Bir Bardak Su İle Nekadar Sevap Doldurulur?
‘Salih bir amelin büyüklüğüne ve küçüklüğüne bakmadan ecir avcısı olacaksın. Hayırda yarışta babana bile acıma. Seni geçmelerine hiçbir zaman izin verme. Ecir kazanmak için gözlerini dört aç ve nerede bir ecir kokusu hisseder ve görürsen soluğu orada al’ derdi çeçen topraklarına bir fidan gibi dikilen rahmetli Ebu Huzeyfe…
Ezan okunduğunda bana; ‘linusalli!’ yani ‘namaz kılalım! ‘Derdi… Birçok Müslüman gibi ben de saatime bakıp : ‘daha yeni okundu. İkindiye daha çok var!’ derdim… Hayretler içinde bana bakıp: ‘ Ecir cemaatle namazdadır ahi (kardeşim)!’ derdi…
Ebu Huzeyfe bir mecnun gördüğünde dili hemen harekete geçerdi. Hayırdır? ne okudun? Dediğimde bana: Resulullah (a.s) musibete uğramış birini gördüğünde okumuş olduğu duayı okudum derdi… Belli ki Ebu Huzeyfe nerede ve ne türden ecir varsa tamamına sahip olmak istiyordu…
Ebu Huzeyfe tam bir ecir avcısıydı… Dört erkek çocuğunu Allah’a emanet edip çoğumuzun haritada bile zor bulabileceği Ugadin topraklarında Firdevs cennetinin anahtarlarını aramış… 1996 yılında tanıştığımda bundan sonra ne iş yapmayı düşünüyorsun dediğimde gözleri dolup: ‘ çok talebe yetiştirdim ve birçoğu şehid oldu… Şehadetten başka hiçbir şey düşünmüyorum.’dedi…
çeçen- Rus savaşının kızıştığı günlerde Türkiye’ye ikinci kez geldiğinde takvim yaprakları x.11,1999’u gösteriyordu… Havaalanında vedalaşırken bana: Yaşım otuz sekiz oldu, artık şehid olalım dediğinde gözlerinin içi gülüyordu adeta…
çeçen toprakları usta bir ecir avcısını ağırlıyordu… İnanıyorum ki orada da boş durmayıp sağ tarafındaki defterini fullemiştir… Firdevs cennetinin bekleme salonu olarak algılanan cihad beldelerinde vakti dolanlar içeri alınırlar…
Ebu Huzeyfe’nin de düğün haberi çok kısa bir zaman sonra geldi…
16.03.2000 tarihinde şehid oldu… (İnşallah şehiddir.) Rabbim şehadetini kabul etsin…
…
Bu haftaki yazımda Ebu Huzeyfe’den çıkardığım derslerden sadece birinden bahsetmek istiyorum…
‘ İçeceğin bir bardak suyla bile birçok ecir kazanabilirsin…’
Şehid olmuş (İnşallah şehiddir.) bir mücahidin hayatından alınacak o kadar çok dersler varken neden bir bardak suya takılıyorsun? Diyebilirsiniz... Kısmen katılırım size… Ama sadece kısmen…
Elinize içi dolu bir bardak su alın ve o suya bakın… Aklınıza Yermük Savaşında yaralanmış; su, su diye can çekişen sahabeleri getirin… Suyu kana kana içmenin verdiği tadı çok iyi bilmelerine rağmen hemen yanındaki kardeşini tercih etmesi… O sahabenin de suyu içmeyip diğer kardeşine ikram edilmesini istemesi… En ihtiyaç anında bile kardeşini nefsine tercih etmesine vesile olan işte o bir bardak su değil miydi?
Aklınıza Bakara süresinde bahsedilen Talut-Calut kıssasını getirin… Birçoğunun imtihanı kaybetmesine vesile olan yine o bir bardak su değil miydi?
Yine aklınıza hadiste bahsedilen zavallı bir kediyi eve hapsedip aç ve susuz bırakan bir kadını getirin… Cehenneme girmesine vesile olan yine o suyu görüyoruz…
Ebu Huzeyfe eline bir bardak su aldığında o suyla ne kadar ecir toplarım? Diye düşünürdü… İşi gücü bırakıp akşama kadar su içmiyordu tabiî ki… O ana has sevaplar vardır. Ebu Huzeyfe bunun farkındaydı…
Bir bardak suyun içilmesi 3-4 saniyelik bir zaman… ömür kredinizden 3-4 saniye eksilmiş olacak sadece… Bu kısacık zaman diliminde bile sevap kazanabileceğimizi hatırlattı bana…
Bardağa su doldurdum ve o bir bardak suyla ne kadar sevap alabilirim?’i düşünüyorum…
1- Allah resulü (a.s) sağ elini kullanırdı… Ben de sağ elimle dolduruyorum…
2- Allah resulü (a.s) sağ eliyle yer içerdi… Ben de sağ elimle bardağı ağzıma götürüyorum…
3- Allah Resulü (a.s) içmeden önce ‘ Bismillah’ derdi… Ben de bismillah diyorum...
4- Allah Resulü (a.s) üç yudumda içerdi… Ben de üç yudumda içiyorum…
5- Allah resulü (a.s) bir sahabenin evinde soğuk su ile hurma yedikten sonra; Vallahi bu nimetlerden sorguya çekileceğiz’ dedi… Ben de içtiğim bu nimetten sorguya çekileceğimi düşünüp gereken şükrümü eda ediyorum… Bana verilen diğer nimetleri düşünmeme yardımcı oluyor bu hadis…
6- Allah resulünün; ihtiyaç sahiplerinin ihtiyacını karşılayanın ihtiyacını Allah karşılar.’ Sözünü hatırlıyor, etrafımda susamışlara su ikram ediyorum…
7- ‘…Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !’ (Al-i İmran-191) diyenleri düşünüyorum… O bir bardak suya bakıp ‘ Allah’ım sen bu suyu boşa yaratmadın… Hayatımızın en önemli parçası olan bu suyla yaşıyoruz… Bizlere verdiğin bu ikramın farkındayız… Geciktirdiğimiz teşekkürler için senden özür diliyorum.’ Diyorum...
8- ‘’ Görmedin mi Allah gökten su indirdi. Onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık’’ Fatır-27… Allah’ım! Gökten indirttiğin suyu görüyorum… O su, şu an bardağımda… Manav tezgâhında sergilenen bu suyla yerden çıkarttığın her mevsime özel meyveleri de görüyorum… Bunca nimetlere karşı nankör olamam…
9- ‘Ya içtiğiniz suya ne dersiniz? Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?’ ( Vakıa-68-70)
Gökten indirten de sensin, o suyu tatlı kılanda sensin! O suya dilediğin tadı veren de sensin! Dileseydin tuzlu kılardın, hepimiz helak olurduk! Yaşamımız tamamen senin elinde… Ve biz sana her konuda… İçtiğimiz suda bile Sana muhtacız…
10- Denizlerin güneşle buharlaşması, buharlaşan suyun tuzdan ayrılıp bulutlara olan yolculuğu… Yağmurun yağması… Dağların yağmuru sünger gibi çekip depolaması… Belediyenin suyu arıtıp kanallarla musluğumuza kadar getirmesi… Benim sadece musluğu sağa çevirmem bu eşsiz nimetle tanışmama yetiyor… Sana nasıl şükredilmez Allah’ım?!
11- Bu yoğun tefekkürle suyumu üç yudumda içip bardağımı masama koyuyorum…
12- Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.( Ankebut-45)
Ebu Huzeyfe yaşıyor olsaydı bana bunları anlatırdı eminim…
Bu sıcak yaz aylarında, suyu bu bilinçle içmemiz ve Peygamberimizi adım adım izlememiz duasıyla, Allah’a emanet olun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.