Suriye rejimini ayakta tutan ortak korku
Baas rejiminin Türkiyenin keşif uçağını düşürmesinden sonra yaşanan krizde içimizdeki malum çevreler meşreplerine göre tavır belirlediler. Daha olayın meydana geldiği ilk gün bunların neyi nasıl söyleyeceği belliydi aslında. Sonraki günlerde de bunların hep Türkiyeyi suçlayan analiz giydirilmiş meşrep şablonlarına tanıklık ettik.
Şu soruyla başlayalım; Suriyede Esed rejimi devrilirse yerine kim gelecek?
Bu soru, Suriyedeki bugünkü kilitlenmenin de nedenini açıklar mahiyettedir. Çünkü devletler çıkan krizlere genel anlamda çıkar eksenli yaklaşmaktadırlar. Çıkar ne kadar büyükse kapışma da o kadar büyük olur. Baas rejimi devrildiğinde oluşacak sistemin içeriği küresel ve bölgesel güçlerin de duruşunu belirlemektedir. Bu meyanda sorduğumuz soru önemlidir.
Suriyede özgür seçimler yapılsa, sonucun Ortadoğunun diğer ülkelerinde yapılan seçim sonuçlarından farklı olmayacağı açıktır. Tunus ve Mısır örneğine bakabiliriz meselâ. Tam da burada karşımıza İhvanı Muslimin gerçeği çıkıyor.
Farkında mısınız, Arap Baharının kısmî sonuca ulaştığı yerlerde bir İhvanı Muslimin hattı oluşuyor. Tunusta Nahda, Mısırda Hürriyet ve Adalet Partisinin seçimleri kazanmasında olduğu gibi İhvan hareketiyle ilişkili yapılar iktidara taşınıyor. Suriyede de İhvanın sosyo-politik derinliği bir sır değil.
Ortadoğuda dipten gelen bu İhvan dalgası Batılıları, İsraili, Rusyayı, Çini ve hatta İranı ürkütüyor. Bu ortak korkunun da Suriyede yaşanan krizi kanlı ve uzun ömürlü kıldığını söyleyebiliriz.
İranı ürkütüyor çünkü nüfuzunu bölgeye yayan Şiî hilalini sınırlayan doğal Sünni bir hat yükseliyor.
Batıyı ve İsraili ürkütüyor çünkü antiemperyalist çizgideki İhvan hareketi bölgenin maslahatlarını önceleyecek bir karektere sahip. Küresel güçlerin Haması itibarsızlaştırmak ve marjinalleştirmek üzere hareket üzerinde uyguladığı bütün baskılara direnmiş olması, ümmetin birliğine inanması ilk akla gelen sebepler.
Rusyayı da ürkütüyor çünkü Rusya Arap Baharıyla Libya ve Mısırı kaybetti. Müslüman halklara karşı diktatörlerden yana haksız tutumu nedeniyle Müslüman halkları kaybettiği gibi Suriyeyi de kaybedecektir. Bunun yanı sıra Rusya, kendi içindeki Müslüman halkların güçlenen İslâmî siyasi bilinçten etkilenmesinden, Akdenizin kendisine kapanmasından ve bunun tekrar süper güç olma niyetini suya düşürmesinden de çekiniyor.
Bölgesel bir aktör olan, küresel meselelerde irade sergileyebilen, Avrupanın dev ekonomileri çökerken ekonomisi istikrarlı olarak büyüyen Türkiyenin İhvan hattıyla buluşma ve bölge meselelerinde ortak tavır belirleme ihtimali yukarıda saydığımız bu güç merkezlerinin asla istemediği bir şey.
İhvan çizgisinin Türkiye ile buluşması korkuları daha da büyütüyor, zira bunun Türkiyeyi İslâmî reflekslerle harekete teşvik edeceğinden, oluşacak bu birliğin iradesinin kolayca bükülemeyeceğinden eminler.
Suriyede İhvanın Baas rejimin yerini alma ihtimali rejimi ayakta tutan küresel ve bölgesel güç merkezlerini farklı şekillerde de olsa bir ittifaka itiyor. Bu birlikte İranın da yer alması anlaşılması zor olan kısım.
İlkesel olan, İranın, ulus devlet çıkar dürtüleriyle Baas rejimine destek vermek yerine, yükselen İhvan hattıyla diyalog kurmasıdır. Bunun bölgemizin maslahatına en uygun çözüm olduğu açıktır. Ama korkarım İran ilkesel hareket etmeyecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.