Zulme Karşı Mazlumun Yanında
Suriye'de halkın meydanlara çıkışının birinci yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Altı gün sonra yani 15 Mart'ta Suriye'de Baas diktasına karşı başlatılan başkaldırı bir yılını doldurmuş olacak. Bu arada zulmün şiddeti de günden güne artıyor.
Bundan 25 gün önce Mazlumder'de Suriye direnişini yönlendiren ilim ehlinden Prof. Dr. Imaduddin Reşid'in sohbetini dinlemiştik. O günlerde olayların şiddeti hızlı bir şekilde yükselişe geçmişti. Baas diktasının gündelik cinayet, yıkım ve tahribat ortalaması bayağı artmıştı. Prof. Reşid, bu ortalamanın müteakip günlerde daha da artabileceğini, fakat Baas diktasının artık gerçekleştirdiği katliamların, cinayetlerin, yıkımların kendi açısından geri dönüşünün ne olacağını hesaplamadan gözü dönmüş bir halde, tamamen intikam hırsıyla saldırdığını ama bu saldırıların bir yandan da onu tüketeceğini ifade etmişti. Hadiseleri içeriden takip eden, Suriye'deki toplumsal yapıyı iyi keşfetmiş ve gelişmeleri de ona göre okuyan bir ilim adamının tahminlerinin çıktığını görüyoruz. Her ne kadar yürekleri ürperten korkunç bir manzara ortaya çıkmış olsa da bu bir vakıa.
Suriye'deki diktaya karşı insanlar meydanlara dökülünce birileri hemen dışarıdan müdahale oyunlarını gündeme taşıdı. ABD ve NATO müdahale edecekmiş de vs. vs. Aradan bir yıl geçtikten sonra bu yöndeki açıklamaların, tehditlerin sadece bir taktik ve numaradan ibaret olduğu görüldü.
Bu oyun ve numara sadece, politikalarını Baas diktasının devamı üzere kuranların işlerini kolaylaştırdı. "Aman, dikkat! Suriye'ye dışarıdan müdahalenin önünü açacak bir şeyler yapmaya kalkışmayın, sonra Suriye de Irak gibi kan gölüne dönebilir!" Baas diktasının devamıyla ilgili hesap ve taktiklerini dış müdahaleye itiraz üzerine kurgulayanların birçoğunun geçmişte Irak'a müdahaleye destek verenlerden veya en azından itiraz etmeyip gülümseyenlerden oluştuğu gerçeği de belki dikkatlerden kaçıyor.
İşin gerçeğinde, dışarıdan askerî müdahaleye özellikle ABD ve NATO müdahalesine itiraz konusunda farklı düşünmediğimizi her fırsatta dile getirmeye çalıştık. Ama bunun alternatifi Baas diktasını desteklemek, onun katliamlarının üstünü örtmek, zulüm rejimini meşru, halkın özgürlük, hak ve adalet için direnişini ise gayrimeşru göstermek olmamalıydı. Zaten dış müdahale numaralarının da gerçekçi olmadığını, bu konudaki tehditlerin, pragmatist hesaplarını Baas diktasının devamı üzere planlayanların Suriye halkının direnişine karşı yürüttükleri antipropaganda faaliyetlerine malzeme çıkarmaktan başka hiçbir işe yaramadığı gerçeğini de zaman zaman dile getirdik. Gelinen durum bu gerçeğin biraz daha bariz bir şekilde gün yüzüne çıkmasını sağlamıştır.
Bunun yanı sıra Baas zulmüne ve katliamlarına karşı duranların gözler önündeki gerçeklere, fiilen yaşanan hadiselere, ABD ve NATO tehditlerini bahane ederek bu zulmü, katliamları görmezden gelen, halkın özgürlük mücadelesini "terör" kategorisine sokan kesimin ise varsayımlara, hayal ürünlerine göre tavır belirlediklerini neden göremiyoruz?
Suriye'nin stratejik konumunun Filistin direnişi ve davası açısından önem taşıdığı, ABD ve İsrail'in de o yüzden bu ülkedeki yönetimi bertaraf etmeye çalıştığı iddialarını, bugün bizzat İsrail ve ABD'nin sergilediği tutum tamamen çürütmüştür. Filistin davası lehindeki stratejik konum bahanesiyle Suriye'de günde ortalama yüz kişinin katledilmesine, şehirlerin yerle bir edilmesine onay vermenin son derece akıl dışı olduğu da zaten ortadadır. Filistin halkının ve direnişinin, Baas zulmüne karşı ve Suriye halkının özgürlük mücadelesinin yanında durması da yolların nerede birleşip nerede ayrıldığını bütün açıklığıyla gözler önüne seriyor. Hakkı ve gerçeği görebilen bir mazlumun yolu zalimin yoluyla birleşmez. Zalimin yolu yine zalimin yoluyla, mazlumun yolu da mazlumun yoluyla birleşir. Nitekim bir tarafta Suriye'de vahşi katliamı sürdüren Baas diktasıyla siyonist işgalin yollarının; diğer tarafta da işgale karşı sürdürülen Filistin direnişiyle özgürlük için meydanlara dökülen Suriye halkının yollarının birleştiği gerçeği açıkça ortadadır. Bu durum karşısında katil Baas rejiminin kuyruğuna kulp olanların nerede durduklarını da iyi görmeleri ve tahlil etmeleri kendi gelecekleri yararına olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.