Kapitalizme karşı olmayan, emperyalizme karşı olamaz!
-Lütfü Bey; Dünün İslamcıları bugün kapitalist oldu deniliyor ve hiçbir konuda birleşemeyen Kemalistler ile İslamcıların, kapitalizme yandaşlık konusunda birleştikleri öne sürülüyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?
- Muhafazakarların bir kısmı zaten kapitalizme karşı değildi; ancak İslamcılar AKP iktidarıyla birlikte kapitalist sistemle bütünleşti. Ve dün Adil Düzen, Milli Görüş diyenlerin bazıları, bugün kapitalizm denilen adi düzeni, kirli görüşü benimsedi! Sonuçta Adil Düzen, Milli Görüş geleneğinden gelenlerin bir kısmı ile Kemalistler, kapitalizm yandaşlığında birleşti. Kemalistler zaten karma ekonomiden yola çıkarak kapitalizme varmayı hedeflemişti. Devlet eliyle kapitalist sınıf, zengin sınıf oluşturmayı hedeflemişti. Nitekim Mustafa Kemal 1923te Balıkesirde yaptığı konuşmada, Kaç milyonerimiz var? Hiç. Biz memleketimizde birçok milyonerlerin, hatta milyarderlerin olmasına çalışacağız demişti. Hani Demokrat Parti Hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes, Her mahallede bir milyoner yaratacağız demişti ya; bu konuda ilhamını Mustafa Kemalden almış belli ki. Bunu belirttikten sonra, bence asıl şu konu üzerinde düşünülmeli. Acaba kapitalizme karşı olmayan İslamcılar ile Kemalistlerin, emperyalizme karşı olması mümkün olabilir mi? Hele de günümüzde başını ABD emperyalizminin çektiği kapitalist sistemin ülkeleri sömürmesine, gerekirse bu uğurda ülkeleri işgal etmesine bakılırsa, kapitalizme karşı olmadan emperyalizme karşı olunabilir mi? Kestirmeden söyleyelim; kapitalizme karşı olmadan emperyalizme karşı olunamaz! Özellikle de günümüzde kapitalizme karşı olmadan, emperyalist sömürüye engel olunamaz! Bu bakımdan günümüzde kapitalizme karşı olmayıp da emperyalizme karşı olduklarını söyleyenler büyük bir aldatmaca içindedir. Ancak kapitalizme karşı durmayıp emperyalizme karşı olduklarını söyleyen İslamcılar da Kemalistler de bilsinler ki, kapitalizme teslim olmak demek emperyalizme de teslim olmak demektir! Bakın biz geçmişte ülkemizi işgal eden emperyalistlere karşı bir Kurtuluş Savaşı vermiştik. Ama bu savaşın kazanılmasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyetini yönetenler, kapitalizmle bütünleşme yolunu seçtikleri için, yine emperyalistlerin kucağına düşüverdik. NATOsuyla, askeri üsleriyle emperyalistlerin ülkemize yerleşmesine izin verdik. Sonuçta da emperyalistlerin sömürgesi haline geldik.
CEZAEVİNE GİREN,
İNSANLIKTAN ÇIKMASIN!
-Urfa Cezaevinde kalan 13 kişinin yanarak ölmesi üzerine Türkiyedeki cezaevlerinin durumu gündem konusu oldu. Daha önce askeri ve sivil cezaevinde kalmış biri olarak neler söylemek istersiniz bu konuda?
- Daha düne kadar medyamıza bakanlar, Ergenekon davası tutuklularının kaldığı Silivri Cezaevinden başka ülkemizde cezaevi yok sanırdı. Ergenekon davasının sanıklarından başka tutukluluk süreleri uzun olanlar yok sanırdı. Ne yazık ki medyamız, Silivri Cezaevinin dışındaki cezaevlerinde olup bitenlere kör ve sağırdı. İşte Urfa Cezaevinde yanan insanların çığlıkları adeta medyaya, Silivri Cezaevinin dışındakilere kör, biraz da diğer cezaevlerinin durumunu gör der gibiydi! Urfa Cezaevinde yanan insanlar, diğer cezaevlerinin durumunu aydınlatan birer meşale gibiydi! Sonuçta görüldü ki, Silivri Cezaevinde kalanlar, Urfa ve benzeri cezaevlerinde kalanlardan daha iyi koşullarda yaşıyor. Urfa ve benzeri cezaevlerine atılanlar, adeta insanlıktan da atılmış sayılıyor! Urfa türü cezaevlerinde bir yatakta üç kişi yatılıyor; tuvaletlere girmek için uzun süre sıra bekleniyor; insanlar çöldeki gibi susuzluk, yerin yedi kat altındaki gibi havasızlık çekiyor. Kısacası, neresinden baksanız Silivri Cezaevinde kalanlar, Urfa türü cezaevlerinde kalanlardan daha iyi koşullarda yaşıyor. Hele Balyoz davası tutuklusu komutanların kaldığı Hasdal Cezaevi, Urfa türü cezaevlerinin yanında sefaevi gibi kalıyor! Urfa türü cezaevlerindeki koşulların çok daha kötüsü, 12 Eylül darbe döneminin cezaevlerinde vardı. Çünkü 12 Eylül darbe döneminin cezaevlerinde çok kötü koşulların yanında bir de sistematik fiziki işkenceler vardı. O cezaevlerine girenler insanlıktan çıkartılırdı! Neyse ki verilen büyük mücadele sonucunda artık cezaevlerinde sistematik fiziki işkenceler kalmadı. Ancak ne yazık ki cezaevlerine atılanlara insanca yaşayacakları koşullar da henüz sağlanamadı. Acaba yetkililere göre, bunun sağlanması için cezaevlerinde daha kaç insan cayır cayır yanmalı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.