Uçak düştü, acziyet göründü
Türk dış politikası, Suriye halkının özgürlük mücadelesinde nerede duracağına, ne yapacağına, hangi stratejiyi takip edeceğine; bundan da önce kendi bağımsız stratejisini oluşturup oluşturmayacağına bir türlü karar veremedi. Sanki kararlıymış görüntüsü veriyor, ama hayır! Ne bölgesel dengelere etki edebiliyor, ne küresel güçlerin oyunlarına ayak uydurabiliyor, ne kendi varlığını kendi ayakları üzerinde sürdürebileceğine dair bir izlenim uyandırabiliyor, ne de ülke çıkarlarının nerede başlayıp nerede bittiğine dair bir sabitesi olduğuna dair izlenim uyandırabiliyor.
Söylemde esip gürlerken, sanki bölgesel güçmüş intibaı uyandırırken, sanki duruma hakimmiş izlenimi verirken, sanki bölgesel ipler elindeymiş gibi davranırken, sanki ne yaptığını biliyor ve buna kendisi karar veriyormuş gibi bir görüntü arz ederken, sanki süreci doğru okuyor, kontrol ediyor ve yönlendiriyor havası estirirken, aslında ne yapacağını bilemez bir halde, olayların akışına göre yalpaladığını, kendi onurunu korumaktan aciz olduğunu gizleyemiyor bile.
İşte, Suriyenin uçağı düşürmesiyle bu durum daha net açığa çıktı. Anlayacağınız, uçak düştü, acziyet göründü.
Başlangıçta Devletin tepesindekiler, uçağın Suriye tarafından düşürüldüğü gerçeğini telaffuz etmek istemediler. Ancak, Suriyenin biz düşürdük açıklaması ile iş açığa çıktı. Türk jeti sınırımızdan 1 km içeri girdi diyen Suriye Savunma Bakanlığı, hedefi düşürdükten sonra Türk uçağı olduğunu tespit ettik dedi. Bunun üzerine Başbakanlıkta yapılan güvenlik zirvesinden sonra, uçağı Suriyenin düşürdüğü açıklandı. Ama her nedense aynı güvenlik zirvesinden, buna karşı nasıl bir karşılık verileceğine, nasıl bir yaptırım uygulanacağına dair açıklama çıkmadı.
Şimdi ortalama vatandaş gözüyle olaya baktığımızda, bundan hangi anlamı çıkarmamız iktiza ediyor? Vatandaş, yetkililer öyle tanımladığı için öyle inanıldığı üzere küçücük bir Suriyenin koskoca Türkiyeye karşı böylesine bir eylem koyabilmesi karşısında, en büyük övünç kaynağı haline gelen güçlü Türkiye imajının yerle yeksan oluşu üzerine hangi duygulara garkolacak acaba?
Görüyor musunuz, Türkiyenin uçağı karasularını sadece 1 kilometre aştı diye o küçük gördüğünüz Suriye, pat diye uçağı düşürüveriyor. Bunu yaparken düşündüğü tek şey var, ülkesinin egemenlik haklarını korumak. Öyle savaş-mavaş çıkar diye bir endişesi de yok, onursuz bir barışa razı değil. Peki, muhaliflere karşı hava operasyonları yapan Suriyenin uçak ve helikopterleri manevra yaparken Türkiye sınırını defalarca aştığında, Türkiye niye bir tanesini bile düşürmedi? Suriyenin, PKK kamplarını sınıra konuşlandırdığı malumken, Türkiye niye bunlara karşı bir önlem almadı ya da müdahalede bulunmadı? Bu, korku değil de nedir? Bu, acziyet değil de nedir? Bu, bazı ağababalar tarafından icazet almadan hareket edemez durumda olduğunu belgelemek değil de nedir?
Sahi, Kilis Suriyeye kaç kilometre uzak? Herhalde 1 kilometreden daha fazla, değil mi? Suriye, 1 kilometrelik bir sınır aşımında affetmiyor ve uçağı düşürüyor da, hatırlayın, Suriyeden açılan ateş sonucu Kiliste vatandaşlarımız öldüğünde Türkiye niye cevap verme gereğini duymadı acaba? Yok, haksızlık etmeyelim, cevap verildi; ama her zaman olduğu gibi, bir daha olmasın ha! kabilinden azarlamanın ötesinde bir cevap değildi verilen.
Uçak düştü ya, hemen acziyete makul kılıflar üretilmeye de başlandı. Neymiş, uluslararası operasyonel haber ajanslarının Türk Uçağını Suriyenin vurduğunu ısrarla yazmaları, Türkiyeyi savaşa sokmak ve olayı Türkiye-Suriye savaşına çevirmek anlamına geliyormuş. Bu oyunlara gelinmemeliymiş. Ee, Suriyenin böyle bir derdi var mı peki? Yok. O küçümsediğiniz Suriye, devlet olarak onurunu asla ayaklar altına aldırmıyor. Çünkü kendi iplerini kendi elinde tutuyor. Sahi, bizim ipler kimin elinde?
Şimdi sormak lazım. İtidal adına, savaş çıkmasın adına daha nelere katlanılacak? Suriye ordusu, sınırlarınız içinde ülkemize karşı faaliyet yürüten teröristler var diye Hataydaki göçmen kamplarına operasyon yapsa, bu mantıkla buna da mı itidalle yaklaşılacak? Ya da, haritalarında Hatayı kendi sınırları içinde gösteren Suriye, ordusunu Hataya soksa, aman, savaş çıkmasın diye karşı konulmayacak mı? Suriye, Türkiyenin devlet onuruna karşı her türlü eylemi yaparken, daha hâlâ savaş çıkmasın diye müdahale etmeyenler, acaba neden, Suriyenin aynı endişeyi taşımadığını düşünmüyorlar? Peki, şu savaşın ne zaman çıkması gerekiyor?
Acaba maksat savaş çıkmasın mı, yoksa gerçek, acziyet mi, icazetsizlik mi, ne yapacağını bilememek mi, kendi rotasını takip edemez halde oluş mu?
İtidal bahanesine sığınmaktan vazgeçin artık!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.