Regaib Gecesi 1
Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gece Receb ayının ilk Cuma gecesi olup REGAİB gecesidir. İslam âleminde "Üç Aylar" diye bilinen ve özel bir değer verilen, rahmeti, feyzi ve bereketi bol olan Receb ayı ile başlayıp, Şaban ayı ile süren ve Ramazan ayı ile son bulan, mübarek gün ve geceleriyle bereketli huzur ve maneviyat mevsimine, Cenab-ı Hakk'ın lütfu ile bir kez daha girmiş ve Regâib Kandili'ni idrak etmiş bulunuyoruz.
Bu mübarek geceye adını veren "Regaib" kelimesi: "Elde edilmesi arzu edilen değerler, bahâsı ağır şeyler" veyâhut da: "bol atâ" mânasına gelmektedir. Bu gecede, ALLAH Teâlâ'nın kullarına olan lütuf, izzet, ikram, ihsan, rahmet ve mağfiretinin diğer zamanlardan daha büyük olması, daha fazla tecelli etmesi, samimi kalple ALLAH Teâlâ'ya yönelenlerin affedilmelerinin ümit edilmesi ve müminlerce gönülden arzulanması sebebiyle bu gece "Regaib Gecesi" diye isimlendirilmiştir. Şu hâlde Regaib gecesi: "Cenab-ı Hakk'ın in'am hazinesinden bahası ağır şeylere veya bol atıyyelere nail olma gecesi" demek olur. Bu gece, rağbet bulmuş, pek mübarek, pek kıymetli bir gecedir. İnanmış insanların gönül huzuruna kavuşacakları bir gecedir. ALLAH Teâlâ'ya yönelmenin, O'ndan af ve bağış dilemenin hazzını tadacakları kutlu bir gecedir. Bu gecede ALLAH Teâlâ'nın sonsuz rahmeti mü'minleri kuşatır. O'na yükselen dualar kabul görür. Yalvaran diller ve kaldırılan eller geri, boş çevrilmez.
Bu sebeple mü'minler, içtenlikle ALLAH Teâlâ'ya yönelirler, affedilme ümitleri canlanır ve Cenab-ı Hak'tan feyzi, bereketi, rahmeti, mağfireti ve affedilmeyi büyük bir heyecanla gönülden arzu ederler. Camilerimiz, mescidlerimiz bu gece, sabaha kadar üstlerine gökten yağan nurlar ile, kendilerini dolduran Müslümanlardan taşan nurlar arasında parıldar durur. Bu gecede camilerimizi kubbelerine kadar dolduran dualar bütün bir yıl ümmet-i Muhammed üzerinde ilahî bir rahmet olur. Bu gece, camilerimizde, mescidlerimizde tan ağarıncaya kadar Kur'an-ı Kerîm okunur, dinlenir, namaz kılınmak ve dua-niyaz yapılmak suretiyle ihya edilir.
Feyizli bir hasat mevsimi
Asırlardan beri bütün Müslümanlar Regaib gecesini ihya etmişler ve böylece Receb Ayına kavuşmanın, "üç aylar" denilen feyizli bir hasat mevsimine erişmesinin mânevi hazzını bu geceden itibaren duymaya başlamışlardır. Müslümanlar âdetâ kıştan yaza; ekim mevsiminden biçim mevsimine çıkmanın sevinci içine girmişlerdir. Mirac'a, Beraat'a, Ramazan'a, Kadir'e ve bayramlara hakkıyla kavuşmak isteyenler ALLAH Teâlâ yolunda haz ve nasiblerini Regâib gecesinden itibaren arttırmışlar, mübarek gün ve gecelerin verdiği uyanıklık ile imanlarında kuvvet, ahlâklarında fazilet kazanarak kemale ulaşmışlardır. Hakikaten bu mübarek Regaib gecesi, ALLAH Teâlâ'nın, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz hürmetine, mü'min kullarına rahmet, lütuf, inayet ve iyiliklerini bol bol verdiği bir gecedir.
Hiç şüphe yok ki vakitler aslında birbirine eşittir. Bir vakit diğer bir vakitten kendiliğinden üstün olamaz. Öyleyse bir vaktin diğer vakitlerden daha şerefli ve faziletli olması mutlaka o vakitte meydana gelen bir yüce işten ve mübarek bir olaydan kaynaklanmaktadır. Zaman ve mekanlar kendilerinde meydana gelen büyük ve önemli olaylarla değer kazanırlar. Regaib gecesi hayırlarla dolu olayların meydana geldiği bir gecedir. Regaib gecesini bu derece yücelten husus: Bir rivayete göre, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, bu gece ana rahmine intikal etmiş ve yine Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, bu gece, Cenab-ı Hakk'tan has bir tecelliye ve birçok manevi ihsanlara mazhar olmuştur. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de, bunun şükür ifadesi olmak üzere oniki rekat nafile namaz kılmışlardır.
Bu geceye Regaib Gecesi denmesi meleklerden sadır olmuştur. Şöyle ki: Enes b. Malik (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Recep, ALLAH Teâlâ'nın ayı, Şaban, benim ayım; Ramazan da ümmetimin ayıdır, buyurdu. Bunun üzerine:
- Ya Resûlellah! ALLAH Teâlâ'nın ayı, sözünüzün manası nedir, diye soruldu. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Çünkü o Receb ayı, mağfirete mahsustur. Bu ayda kan dökülmesi, adam öldürülmesi men edilir. Bu ayda ALLAH Teâlâ bir kısım Peygamberlerinin tevbesini kabul buyurmuştur. Yine ALLAH Teâlâ bu ayda veli kullarını düşmanlarından kurtarmıştır. Bir kimse Receb ayını oruçlu olarak geçirirse ALLAH Teâlâ o kimseye şu üç şeyi gerekli kılar: Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar, kalan ömründe günah işlemekten korur, kıyamet günü susuzluğundan emin kılar. Bu esnada yaşlı zayıf bir zat, ayağa kalkarak:
- Ya Resûlellah! Ben Receb'in hepsini oruç tutmaktan acizim, ne yapayım? Bu ikramlardan bana nasib yok mu? dedi. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Sen de Receb'in ilk, orta ve son gününü oruç tut ki; bütün ayı oruç tutmuş kimsenin sevabına nail olursun. Çünkü, bir hasene on katı ile muamele görür. Fakat, siz Receb ayının ilk cuma gecesinden gafil olmayasınız. O, öyle bir gecedir ki; melekler o geceyi, Regaib gecesi diye isimlendirirler... Şöyle ki: O gecenin üçte biri geçtiği zaman; göklerde ve yerlerde hiçbir melek kalmaz ki hemen hepsi Kâbe ve civarında toplanırlar. ALLAH Teâlâ onların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur:
"Ey meleklerim! Ne dileğiniz var ise, benden isteyin!.." Şöyle derler:
- Ey Rabbimiz! Senden dileğimiz odur ki; Receb ayında oruç tutanları bağışlayasın... Onların bu dileği üzerine, ALLAH Teâlâ şöyle buyurur:
- Bu dileğinizi yerine getirdim."
Ebû Ümame (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri çevrilmez, muhakkak kabul olunur. Bunlar: Receb ayının ilk gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi, yani Berat gecesi, cuma gecesi, Ramazan bayramı gecesi ve Kurban bayramı geceleridir."
Ümmet tarafından bu gecelerin daha fazla ibadetle geçirilmesi iyi karşılanmıştır
Duaların makbul olacağı geceler arasında Receb ayının ilk gecesiyle Cuma gecesi bulunması bu gecelerin ihyasına bir işaret sayılmış ve ümmet tarafından bu gecelerin daha fazla ibadetle geçirilmesi iyi karşılanmıştır.
Ömer b. Abdülaziz (R.A.) şöyle demiştir: Sene içinde, dört geceye dikkat edeceksin. Çünkü ALLAH Teâlâ, o gecelerde bol bol rahmet indirir. O geceler:
a- Receb ayının ilk gecesi.
b- Şaban ayının orta, yani Berat gecesi.
c- Ramazan ayının yirmi yedinci, yani Kadir gecesi.
d- Ramazan bayramı gecesi..
Halid b. Ma'dan (R.A.) şöyle demiştir: Sene içinde beş gece vardır. Bir kimse, iman ederek ve sevabını ALLAH Teâlâ'dan bekleyerek, o geceleri ibadetle geçirmeye devam eder ise, ALLAH Teâlâ, onu cennetine girdirir. O geceler:
1- Receb ayının ilk gecesi. O gece namaz kılmalı, ibadet etmeli, gündüzünde oruç tutmalı.
2- Ramazan bayramı gecesi.
3- Kurban bayramı gecesi. Bayram gecelerinde namaz kılmalı, ibadet etmeli gündüzlerini de oruçsuz geçirmelidir. Çünkü bayram günlerinde oruç tutmak caiz değildir, haramdır.
4- Şaban ayının ortası, yani Berat gecesi. O geceyi namazla, ibadetle geçirmeli; gündüzünde de oruç tutmalıdır.
5- Aşura, yani Muharrem ayının onuncu gecesi. Bu gece namaz kılmalı, ibadet etmeli, gündüz oruçlu bulunmalıdır.
Binaenaleyh biz de, bu gecede yapacağımız dua ve ibadetlerimizin muhakkak kabul olunacağına ve ALLAH Teâlâ'nın biz kullarına olan lutfu, ikram ve izzetinin bol olacağına inanarak bu geceyi ihya etmeye gayret gösterelim. Böyle mübarek fırsatlardan faydalanıp afv olunmamıza vesile olacak hayırlı işlerle meşgul olalım. Günah sayılan hareketlerden sakınalım. Bu fırsat bir daha insanın eline ya geçer, ya geçmez.
Bu gecenin bizlere sunduğu rahmet iklimini fırsat bilerek, Rabbimizle, yakınlarımızla ve çevremizle bağlarımızı gözden geçirmeli, bu vesileyle olgun dindarlığın iman-ibadet-ahlak bütünlüğünü sağlamaktan geçtiğini bir kez daha hatırlamalıyız. Doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşmanın, hak ve hukuka riayetin, kutsala saygının insani erdemler adına ulaşılabilecek en üstün değerler olduğunu hissederek bu erdemleri hayat çizgimiz kılmalıyız. Bir ibadet bilinci içinde ülkemizin hem maddi hem manevi imarı için bütün gücümüzle çalışmalı, kalp kırmaktan kaçınmalı, elimizi ve gönlümüzü uzanabileceğimiz herkese açmalı, ihtiraslarımızı dizginleyip küçük menfaat çekişmelerinden uzak durmalı, kardeşlik hislerimizi güçlendirmeye, birlik ve beraberliğimizi korumaya çaba harcamalı, kısaca insani ve ahlaki meziyetlerin kendi dünyamızda ve toplum hayatımızda güçlenmesine gayret göstermeliyiz.
Muhterem okuyucu!
Bu kutsal geceyi sakın gafletle geçirmeyelim. Bilhâssa böyle gecelerde rahmet ve mağfiret pınarları gürül gürül akarken gönül kaplarımızı doldurmazsak, boş bırakırsak yazık olur. İçimizdeki harâret, rûhumuzdaki susuzluk devâm edip gider. Bunalan ruhlar için bu gece gerçekten bulunmaz bir fırsattır. Bu gece, kulluk şuuru içinde ALLAH Teâlâ'nın ilahlık hakikatine en köklü anlamda bir sığınma anlamı taşıyan ve ibadetin özü olan dualarla en güzel bir şekilde değerlendirilmeli, günahlardan arınmak için ALLAH Teâlâ'ya yalvarıp yakarılmalı, tevbe ve istiğfarda bulunulmalıdır.
Muhterem Okuyucu!
Zamanın bütünü kıymetli ve insanlar tarafından değerlendirilmek için verilmiş en büyük nimettir. Ancak öyle an ve zamanlar var ki Cenab-ı Hakk'ın o ana verdiği kudsî bir özelliğinden dolayı o an bir anda binlerce yıllık anları ihata edebilecek bir berekete kavuşur. İşte bu büyüklerimiz bizlere bu anları hakkıyla değerlendirip, duaları bu mübarek ve özel anlarda yapmamızı hal ve hareketleriyle gösteriyorlar. Bu gece Rahmet meleklerinin Rahmete susamış mü'minleri hayır hasenat işlemeye, ibadet ve itaatte bulunmaya teşvik ettikleri mübarek bir gecedir. Bu gecede Rahmetin; huşu ile edilen dualara, umutla açılan ellere, nura hasret gönüllere sağnak sağnak yağacağı bir gecedir.
Biz de bu geceyi ihyâ etmeye gayret edelim.
Gecenin ihyâ edilmesi için tecrübelerime dayanarak bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum:
1- Gece uykusuz geçirileceği için, çok ibadet edileceği için, gündüz bir miktar uyunursa geceye takviye olur. O'nun için Regaib gecesi olmadan önceki gündüzde, şöyle kendimizi ibadete daha iyi hazırlamak için uyumanızı tavsiye ederim; bu bir...
2- Regaib gecesinde, "Radyo, televizyon seyredeceğim, evde takip edeceğim." filân diye düşünmeyin, mutlaka bir camide olun! Çünkü camide olmak ile evde olmak arasında çok büyük farklar var... Camide kılınan namaz, evde kılınan namazdan yirmiyedi kat daha sevaplı, eğer mescid ise... Cuma namazı kılınan büyük cami ise, elli kat sevaplı... Bir de camiye giderken, gelirken attığın her adımdan insanın bir günahı affoluyor, bir hasene kazanıyor, bir derece de terfi ediyor, rütbesi yükseliyor.
Onun için Regaib gecesinde dikkat etmeniz gereken şeylerden birisi yatsı namazında mutlaka camide olacaksınız. Sabah namazında da mutlaka camide olacaksınız. Çünkü Hz. Osman (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Kim yatsı namazını cemaatle kılarsa sanki gecenin yarısını ihya etmiş gibidir. Kim de sabahı da cemaatle kılmışsa gecenin tamamını ihya etmiş gibidir." Bu mükâfatı kaçırmamak lâzım!
Yâni şöyle olabiliyor bazen: Regaib gecesini ihyâ edeceğim diye uykusuz kaldığı için sahur olur olmaz yemeğini yiyor. Ondan sonra da evinde namazı kılıp yatıyor. Bu yanlış... Sabah namazını camide kılmaya dikkat edin, Regaib gecesinde ve her zaman... Ama Regaib gecesinde özellikle bunu kaçırmamaya dikkat edin! Yatsı namazı ve sabah namazı camide olacak. Ondan sonraki zamanınızın bir kısmı camide olabilir, bir kısmı evinizde, kendi özel mekânınızda ibadet etmek tarzında olabilir.
Binaenaleyh yapacağımız ibadet ve duaların muhakkak kabul olunacağına ve ALLAH Teâlâ'nın biz kullarına olan ikram ve izzetinin bol olacağına inanarak, bu şuur ve idrak içerisinde Regaib Gecesi ve gündüzünü şöylece ihya etmeye çalışmalıyız:
1- Geceyi oruçlu olarak karşılayalım. Yani Receb ayının ilk perşembe günü oruç tutulmalıdır. Bu konuda birçok hadis-i şerifler vardır. Ebû Zer (R.A) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Receb ayının ilk günü kim oruç tutarsa; bu orucu, bir aylık orucun sevabına denk olur..."
Abdulaziz'in, babasından yaptığı rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Receb, büyük bir aydır. O ayda yapılan ibadet, taat ve iyiliklerin mükafatını ALLAH Teâlâ kat kat yapar. Receb ayından kim bir gün oruç tutarsa, bir sene oruç tutmuş gibi sevab alır. Yedi gün oruç tutarsa, cehennemin yedi kapısı ona kapatılır. Sekiz gün oruç tutarsa, cennetin sekiz kapısı ona açılır. On gün oruç tutana ALLAH'tan her istediğini, ALLAH ona verir. On beş gün oruç tutana, semadan bir münadî, "geçmiş günahların bağışlandı, amelini yenile yani güzel amele devam et" diye seslenir. Receb ayında, kim oruç tutmayı artırırsa, ALLAH Teâlâ da sevab ve mükafatlarını artırır..."
2- Salat ü selâm okumak. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlellah" demeliyiz.
3- Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tevbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından bir tesbih "Estağfirullah" demeliyiz. Diğer kutlu zamanlar gibi Regaib gecesi de, özümüze dönerek gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulama, unutarak ve bilmeyerek işlediğimiz hatalara tevbe edip bağışlanma dileme, kendimizi ve irademizi yenileme zamanıdır. Regaib Kandili, ilâhi rıza ve desteği kazanacak işler yapmamız, iç dünyamıza dönüp kendimizi sorgulamamız, kulluk bilincine ulaşarak dua ve niyazda bulunmamız için güzel bir fırsattır. Bu gece ihsan edilip alınacak mağfiretin gönül ve ruh temizliğinden geçtiğini unutmayalım. Mükâfatların sınırsız olarak verildiği bu gece, kalplerimizin, duygu ve davranışlarımızın her türlü kötülükten arınması, dinimiz hakkında sağlıklı ve doğru bilgimizin artması, aramızdaki sevgi ve bağışlamanın hepimizi kucaklaması için yeni adımlar atma imkanıdır.
Tevbe, günahla kirlenen ruhumuzu yıkamanın ve yeniden dirilişin ifadesidir, tevbe ruhu arındırmanın en güzel yollarından biridir. Unutmayalım ki Cenab-ı Hakk'ın bu gece ve gündüzündeki bu büyük rahmeti, mağfireti ve bağışlaması hiç şüphe yok ki ona talip ve lâyık olanlar içindir. Öyle değil mi ya? Kusurlarını, günahlarını idrak etmeyen veya edip de bunlarda hâlâ ısrar edenler, afv ü mağfiret ihtiyacı içinde oldukları halde, tevbe ve istiğfarda bulunmayanlar, mağfiret-i ilahiyyeye nereden ve nasıl nail olacaklardır? Yapılacak tevbe samimi-gerçek olmalı, bir daha o günaha dönülmemelidir. Tevbe dil işi değil, kalp işidir. Tevbe, vücudun bütün azalarının Cenab-ı Hakk'ın emrine dönmesi demektir. Sözü papağan da söyler, amma idrak etmeden söyler. Nitekim:
Eylesen tûtîyi ta'limi eder kelimât
Sözü insan olur amma, özü insan olmaz!
Denilmiştir. Tûti, papağan demektir. Papağana konuşmayı öğretsen, sözü insan gibi olur, amma özü insan olmaz, kuştur yine. Papağandır, tabiatı neyse odur. Hâl değişmeli ki, tevbe makbul olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.