Kesintisiz TÜSİAD!TÜSİAD şaşırtmaz!
Kurulalı on yıllar oldu. 1970’li yıllarda Avrupacı burjuvazi Odalar Birliği’nde aradığını bulamadı ve kendi teşkilatını kurdu.
O zamandan beri siyasete şöyle veya müdahalede bulunuyor.
Hakkını yemeyelim, Ecevit’i iktidardan düşürmek için de gazetelere ilan verdi. Bir şekilde Ecevit iktidarı bırakmak zorunda kaldı.
Elbette Avrupacı burjuvazinin haklarını en üst seviyede korudu.
Avrupacı burjuvazi, tüccar ve sanayici arasında azınlıktaydı. Ülkenin en güçlü paralı azınlığı olarak, zamanla azınlığın da azınlığı oldu. Asıl hedef, muhafazakâr siyasetti. 28 Şubat’ta bu maksatla, askercil tavırlar takındı.
28 Şubat yargıya taşınıyorsa, şu sıralar TÜSİAD’ın kapısının da çalınması beklenmeli.
TÜSİAD 8 yıllık kesitsiz eğitim için, darbecilerin değirmenine su taşıma vazifesini hakkıyla yaptı.
Paralar saçıp raporlar hazırlattı. Kur’an kurslarının, imam hatip okullarının kapatılması, etkisizleştirilmesi bahasına mesleki teknik öğretimin de önünün kesilmesine razı oldu.
Bu bindiği dalı kesmek değil de nedir?
Bu zümre, sonuna kadar akılcıdır, yani rasyonalist! Çünkü meslekleri bunu gerektirir.
Duygusal olmamaları gerekir. Ama dini eğitim korkusu, halkın dindarlaşması kuşkusu onları akılcılıktan uzaklaştırıyor.
Bu sebeple hürriyetlerin askıya alınmasını dahi meşru görüyorlar.
28 Şubat’lı günleri hatırlayalım: O sıralar darbecilerin bir raporu elden ele dolaşıyordu. Eğer imam hatip ve Kur’an kursları böyle öğretime devam ederse, Refah Partisi, daha doğrusu dindarlar 20 yıl içinde iktidara gelecekler...
Evet bir sürü istatistik oyunu ve hesap kitapla bu ısbat ediliyordu.
Kur’an kursları engellendi, imam hatiplerin orta kısımları kapatıldı ve lise kısmına devam üniversitenin yolu kesildiği için zorlaştırıldı...
Birçok Kur’an kursu ve imam hatip okulu kapandı veya kapanma noktasına geldi.
Yani darbeci-TÜSİAD koalisyonu amacına ulaştı.
Peki ne oldu? Refah Partisi kapatıldı. Onun küllerinden doğan bir muhafazakâr parti iktidar oldu!
Devletin tepesi dinarlarla ve örtülü hanımlarla doldu!
Tamam, TÜSİAD kendi azınlığının haklarını korusun, buna denilebilecek bir şey yok. Fakat, aklını başına alarak! İkide bir duvara toslamasın. Mesela, evvelki sene, çok liberal ve özgürlükçü TÜSİAD 12 Eylülcülerle saf tuttu. Anayasanın hürriyetçi dönüşümünü istemedi.
Sonuç: TÜSİAD’a rağmen halk anayasayı değiştirdi.
TÜSİAD şimdi de akılcı davranmalı. Bu konuda rasyonel olmalı. Eğitim sisteminin değiştirilmesine hayır dememeli, kendi görüşlerini soğukkanlılıkla ortaya koymalı. Fakat bu görüşler, Türkiye’nin bin yıllık devlet geçmişi, halkının değerleri ve bu değerlere bağlı yapısını gözetmeli.
Türkiye’nin batıcı burjuvazisinin rasyonalleşmesi gittikçe zorlaşıyor. Çünkü ayaklarının altındaki toprak kayıyor. Türkiye’nin muhafazakâr burjuvazisi ise gittikçe güçleniyor. Aynı zamanda, Avrupa’nın altından da toprak kayıyor. Yani onlara arka çıkacak ağababalar da yok!
Yani onlar duygusal olmasın da kim olsun?
Ha şunu da söyleyelim: 4 artı 4 artı 4 kesintili öğretimle ilgili olarak, sanmayın ki gözü kapalı olumlu düşünüyoruz. Tasarının neyi getirdiğini veya götürdüğünü görmeden, böyle bir düşünce içinde olmamız mümkün değil.
Göreceğiz ve belki de, mevcut sistemin gerisine düşerse, hayır diyeceğiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.