarı da Alman Faşistlerine aittir.
İmparatorluklarının bin yıl süreceğini iddia ediyorlardı ve propagandalarının temel teziydi o.
Şükür ki o iddia da tez çürüdü; tıpkı 28 Şubat'ın kısa süre sonra geçersiz akçe haline gelişi gibi.
Ancak ardından sık aralıklarla darbe planları yapıldığını da gördük.
*
Minik buzağıyı sütten kesen Sarıkız'ın adına bile rastladık yapılan planlarda.
Ne kadar romantik ruhlu ve zarif adamlar şu bizim darbeciler!
'Ayışığı' da var, 'Eldiven' de...
Derken iş daha ciddileşmiş ve 'Balyoz' gibi isimler vermişler darbe hazırlıklarına.
2000'li yıllar boyunca kaç plan yapıldığını bilmek ve hepsini bir çırpıda sayabilmek bile zor.
Daha düne kadar bu faaliyetler devam etmiş.
Bir yandan darbe yapmaya çalışanlar yargılanmaktayken, öte yanda yeni planlar hazırlanmış.
O derece bel bağlamışlar ki, tutuklu yargılananlar "Bu gece darbe olacak" beklentisine girmişlerdi.
*
"Bu zamanda artık darbe marbe olmaz" diyenlerin, o açıklamayı yaparken, koltuklarının arka kısmından başka nereye dayandıklarını anlamak imkânsız.
Sormak gerek: "Sebep?"
Zira olursa, bu zamandaki "artık darbe" olur.
Sanmayın ki DSP Genel Başkanı Masum Türker'in aklına gelen "Erdoğan'a suikast yapıldığı ihtimali", daha evvel bizim aklımıza gelmedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.