İki büyük mizah yeteneği keşfettik
Norveç'teki ırkçı katil, 77 kişiyi öldürdükten sonra çıktığı mahkemede, o kadar masum insanı öldürdüğünü kabul ederken ne diyor?
'Evet, öldürdüm, fakat suçlu değilim, masumum.'
Güler misin, sabaha mı bırakırsın?
* * *
Eloğlunda var da bizde yok mu sanki?
Üstelik âlâsı...
Öyle gizli cevherler keşfediyoruz ki son zamanlarda, pes dedirten cinsten!
Her türlü perdeye hem de.
* * *
Önce hangisinden başlamalı?
İsterseniz 'klasik' malzemeyle giriş yapalım.
Kemal Bey buyurdu:
'Darbelerden en büyük zararı biz gördük.'
* * *
Şimdi moderne geçebiliriz.
Başında 'post' var tabii ki; öyle alelade modern değil.
Çevik Bir savunma yaparken söyledi:
'Biz 28 Şubat'ta hükümeti irticadan koruduk.'
* * *
Birer yıldız taktık her ikisine de.
Hak ettiler.
Bu kadar güçlü mizah, aslında beşer yıldızı bile kaldırır.
Neredeyse Gülse Hanım'a rakip çıkacaklar.
(Hangisi diye sormasın kimse; kaç tane Gülse tanıyorsunuz?)
* * *
Meğer ne büyük yeteneklermiş de kıymetlerini anlamamışız bugüne kadar.
Bu ayıp yeter hepimize!
Gözümüzün önünde durup duruyorlar ve biz yeni farkediyoruz.
Bildiğimiz kadarıyla Cem Yılmaz metin yazarı kullanmaz ama hiç değilse 'metin danışmanı' olarak yararlansa bu değerli şahsiyetlerden, ne hoş olur.
Memleket kazanır.
* * *
Kemal Bey'in o sözünü duyunca, 'kah' diye bir ses patladı ki kendiliğinden, şaştım.
O tek kalmadı, hemen bir sonraki 'kah'a eklendi gitti.
Darbelerden en büyük zararı onlar görmüşlermiş, CHP olarak.
Öteki de 28 Şubat döneminde Erbakan hükümetini irticadan korumuş.
Helal olsun!
* * *
Evvelce 'acı bir kahkaha' sözünü duymuşluğum vardı da ne tür bir şey olduğuna dair fikrim yoktu.
Bu iki büyük mizah yeteneği taşıyan değerli insan sayesinde bizzat yaşadım da öğrendim.
Çevik bir, Kemal iki...
İkisi de birbirinden üstün.
Teşekkür, tebrik, takdir, hepsi bir arada...
Duygulardan ortaya bir karışık yapıp takdim etmeli.
Zira marifet iltifat görmek ister.
Böyle keskin zekâları samimiyetle desteklemek lazım!
Ki heba olmasınlar.
* * *
Hanimiş: Çevik Paşa sorgu sırasında seccade isteyip namaz kılmaktaymış. Allah kabul etsin.
Yalnızca namaz kıldığı için adı irticacıya çıkan ve ordudan atılan subaylara sormalı bu durumu.
Gerçi onlar da farklı bir şey söylemez, söyleyemez. Neticede namazın niyazın değeri Rabb'in katında. Kul kısmının bu işe karışacak hali yok. Şaşkınlıkla şükredebiliriz. Hey Allah'ım, sen nelere kadirsin.
Kayadan ağaç çıkartırsın, kuru kütükten yeşil yaprak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.