Ahmet Varol

Ahmet Varol

Zimbabwe’de seçim sorunu

Zimbabwe’de seçim sorunu

Dünya gündeminde öne çıkan olaylar, aslında çok da basite alınmaması gereken bazı olayların gölgede kalmasına yol açıyor. öne çıkan gelişmelerin sürekli tartışma ve yorum konusu yapılması, tekrarların artmasına da sebep olabiliyor. Onun için biz Allah’ın izniyle böyle gölgede kalan bazı hadiselerin değerlendirmesini yapmak ve yazılarımızdan yararlanan okuyucularımızın dünya gündemini biraz daha geniş çerçevede takip etmelerine yardımcı olmak istiyoruz. Bu tür yazılar okuyucularımızın sadece gelişmeleri geniş çerçevede izlemelerine değil, aynı zamanda bizim ihtisas alanımıza giren konularda bilgilerini artırmalarına imkân sağlayacaktır. Bu amaçla bir süre önce, Türkiye medyasının genelinin atladığı Komorlar Federal İslâm Cumhuriyeti’nde yaşanan bazı gelişmelerden söz etmiş, bu vesileyle söz konusu ülke hakkında da bilgi vermiştik. Bugünkü yazımızda da Zimbabwe’de son günlerde bayağı ateşlenen seçim tartışmasının özet bilgilerle tahlilini yapmak istiyoruz.
Bizim gençliğimizde önemli bir hareketliliğin ve özellikle sol kesimin özgürlük mücadelesi olarak sahiplendiği bir gerilla savaşının yaşanması münasebetiyle ismi sıkça anılan ülke vardı: Rodezya. O zaman solcu gençliğin sahiplendiği mücadelelere “sağcı” olarak nitelendirilen gençlik uzak durur, hatta onlara sahip çıkmaya tepki gösterirdi. Oysa Rodezya’daki mücadele gerçekten, emperyalist ırkçı işgale karşı verilen bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesiydi. Ama bu mücadelenin başını çeken hareket de solcu, sosyalist bir hareketti.
1979’da kısmen bağımsız olan ama yine de beyaz hâkimiyetinden tam kurtulamayan bu ülke, 1980’de tam bağımsız oldu. Adı da Zimbabwe olarak değişen bu ülkede bağımsızlık mücadelesinin başını çeken Zanu PF (Zimbabwe Afrika Ulusal Birliği Parti Cephesi), Mart 1980’de yani tam bağımsızlık sonrası ilk seçimlerde 80 üyeli parlamentoda 57 sandalye kazanarak iktidarı aldı. Hareketin lideri Robert Gabriel Mugabe de Başbakan oldu. “Bağımsızlığın babası” lakabıyla anılan Mugabe de karizmatik lider olarak kabul edildi.
Ancak diğer sosyalist ülkelerde olduğu gibi Zimbabwe’de de zamanla yönetim diktatörlüğe kaydı. Başta İngiltere olmak üzere Batı ülkeleri ile arası açık olan Mugabe’nin bu tutumu, Batılı ülkelerin de ona karşı yıpratma faaliyetleri başlatmalarında gerekçe oluşturdu. İngiltere aynı zamanda Mugabe’yi beyazlara karşı ırkçı davranmakla suçladı. Bu suçlamayı, geçmişi ırkçılık yönünden temiz bir ülke yapsaydı anlamlı olabilirdi. Ama yıllarca Zimbabwe dahil birçok Afrika ülkesini sömürge altında tutan ve bu süre zarfında siyahlara hayvan muamelesi yapan, onların yönetimde hiçbir şekilde söz sahibi olmalarına fırsat vermeyen İngiltere’nin yapması çok gülünç geliyordu.
Zimbabwe, Afrika kıtasının güneyinde yer alır. Denize kıyısı olmayan bu ülke, Mozambik, Zambiya, Bostwana ve Güney Afrika tarafından çevrilidir. 12.5 milyon nüfusu olduğu tahmin edilmektedir. Ekonomik durumu iyi değildir ve yoksulluk oranı yüksektir. İşsizlik oranının % 80 civarında olduğu tahmin ediliyor. Devlet, yoksulluk sebebiyle gıda yardımı yapıyor. Ayrıca yüksek miktardaki enflasyon da ülkenin önemli bir ekonomik sorunudur. Başkenti Harare’dir. Sosyalist bir rejimle yönetilmektedir.
Zimbabwe’de resmi rakamlara göre 100 binden fazla Müslüman var ve ülke nüfusunun % 0.9’unu oluşturuyorlar. Bu ülkede İslâmî faaliyetleri Milli İslâm Meclisi organize ediyor. Meclis, ülkedeki tüm Müslümanların dinî meseleleriyle ilgileniyor. Mahalli nitelikteki İslâmî örgütler de bu meclise bağlı olarak çalışıyorlar. Meclis, Müslümanların dinlerini öğrenmelerini sağlamak amacıyla eğitim çalışmaları yürüttüğü gibi, zekât toplama, dağıtma vb. gibi işleri de organize ediyor.
Zimbabwe’de 29 Mart 2008 tarihinde başkanlık ve parlamento seçimleri yapıldı. İktidardaki Zanu PF bayağı oy kaybetti. Başkanlık seçimlerinde ise muhalefetteki Demokratik Değişim Partisi’nin lideri Morgan Tsvangirai’nin yüzde 47.9, Mugabe’nin ise yüzde 42.1 oy aldığı, dolayısıyla seçimlerin ikinci tura kaldığı açıklandı. İkinci tur seçim ise bu hafta Cuma günü yapılacak.
Muhalefet partisi; seçimin dürüstçe olmadığını, ikinci tur seçimlere ise güvenilemeyeceğini, dolayısıyla dürüst bir seçim garantisi sağlanması için ertelenmesi gerektiğini bildirdi. Muhalefet lideri aynı zamanda ikinci tur seçimlere katılmayacağını da açıkladı.
Şimdilik bu bilgileri vermekle yetinmemiz gerekiyor. Eğer ertelenmeyip gerçekleştirilirse, seçim sonrası durumu değerlendirmek için de inşallah ayrıca bir yazı yazarız.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi