Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Yarın Berat: Haydi Arınmaya!

Yarın Berat: Haydi Arınmaya!

Şaban’ın 15. gecesi (yarın gece), Berât Gecesi/Kandili’dir. Rasûlüllah’ın (s.), Şaban ayında ibadetlerini daha bir artırdığı, Berat gecesine ve gündüzüne de özel bir önem verdiği biliniyor.


Berat kelimesi: Arapça “berâet” kelimesinden dilimize geçmiş ve yeni anlamlar kazanmıştır. Kök anlamı “kurtulmak, iyileşmek” olan “Berâet”; borçtan, suçtan, cezadan, hastalıktan kurtulmak, iyileşmek, uzaklaşmak, arınmak/temizlenmek anlamlarına gelir. Ayrıca, “yazı, belge” anlamı da vardır.
Dinî anlamıyla: berâet, “günahlardan/kötülüklerden arınmak/temize çıkmak, ilâhî af ve rahmete nail olmak/erişmek”tir. Berat Gecesi’ne leyletü nısfi Şa’bân: Şaban’ın yarısı gecesi, leyle-i mübarek: mübarek gece, leyle-i rahmet: rahmet gecesi, sakk/belge veya berat/ferman gecesi de denmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de “berâet” kelimesinin taşıdığı manalar; bu günü/geceyi daha bir anlamlı kılar.
Tevbe sûresinin bir adı da “Berâe”dir; bu da şirke ve küfre karşı bir ültimatom, bir kesin uyarı ve son ihtar demektir. Allah ve Rasûlünün inkârcı müşriklerden berî olduğunu ilan eden bu sûrenin ilk ayeti: “Allah ve Rasûlünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu!” diye başlar. İkinci âyette ise bu tavır netleşir: “Bilin ki siz, Allâh’ı âciz bırakamazsınız ve Allâh kâfirleri rezil-perişan edecektir!” Tarihi gerçek şu ki; Hz. Ali (r.a) Mina’da bir hutbe okumuş, Hz. Peygamber (s.) tarafından gönderildiğini bildirmiş, Tevbe Sûresi’nin ilk âyetlerini yüksek sesle okumuş ve müşriklere şu ültimatomu vermişti: “1-Müslümanlardan başka hiç kimse Cennete giremez. 2- Bu yıldan sonra hiç bir müşrik Kâbe’ye yaklaştırılmayacak. 3- Hiç kimse Kâbe’yi çıplak tavaf etmeyecek. 4- Kimin Hz. Peygamber’le anlaşması varsa, müddeti bitinceye kadar ona uyulacak.” Yani bu sure, şirke ve müşriklere karşı kesin ve net bir tavır alıştır.
Kamer/43. âyette ise; “Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir berâet (af/kurtuluş belgesi) mi var?” buyrularak, inkârcıların ‘bu dünyada ne yaparsak yapalım, Allah katında bize bir ceza/sorumluluk yok’ şeklindeki kendilerini aklayan sapık anlayışları kesin reddedilir.
Her iki âyette de, şirke ve küfre, müşriklere ve kâfirlere karşı tavizsiz, net, kesin bir duruş vardır.
Demek ki, müminler bu geceden başlayarak; küfre, şirke, haramlara, günahlara karşı tavizsiz ve kararlı bir mücadeleye girmeli ve bunlardan tamamen arınıp berî olmalıdırlar. Zira bunlardan berî olmadan kurtulmak mümkün değildir! Bu gün ve gecede yapılacak dualarda, tevbe ve istiğfarlarda ihlâsla bu hedefe ulaşmak amaçlanmalıdır. Bu gece yeni bir başlangıç ve arınma için iyi bir fırsattır.
Rasûlüllah (s.) bu gün ve gece hakkında şöyle buyurur: “Şaban ayının yarısı gelince; gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçirin. Allah, güneş batınca dünya semasına tecelli eder ve şöyle der: ‘Benden af dileyen yok mu, affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim.’ Bu, böylece ‘var mı, var mı...’ diye şafak sökünceye kadar sürer.” (İbn Mâce, 1388.)
“Şâban’ın 15. gecesini ibadetle geçiren kişinin kalbi, kalplerin öldüğü günde ölmez.” (İbn Mâce, 1782.)
Bir hadiste de: “Yüce Allah, Şaban’ın 15. gecesinde, Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı cehennemden kurtarır. Ancak, kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabalarıyla bağını koparanların, kibirlilerin, ana-babasına isyankâr olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz.” buyurur. (Tirmizî, savm 39; İbn Mâce, ikâmet 191.) (Ahmed b. Hanbel’de “...kâhin, büyücü, zina düşkünü olanlar...” ilavesi vardır.)
Hadislerde; şirke, İslam düşmanlığına ve büyük günahlara karşı kesin tavır almak vurgulanırken her türlü hata, isyan ve kusurdan pişmanlık duyup bağışlanma dilemek ve arınmak gerektiği tavsiye edilir.
Elbette, Allah’ın affına nail olabilmek için sadece bir gece değil, sürekli tevbe ve istiğfar gereklidir.
Ayrıca; İkrime ve bir grup âlime göre, Kur’ân Levh-i Mahfuz’dan topluca dünya semasına bu gece indirilmiştir (Duhân/3). O halde, bu gece Kur’ân’ın “hayat verici” mesajları kalbimize tekrar inmelidir.
Yine, Kıble’nin Mescid-i Aksâ’dan Mescid-i Haram’a çevrilmesinin; hicretin 2. yılında, Şaban ayının 15.inde vuku bulması hatırlanarak; bu gece bir kıble tashihi ve bir istikamet tekidi yapılmalıdır.
Gelin, bu gün ve geceyi, oruçla, namazla, tevbe ve istiğfarla geçirip Rasûlüllah (s.) gibi dua edelim:
“Allahım! Gazabından rızana, cezandan affına sığınıyorum. Allahım! Senden, yine sana iltica ediyorum. Sana yaptığım övgüyü, senin kendine yaptığın övgü ölçüsünde yapmaktan âciz olduğumu itiraf ederim. Senin komşuluğun ve yakınlığın, azizliktir. Senin senâ ve övülmen yücedir. Senin ordun mağlup edilemez. Sen, vaat ettiğin şeyde, vaadinden dönmezsin. Senden başka ilah, senden başka mabud yoktur.” (Müslim, salât 222.)
Çok af dileyelim: “Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin; beni de affet.” (Tirmizî, daavât 84)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi