Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Çok seviyorum onsuz olamam

Çok seviyorum onsuz olamam

Dilek Hanım 40 yaşında, üniversite mezunu çalışan bir bayandı. Kendinden iki yaş küçük kızkardeşi ve bir ablası vardı. Dilek Hanım’ın babası, danışanım 15 yaşındayken eşini terk edip gitmişti.
Şimdilerde bir başka bayanla evliydi ve bir erkek çocuğu bulunmaktaydı. Ancak danışanımın babası kendisini ve diğer kızkardeşlerini pek arayıp sormuyordu. Ancak işi düşünce veya hastalansa kızlarını arayıp yardım istiyordu. Dilek Hanım’ın annesi Necla Hanım da kızlarının babalarıyla görüşmesini pek istemiyordu. Çünkü halen kocasına çok kızgındı, kocasının kendine yapmış olduğu haksızlıkları bir türlü unutamıyordu. Depresyon hastasıydı ve yıllardır tedavi görüyordu.
Dilek Hanım, işinde başarılı, sosyal, konuşkan, çevresi tarafından sevilen bir genç kızdı. Ta ki “Aşık oldum” dediği o adamla karşılaşıncaya dek... Dilek Hanım’ı şimdiye kadar pek çok isteyen olmuştu ancak o bir türlü istediği, seveceği, uygun bir eş adayını bulamamıştı. Kafası kaygılarla doluydu, “Artık evlenemiyeceğim galiba” diye olumsuz şekilde düşünüyordu. Derken bir gün hasta olduğu için işe gidememişti. Ne yapsam da kendimi oyalasam diye düşünürken, internet aklına geldi. Geçen gün iki kız arkadaşından duymuştu: “İnternette evlilik amaçlı siteler varmış”. Yanlış olduğunu bile bile “Ben de bir bakayım” diye düşünmüştü. Ve o bir anlık hata, bugün kendisini intiharın eşiğine getirmişti
Nasıl olmuştu bu?
Dilek hanım, birkaç siteye baktıktan sonra içlerinden en uygununu seçip kayıt oldu. Birkaç saat sonra kendisine arkadaşlık teklifleri gelmeye başlamıştı. İşte İhsan Bey ile tanışması bu yolla oldu Dilek Hanım’ın...
Dilek Hanım ve İhsan Bey siteden birkaç kez yazıştıktan sonra buluşmaya karar verdiler. Dilek Hanım, İhsan Bey’le tanıştığı ilk gün ona aşık oldu. İhsan Bey eli yüzü düzgün, kibar görünümlü, bir meslek sahibi, eşinden boşanmış bir beydi. İki çocuğu vardı ve velayetler eski eşindeydi. İhsan Bey aslında İstanbul’da değil başka bir şehirde yaşıyordu. İhsan Bey Dilek Hanım’ı her gün günde 4-5 kez arıyor, güzel mesajlar çekiyor, ona güzel sözler söylüyordu. Dilek Hanım her geçen gün bu adama daha da bağlanıyordu. Danışanım, meseleyi ailesine de açtı. Aile kızlarının boşanmış bir beyle evlenmesini istemiyordu. Bu nedenle başta karşı çıktılar ama sonra razı oldular. Ama İhsan Bey son zamanlarda Dilek Hanım’ı pek arayıp sormaz oldu, çünkü başka bayanlarla da görüşüyordu. Dilek Hanım’ı elinde garanti olarak görüyordu. Dilek Hanım, bir şekilde İhsan Bey’in kendini aldattığını onu önemsemediğini anladı. Ancak bütün bunlar onu İhsan Bey’in sevgisinden vazgeçirmedi. Kendisi çok iyi biliyordu ki bu adamla evlense de mutlu olamayacaktı. Ancak onun yanlış birisi olduğunu bilmesine rağmen ondan vazgeçemiyordu. İhsan Bey artık danışanımın telefonlarına, maillerine de cevap vermiyordu. Dilek Hanım ciddi olarak intiharı düşünmeye başladı, uykuları düzensizleşti, iş verimi düştü, hayattan zevk almaz hale geldi. Tek çabası sevdiğine kavuşmaktı, bunun için her yolu deniyordu. Daha sonra annesinin ısrarıyla psikoterapi görmeye bana geldiler. Şu an Dilek Hanım’la terapilerimiz devam ediyor, iyi de gidiyor.
Değerli okuyucularım, bazı ilişkilerde kişiler partnerine bağımlı olma davranışı gösterirler. Özgüveni eksik ve partnerini kendinden daha üstün gören kişilerde rastladığımız bu sorunun kökeni ilk çocukluk dönemindeki anne-çocuk arasında kurulan güvenli-güvensiz bağlanma ile ilişkilidir. Bu dönemde sağlam güvenli bağlar geliştirip, annenin her koşulda kendini seveceğine ve terk etmeyeceğine inanan çocuk yetişkinlikde daha bağımsız, sağlıklı bir ilişki yaşar. Bunu tersi durumda bağımlı kişilik yapısı gelişir.
Bağlılık ve bağımlılık arasında fark var; ilişkide bağlılık bir kişiye özgürce sevgi, saygı, yakınlık duymak ve yakınlık göstermek demektir. Bağımlılık ise, başka bir kişiye bağlı olmak, muhtaç olmak, özgür olmamak demektir. Bağımlı kişi, eşini veya partnerini kendi gölgesine almak, burada tutmak ister. Kişi beynini, “O benim her şeyim, ben onsuz yapamam” gibi yanlış düşüncelerle doldururken, bir taraftan da yaşadığı ilişkinin bitmemesi için mükemmel sevgili, eş olmak, karşı tarafın her türlü beklentisini karşılamak, ona asla hayır diyememek, her anını doldurarak muhtaç olmasını sağlamak isteyerek, kendi varlığından bile vazgeçebilir. Karşı tarafın kendisini ihmal etmesine, onu aldatmasına, onu rencide etmesine, fiziksel şiddet uygulamasına rağmen onu terk edemez. Ondan biraz ayrı kalsa dünyanın sonu gelmiş gibi hisseder.
Bu bağımlı özellikler kişide öyle yoğun hale gelir ki o zaman da bu kişilerin “Bağımlı kişilik bozukluğu” tanısı almalarına neden olur. Bağımlı kişilk bozukluğu yaşayan kişilerde görülen ortak özellikleri şöyle sıralayabiliriz; Başkalarından bol miktarda öğüt ve destek almazsa gündelik kararlarını vermekte güçlük çekerler. Desteğini yitireceği korkusuyla başkalarıyla aynı görüşü paylaşmadığını söylemekte zorlanır. Yaşamının çoğu alanında sorumluluk almak için başkalarına gereksinme duyar. Başkalarının bakım ve desteğini sağlamak için hoş olmayan şeyleri yapmayı isteyecek kadar aşırıya giderler. Tek başına kaldığında kendini rahatsız, çaresiz hisseder. Yakın bir ilişki sonlandığında, derhal başka bir ilişki arayışına girer.
Tedavide davranış tedavisi, aile terapisi, grup terapileri oldukça etkilidir.
Değerli okuyucularım bu konuyla ilgili internette çok güzel bir sohbet dinlemiştim. Sohbeti yapan genç diyor ki; “Ya baki, ent’el baki, ya baki ent’el baki” cümlesini çok iyi anlamalıyız ve yaşamımıza uyarlamalıyız. Ne demek bu iki cümle; “Baki olan yanlız sensin. Senden gayri herşeyin elbet sonu vardır,elbet yok olacaktır,elbet bizi terk edeceklerdir.” Ne kadar güzel bir cümle değil mi? Bize Allah’ın verdiği evlat, sevgili, eş, mal gibi nimetler bir gün bizi terk edebilir. Allah’ın bize verdiği evlat, eş gibi nimetleri birer hediye gibi görmeliyiz. Yani onların mülkü bize ait değildir, ya ölüp elimizden gideceklerdir ya da bizi terk edeceklerdir. O zaman fani olan şeylere niçin bu kadar bağlanıyoruz, hatta bağımlı hale geliyoruz?
Hayırlı, yanlızca Allah’a tam bağlı kul olmanız duasıyla...Danışma Tel: 0212 503 79 95

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi