Kıvanç Tığlı

Kıvanç Tığlı

Bir özürlü annesi olmak

Bir özürlü annesi olmak

Sezin hanımın özel eğitim merkezinde bireysel eğitim ve fizik tedavi alan 12 yaşında oğlu vardı.
Oğlu Ömer, hafif düzeyde zihinsel engelli ve spastik idi. Yürüyemiyordu ve konuşamıyordu. Ömer’in 6 yaşında bir de kız kardeşi vardı. Sezin hanım, bize psikolojik destek almak için başvurmuştu.
İlk seansta şikayetlerinden bahsetti; “Kıvanç hanım, benim rahatsızlıklarım iki yıl önce başladı. O zaman son çocuğuma hamileydim. Ben doğum yaptıktan 6 ay sonra ablam göğüs kanserine yakalandı. Ablamın teşhisi malesef geç konmuştu, bir defa ameliyat oldu. Ama hastalığı onu esir almıştı, üç ay içinde öldü. Ablamın bir kızı vardı, onu ölümünden önce bana emanet etti. Ablamın kızına kimse bakmak istemedi, şu an ablamın kızına ben bakıyorum. Zaten ablamın beyi de iki sene önce trafik kazasında ölmüştü. Anlıyacağınız sorumluluklarım çok fazla... Bazen çok bunalıyorum, evden başımı alıp gidesim geliyor. Eşim sağolsun bana destek oluyor, yalnız o da tekstil işinde çalışıyor ve haftasonları bazen tatil oluyor. Onun da bir tek pazar günü var, o gün de dinlenmek istiyor. Şu sıralar kendimle ilgili en çok rahatsız olduğum şeyler; bazen çok bunalıyorum, midemde yanma oluyor, çok sıkıldığımda boğazım kuruyor, boğazımda sanki bir yumru var gibi hissediyorum. 4 ay önce dahiliye doktoruna gittim. Bütün tahliller ve tetkikler yapıldı, ama stresten dediler. Doktor bana bir ilaç verdi, bir aydan beri kullanıyorum biraz faydası oldu. Ancak şikayetlerim daha henüz geçmedi.”
Sezin hanıma çocukluğu ile ilgili anılarını sorduğumda bana esas hikayesini anlattı;
“Kıvanç hanım, annem çok sessiz sakin bir kadındı. Babam kendinden yedi yaş küçük bir hanıma talip oldu. Bu hanım da eşinden yeni boşanmıştı ve çok genç gösteriyordu. Babam kısa süre sonra bu hanımla evlendi. Biz beş kardeştik. Kardeşilerim ve ben üvey annemden çok çektik. Üvey annem huysuz ve titiz bir kadındı. Hep kendi isteği olsun istiyordu. Babamı akşamları bizle ilgili doldurup, sabah da babam bize patlıyordu. Hatta annemi ona karşı savundum diye, ben sözlüyken bana vurmuştu.”
Sezin hanım, engelli kızı yüzünden istediği gibi rahat hareket edemiyordu, en çok da yaz mevsiminde sıkıntı oluyordu. Kızı Dilek, yazın evden çıkıp gezmek istiyordu, ancak yürüyemediği için çıkamıyordu, huzursuz oluyordu. Sezin hanımı da bu durum mahvediyordu. Kızını öyle çaresiz gördükçe boğazındaki sıkıntı daha da artıyordu.
Sezin hanım ile bireysel terapilerimiz devam ediyor. Ayrıca ilaç tedavisi de görüyor.
Değerli okuyucularım özürlü bir çocuğa sahip olmak herhalde dünyanın en zor şeylerinden biri... Çalıştığım özel eğitim merkezinde yönettiğim bir Grup terapisinde, bir veli şöyle bir cümle söyledi; “Kıvanç hanım, ben de başlangıçta çocuğumun özürlü olmasını kabul edememiştim. Ama sonra oğlumun özrünü kabul edip, onun için daha neler yapabilirim diye her geçen gün çabalamaya başladım. Şu an oğlum rahat konuşuyor ve yavaş da olsa yürüyebiliyor. Onunla gurur duyuyorum. Bizim çocuklarımız özürlü değil, özel çocuklar...” Ne kadar doğru aslında onlar özel biricik çocuklar.
Özel eğitim merkezinden bir başka velimiz de engelli kızıyla ilgili şu sözleri söylemişti; “Benim kızım 4 yaşında ve konuşamıyor, hafif düzeyde zihinsel engelli. Kızım doğduğunda bu durumu kabullenmek çok zor oldu. Kendimi çok suçladım. Hep cezalandırıldığımı, bunu hak etmek için ne yaptığımı düşündüm. Ama sonunda şunu fark ettim; bu çocuklar size verilmiş bir ceza değil, aslında bu sizin hayat ödeviniz. Çocuğunuzu ne kadar iyi bir seviyeye getirebilirseniz, bir şeyleri başarmasını sağlayabilirseniz karşılığında duyduğunuz mutluluk da ödülünüz oluyor. Bu çocuklarımız çok özeller, çok duyarlılar. Belki engelleri nedeniyle bazı şeylerden mahrum kalıyorlar ama, sağlıklı insan olmanın ne demek olduğunu, sağlıklı kişilerden daha iyi biliyorlar.”
Engelli çocuk annelerindeki aile düzenindeki değişiklikler, sosyal çevre ve aktivitelerin kısıtlılığı, yaşanan yoğun stres ve hayal kırıklıkları, geleceğe yönelik umut kaybı, suçluluk, pişmanlık gibi rahatsız edici duyguların yoğun yaşanmasının depresyon semptomlarının görülme oranını artırdığı düşünülmektedir. Yani, engelli çocuğa sahip anne ve babalarda, özellikle annelerde depresyon ve kaygı düzeyleri daha yüksektir.
Engelli çocuk anne ve babalarına, özel eğitim merkezlerinde bireysel ve grup psikoterapileri sık olarak uygulanmalı ve çocuklarının özrü, hakları konusunda daima bilgilendirilmelidir. Sağlıklı mutlu günler geçirmeniz duasıyla Allah’a emanet olunuz.
(*) PSİKOLOJİK DANIŞMAN-PSİKOTERAPİST
DNŞ. TEL: 0 212 503 79 95-0 506 401 79 91

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kıvanç Tığlı Arşivi