Yunan siyasetçi televizyondaki tartışma sırasında karşısında oturan kadının yüzüne bardaktaki suyu fırlattı, yanındaki kadını da tokatlamaya başladı.

Öyle öfke doluydu ki ayırmakta zorlandılar.

Partisinin adını hep karıştırıyorum, Altın Başak mıydı, Altın Kuşak mı?

Ancak kayıtlara bakınca Altın Şafak olduğunu hatırlayabiliyorum.

Hâlbuki bizim gazetenin ismine benzediğini akılda tutmak yeterli.

Aşırı sağcı parti olduğunu ve sıkça saçmaladıklarını bildiğim için, bilinçaltında bir oyun belki de o ismi unutmak.

*

O ekran rezaletinden birkaç gün sonra, partinin Genel Başkanı Nikos Mihaloliakos, İstanbul'u almaktan bahsetti.

Bakınız adamın ismini not ettiğimden yanlışsız yazabildim.

Bu arkadaş, kendisine 'Führer' denilmesinden hiç rahatsız olmadığını belirtiyor.

Ayrıca yıllar önce Hitler'i öven bir yazı yazmış.

Epeyce eleştiri almasına rağmen, pişman olmadığını söyleyen aşırı sağcı lider, o zamanki görüşlerini savunmaya devam ediyor.

"Kalbimiz kraliçe şehirde. İstanbul'u bir gün mutlaka geri alacağız. Yahudiler asırlar sonra atalarının topraklarında devlet kurmayı başardılar. Silahları alarak Türkler ile savaşmamız gerekiyor demiyorum fakat asırlarca Helenizm'in Küçük Asya, Pontus ve Doğu Trakya'da var olduğunu unutmamalıyız."

*

Yunanistan bir ay içinde ikinci defa seçime gidiyor. Bu hafta sonu tekrar sandık başına gidecekler.

Oradaki havayı yakından görmek için iki günlüğüne Batı Trakya'ya gittik.

Birkaç sebep bir aradaydı.

Hem ekonomik kriz halkı nasıl etkilemiş onu göreceğiz, hem akrabaları ziyaret edeceğiz, hem aşırı sağcı liderin sözleri ne şekilde karşılanmış anlamaya çalışacağız...

Bütün bunlardan başka Kemal Bey'in sözleri var.

Ekonomik açıdan Yunanistan'ın daha iyi olduğunu söylemişti, hatırlarsınız.

*

Gümülcine ve İskeçe'de dolaştık. Hatırı sayılır bir sıcak vardı. Halk ekonomik krizden etkilendiğini söylüyor ama daha çok çalışmak gerektiğine dair bir düşünce belirtisi yok.

Yine bütün işyerleri öğle vakti kapanıyor.

"Kalimera, Primera..." geziyoruz; caddeler, sokaklar, meydanlar ıssız.

Güneş battıktan sonra hareket başlıyor.

Gece hayatından taviz arayan, hayal kırıklığına iltica eder.

*

Memur kesimi maaşların azaltılmasından şikâyet ederken, tarımla uğraşan köylüler krizden pek etkilenmemiş.

Onlar yine gece gündüz çalışmak zorunda.

Sabah gün doğarken tütün ekmeye gidiyorlar.

Tekrarlanan seçimden ümitli olanı da pek göremedik.

*

Atina'ya uzanmadık ve İstanbul'u almaktan bahseden Führer'le karşılaşmadık.

Yeniden aday olan Türk milletvekilleri ve seçmenlerle görüştük.

Kısaca söylemek gerekirse, kimse beklentilerini yüksek tutmuyor.

Führer Mikos, İstanbul'u alırken, yanına Bursa ve İzmir'i de ister mi diye merak ettim doğrusu.

Şayet İstanbul'u alacaksa, Edirne ve Tekirdağ'ı da mecburen alması gerekir.

Arada Kırklareli tek kalacak değil ya!

Gitti bütün Trakya!

*

Yalnız, yanında bir Ak Şemsettin yoksa, gemileri karadan yürütmeyecekse ve dahi silah da kullanmayacaksa, nasıl alacak?

"Unutmayalım" diyor; iyi, tamam, hiç birimiz unutmayalım.

Velhasıl ben bu seçimde Türk adaylardan çok, Führer Mikos'un ne kadar oy alacağını görmek istiyorum.