Beratımızı alanlardan olalım
4 Temmuz 2012 Çarşamba gününü; Perşembe gününe bağlayan gece: Nice dini, ahlaki güzelliklerin yaşandığı rahmet ve mağfiret mevsimi mübarek Ramazan ayına adım adım yaklaştığımızı müjdeleyen Şaban ayının 15. gecesi olup BERAT kandilidir. Yüce Rabbimizin lütuf ve keremi ile pek şerefli ve mübarek olan bu geceyi idrak edeceğiz. Kudsiyetiyle gönüllerimize feyiz ve bereket bahşeden, ALLAH Teâlâ'nın sınırsız af, merhamet, yardım ve bereketine vesile olan Berat kandilini tekrar idrak etmenin heyecan, sevinç ve mutluluğunu yaşamaktayız. Yüce Rabbimize sonsuz şükürler ve hamd ü senalar olsun. Berat Kandili Müslümanların, sınırsız af ve merhamet sahibi olan ALLAH Teâlâ'ya sığınarak günahlardan arındıkları, ilahi lütuf ve bereketlere eriştikleri müstesna zaman dilimlerinden birisidir.
Aslı "Beraet" olan ve Türkçe'ye "Berat" olarak giren bu kelimenin sözlük anlamı: "Borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan kurtulmak". Dînî literatürde ise: "Günahlardan arınmak, temize çıkmak, ilahî af ve rahmete nail olmak" manasını ifade etmektedir. Buna göre Berat gecesi, ALLAH Teâlâ'nın affı ve bağışlaması ile Müslümanların günahlardan arınmasına ve kurtuluşlarına bir vesiledi. Berat gecesi hayırlarla dolu olayların meydana geldiği bir gecedir. Berat Gecesi'ni, bu derece yücelten husus, Berat gecesinin kudsiyeti, Kur'an-ı Kerim'in bu gecede Levh-i Mahfuzdan dünya semasına indirilmiş olması ile alakalıdır. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"Ha Mim. Helal ile haramı ve sair hükümleri apaçık bildiren bu kitaba, Kur'an-ı Kerime yemin olsun ki, gerçekten biz O'nu mübarek bir gecede indirdik. Muhakkak biz hak din İslam'dan yüz çevirenleri uyaranlarız. O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri her hikmetli iş katımızdan bir emir ile o zaman ayırt edilir, hüküm verilir. Hakikat biz, Rabbinden bir rahmet eseri olarak peygamberler gönderenleriz. Şüphe yok ki ALLAH Teâlâ her şeyi hakkıyla işitenin, her şeyi de kemaliyle bilenin ta kendisidir."
Ayet-i kerimede geçen: "Mübarek gece"den maksat, bir tefsire göre: Berat gecesidir. Bu tefsir sahiplerinin sahih kabul ettiği rivayetlere göre: Kur'an-ı Kerim'in tamamı, bu gecede Levh-i mahfuz'dan dünya semasındaki Beyt-i Ma'mur'a indirilmiş, sonra da Kadir gecesinden itibaren Cebrail (A.S.) vasıtasıyla Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize peyderpey indirilmiştir. Ayrıca Kıble'nin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan Mekke-i Mükerreme'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin; hicretin ikinci yılında, Şaban ayının 15.de vuku bulması da bu geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır. Bu önemli iki hadise münasebetiyle Berat Gecesine mahsus şu beş haslet vardır.
a- Mahlûkatın bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacakları, ihya (diriltme) veya imate (öldürme) edilecekleri, ecelleri gibi her mühim iş bu gece tefrik edilir, görevli meleklere verilir. Cenab-ı Hak şöyle buyurur:
"...O, öyle bir gecedir ki, bu geceden gelecek senenin aynı gecesine kadar rızıklar, eceller ve benzeri her hikmetli iş katımızdan bir emir ile o zaman ayırt edilir, hüküm verilir..."
Teâlâ'ya sığınacağız. Ve Rahmânür-Rahîm'den, sayısız duâlarla Cennet'i ve bekâyı isteyeceğiz.
b- Berat gecesinde yapılan ibadetin fazileti büyüktür. Bu gece hakkında Hz. Ali (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Şaban ayının yarısı yani Berat gecesi olduğu zaman kalkınız, o geceyi ibadetle geçiriniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Çünkü Cenab-ı Hak, güneşin batmasıyla birlikte rahmet ve ihsanıyla, gufran ve inayetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle buyurur: Günahlarının bağışlanmasını isteyen yok mudur? Onu bağışlayayım. Rızık isteyen yok mudur? Onu rızıklandırayım. Bir derde düşen yok mudur? Ona afiyet vereyim, o dertten kurtarayım. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu? Ve bu hitap fecir doğuncaya kadar devam eder.
Binaenaleyh, bu mübarek gecede yapılacak olan ibadet ve taatta, kılınacak olan kaza veya nafile namazlarında bir çok sevap vardır. Bakınız... Rabbimiz nida buyuruyor:
"Günahlarının bağışlanmasını isteyen yok mudur? Onu bağışlayayım."
- Biz varız, Ya Rabbi! Diyelim. Günahlarımıza tevbe istiğfar edelim.
"Rızık isteyen yok mudur? Onu rızıklandırayım."
- Biz varız, Ya Rabbi! Bize helal bol rızık nasip eyle, diyelim.
"Bir derde düşen yok mudur? Ona afiyet vereyim, o dertten kurtarayım."
- Biz varız, Ya Rabbi! Diyelim. Dertlerimizi, hastalıklarımızı, sıkıntılarımızı, müşküllerimizi söyleyelim. Rabbimizden halletmesini isteyelim.
c- ALLAH Teâlâ'nın rahmeti bu gece taşar da taşar. Hz. Aişe (R.Anha) validemiz bu geceyi bize şöyle anlatıyor: Günün birinde Hz. Peygamber (S.A.V) Efendimiz yanıma girdi. Elbisesini çıkardı, aradan pek bir zaman geçmeden tekrar giyindi. Bunun üzerine beni büyük bir kıskançlık sardı. Kumalarımdan birinin yanına gidecek sandım ve çıkıp peşini takip ettim. Medinenin kabristanı olan Bakîu'l-gargad yani Cennetül Bakî'de kendisine eriştim. Mü'minlere ve şehidlere istiğfar ve dua ediyordu. Kendi kendime:
- Anam babam sana feda olsun, Ya Resûlellah! Sen Rabbinin rızası uğrunda, ben ise dünya peşindeyim, diyerek döndüm. Soluk-soluğa odama girdim. Ardımdan da Resûlullah (S.A.V.) bana ulaştı ve:
-Ey Aişe! Bu soluk soluğa nefes neyin nesi? Diye sordu. Ben:
-Ya Resûlellah! Anam babam uğruna feda olsun! Yanıma geldiniz, elbisenizi çıkardınız. Sonra fazla durmadan tekrar giyinip gittiniz. Beni kıskançlık tuttu. Ortaklarımdan birinin yanına gideceğinizi zannettim. Nihayet sizi Bakî kabristanında dua ve istiğfar yaparken gördüm, dedim. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
-Ey Aişe! ALLAH ve Resûlu sana haksızlık edecek diye mi korkuyorsun? Fakat bana Cebrail (A.S.) geldi ve şöyle dedi:
- Bu gece Şaban'ın yarısı, Berat gecesidir. Cenab-ı Hak bu gecede Benî Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısı kadar kimseyi Cehennemden âzâd eder. Fakat bu gece ALLAH; müşriklerin, kincilerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların, ana ve babalarına isyan edenlerin, içki düşkünlerinin yüzlerine bakmaz. Sonra Resûli Ekrem (S.A.V.) Efendimiz elbisesini çıkardı. Bana:
-Ey Aişe! Bu gece ibadet etmeme müsaade eder misiniz?" buyurdu. Nezakete bakın!... Cevapta da aynı zerafet-güzellik...
- Evet sana anam babam feda olsun, Ya Resûlellah! Dedim. Sonra Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz namaza kalktı. Secdeye kapanıp uzun müddet kaldı. Vefat etti diye endişelendim. Kalktım elimle yokladım. Elimi ayağının iç kısmına koydum, kımıldadı. Ben de sevindim. Secdede şöyle dua ve niyaz ettiğini işittim:
"Euzü bi afvike min ikabik. Ve euzü birızake min sehatik. Ve euzü bike minke Celle vechük. La uhsî senaen aleyk. Ente kema esneyte alâ nefsik.
ALLAH'ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyor; senden yine sana sığınıyorum. Zatın yücedir. Sana karşı senayı sayıp bitiremem. Sen kendini nasıl sena ettinse öylecesin."
Sabah olunca, bunları Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimize söyledim. O da:
- Ey Aişe! Bunları öğrendin mi? dedi.
-Evet Ya Rasûlellah! Dedim. Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz:
-Bunları hem öğren hem de başkalarına öğret. Zira bunları bana Cebrail (A.S.) öğretti ve secdede bunları tekrar etmemi emretti, buyurdu.
d- Bu gece mağfiret gecesidir. Ebû Musa el-Eş'ari (R.A.)den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Muhakkak ALLAH Teâlâ, Şaban ayının yarısı, yani Berat Gecesi kullarına rahmetle bakar ve herkesi mağfiret eder. Yalnız müşrik olan kimse ile düşmanlık eden, kin ve husumet besleyen kimseyi mağfiret etmez."
Ebû Hureyre (R.A.) den rivayete göre, Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: Şaban ayının yarısı, yani Berat gecesinin ilk vaktinde Cebrail (A.S.) bana geldi, şöyle dedi.
- Ya Muhammed! Başını semaya kaldır... Sordum:
- Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
- Bu gece, ALLAH Teâlâ, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanlardan hemen herkesi bağışlar. Meğerki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kâhin, devamlı şarab, alkollü içki içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olalar. Bu kimseler tevbe edinceye kadar, ALLAH Teâlâ onları bağışlamaz. Gecenin dörtte biri geçtikten sonra, Cebrail (A.S.) yine geldi ve şöyle dedi:
- Ya Muhammed! Başını kaldır... Bir de baktım ki, cennet kapıları açılmış. Cennetin birinci kapısında da bir melek durmuş şöyle sesleniyor:
- Ne mutlu bu gece rükû edenlere!.. İkinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu: -Bu gece secde edenlere ne mutlu!.. Üçüncü kapıda duran melek de şöyle sesleniyordu: -Bu gece dua edenlere ne mutlu!.. Dördüncü kapıda duran melek de şöyle sesleniyordu:
-Bu gece, ALLAH'ı zikredenlere ne mutlu!.. Beşinci kapıda duran melek de şöyle sesleniyordu:
- Bu gece ALLAH korkusundan ağlayan kimselere ne mutlu!.. Altıncı kapıda duran melek de şöyle sesleniyordu:
-Bu gece Müslümanlara ne mutlu!.. Yedinci kapıda da bir melek durmuş şöyle sesleniyordu:
- Hiçbir dilekte bulunan yok mu ki, kendisine dilediği verilsin'?
Sekizinci kapıda duran melek de şöyle sesleniyordu:
- Günahının bağışlanmasını dileyen yok mu ki, günahları bağışlansın?
Bunları gördükten sonra, Cebrail (A.S.)a sordum:
- Bu kapılar ne zamana kadar açık kalacak? Şöyle dedi:
- Gecenin ilkinden, tan yeri ağarıncaya kadar. Sonra şöyle dedi:
- Ya Muhammed! ALLAH Teâlâ, bu gece, Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin sayısı kadar kimseyi cehennemden azad eder"
e- Bu mübarek gece Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize şefaat hakkının tamamı verilmiştir. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Şaban ayının onüçüncü gecesinde mübârek başını secdeye koydu. Ümmeti için af ve mağfiret istiyordu; kendisine ümmetinin üçte birinin bağışlandığı müjdelendi. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, ondördüncü gece tekrar secdedeydi. Yine ümmetinin bağışlanmasını istiyordu; ümmetinin üçte ikisinin mağfiret edildiği müjdelendi. Ve on beşinci gece yeniden o mübârek baş ALLAH Teâlâ'nın huzurunda eğildi, secdeye kapandı. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, ümmetinin tamamını istiyordu bu defa. Bu gece, Allah Teâlâ'nın emirlerinden yüz çevirenler dışında, ümmetinin tamamı bağışlandı.
Bu gecenin ayrı bir bereketiyle, zemzem suyu da artmaktadır.
Berat gecesini tebcil ve ihya
Yapacağımız ibadet ve duaların muhakkak kabul olunacağına ve ALLAH Teâlâ'nın biz kullarına olan ikram ve izzetinin bol olacağına inanarak, bu şuur ve idrak içerisinde Berat Gecesi ve gündüzünü şöylece ihya etmeye çalışmalıyız:
1- Geceyi oruçlu olarak karşılamak, geceyi ibadetle geçirmek ve ertesi gün yani Berat günü oruç tutmak. Hz. Ali (R.A.) den rivayete göre Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Şaban ayının yarısı yani Berat gecesi olduğu zaman kalkınız, o geceyi ibadetle geçiriniz, gündüzünde de oruç tutunuz..." Binaenaleyh Şaban ayının 14 ve 15. gündüzünü mutlaka oruçlu geçirmeliyiz. Dedikodudan, yalandan, harama bakmaktan sakınmalıyız.
2- İftarımızı yapıp ALLAH Teâlâ'ya şükrettikten ve akşam namazından sonra, üç defa Yasin-i Şerif okunacaktır. Her Yasin'den sonra bir defa Berat duası okunacaktır. İlki, Cenab-ı Hak'tan hayırlı ve uzun ömür isteği, kaza ve belâ'dan emin olmak; ikincisi, helâl bol rızık temennisi; üçüncüsü de son nefesinde hüsn-i hatime, kâmil imanla ölmek niyeti ile okunacaktır. Berat Gecesinde Okunacak Dua:
"Bismillahirrahmanirrahim.
ALLAHümme yâ zel-menni velâ yümennü aleyh. Yâ zel-celâli vel-ikrâm. Yâ zet-tavli vel-in'âm. Lâ ilâhe illa ent. Zahrel-lâciine ve cârel-müstecirîne ve emanel-haifin.
ALLAHümme in künte ketebteni indeke fî ümmil-kitâbi şekıy-yen ev mahrûmen ev matrûden ev mukatteren aleyye fir-rızk. Fem-hullahümme bi fazlike şekâveti ve hirmânî ve tardî ve iktâre rızkî ve esbitnî indeke fî ümmil-kitabi seiden ve merzûkan ve müveffekân lil-hayrât. Feinneke kulte ve kavlukel-hakku fi kitâbikel-munzeli alâ lisani nebiyyikel-mürsel. Yemhullâhü mâ yeşâü ve yüsbitü ve indehu ümmül-kitâb.
İlâhî bit-tecelliyyil-a'zami fî leyletin-nısfi min Şabanel-müker-remilletî Fiha yüfreku küllü emrin Hakîm. Ve yübremü en tekşife anna minel-belâi ma na'lemü ve ma lâ na'lem. Ve mâ ente bihi a'lem. İnneke entel-eazzül-ekrem. Ve sallALLAHü alâ seyidinâ Muhamme-din ve alâ âlihi ve ashâbihi ve evlâdihi ve ezvâcihi ve sellem.
3- Namaz kılmak. Bu geceyi namaz kılarak ibadetle geçirmenin sevabı çok büyüktür. Berat gecesi ve gündüzündeki namazları cemaatle kılmaya son derece gayret göstermelidir. Bu gecede ibadet etmenin ve nafile namaz kılmanın çok sevabı vardır. Fakat Berat gecesine mahsus, şekli muayyen ve kılınması sünnet olan bir namaz yoktur. Bu gece kılınacak olan nafile namazına: "Salatu'l-hayır=hayır namazı" denilmiştir ki, birçok rivayette yüz rekâttır. Her rekâtında Fatiha'dan sonra on İhlâs okumak ve iki rekâtta bir selâm vermek suretiyle yüz rekât kılınır. Ya da her rekâtında Fatiha'dan sonra yüz İhlas okumak suretiyle on rekât da kılınabilir. Toplamı bin İhlas eder. Bu namazın bereketi, uğuru her tarafa yayılır. Bu namazın çok fazileti ve çok çok sevabı vardır. Hasan-ı Basrî (R.A.) şöyle demiştir: Otuz sahabi bana haber verdi ki:
"Bu gece bu namazı kılan kimseye ALLAH Teâlâ yetmiş kere rahmet nazarıyla bakar ve her bakışında yetmiş ihtiyacını giderir. En küçüğü günahlarını mağfiret etmesidir."
Ayrıca bu yüz rekat namazı kılana, Cenab-ı Hak yüz melek gönderir. Otuzu, onu cennetle müjdeler. Otuzu, ona cehennem azabından kurtulacağına dair teminat verir. Otuzu, ondan dünya afetlerini def ederler. On tanesi de şeytanın hile ve tuzaklarını ondan uzaklaştırırlar.
Hz. Ali (R.A.) şöyle demiştir: Gördüm ki; Resûlullah (S.A.V) Efendimiz, Şaban ayının yarısı yani Berat gecesi kalktı, ondört rekât namaz kıldı. Namazı bitirdikten sonra oturdu ve: Fatiha, İhlas, Felâk ve Nâs sûrelerini ondörder kerre, Ayete'l-kürsi ve Tevbe sûresi, 128. (Lekad caekûm...) ayet-i kerimesini birer kerre okudu. Namazı ve okumasını bitirdiği zaman, yaptığını gördüğüm şeylerden sordum. Şöyle buyurdu:
"Gördüğün şeyin aynısını kim yaparsa, ona yirmi mebrur hac ve makbul yirmi senelik oruç mükâfatı verilir. Ve o gün, yani onbeşinci gün eğer oruçlu olursa; biri geçmiş, diğeri gelecek yıl olmak üzere iki yıl oruç tutmuş gibi mükâfatı olur.
Kaza namazı olan kimseler bol bol kaza namazı kılmalı ve bütün bu namazları (yüz ve ondört rekât) kaza namazı olarak niyetlenmeli ve öylece kılmalıdırlar. Bir günde sabah namazı: 2, öğle namazı: 4, ikindi namazı: 4, akşam namazı: 3, yatsı namazı: 4 ve vitir namazı: 3 rekat olmak üzere toplam 20 rekat farz ve vacib namaz vardır. Demek ki 5 günlük kaza namazı kıldık mı, toplamı 100 rekat yapar, 100 rekat kılmış olur. ALLAH Teâlâ afv ü mağfiret eylesin, kabül etsin. Amin.
Sadece farz namazları ve vitir namazı kaza edilmektedir. Sünnetler kaza edilmiyor. Kaza namazı kılarken bir defa ezan okunur ve her bir farz namaz için ayrı ayrı kamet getirilir. "Ya Rabbi! Vaktinde kılamadığım ilk, veya en son sabah namazının farzını kaza etmeye niyet ettim" şeklinde niyet edilir, tekbir alınır ve namaza durulur. Diğer namazlar için de böylece niyet edilir. Kaza namazlarını kılarken hepsini aynı yerde değil de, ayrı ayrı yerlerde kılmak, yerlerin şahid olması ve secde ile şereflenmesi bakımından daha faziletlidir. Yani sabah namazını kıldığı yerin biraz ötesinde öğleyi ve onun yanında ikindiyi ve biraz ileri veya geri çekilerek diğerlerini kılmak, daha sevablı olur.
14 rekat için de: Bir sabah namazı, bir öğle namazı, bir ikindi namazı, bir yatsı namazı kaza olarak kılınabilir ki toplamı 14 rekat yapar.
Önemli not: Berat gecesinin gününü de gecesi gibi ihya etmek gerekir. Çünkü O'nun da, fazileti gecesi gibi büyüktür. Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
"Dört gece vardır ki, geceleri gündüzleri, gündüzleri de geceleri gibi faziletlidir. O gün ve gecelerde ALLAH Teâlâ, yağmur ve bereketi bol ihsan eder, insanları cehennemden azad eder, çok miktarda ikram ve ihsanda bulunur. Bunlar: Kadir gecesi ve sabahı, Arefe gecesi ve sabahı, Berat gecesi ve sabahı, Cuma gecesi ve sabahı."
4- Bu mübarek gece kusur ve günahlarımızdan tevbe ve istiğfarda bulunmalıyız. En azından bir tesbih "Estağfirullah" demeliyiz.
5- Salat ü selâm okumak. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize hiç olmazsa bir tesbih salat ü selâm okumalıyız. Can ü gönülden, "Es-salatü ve's-selamü aleyke ya Resûlellah" demeliyiz.
6- Kur'an-ı Kerîm okumalı, dinlenilmeli ve ayrıca Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, ashabın, tabiinin, diğer büyüklerimizin, meşayıhımızın, akrabalarımızın özellikle analarımızın, babalarımızın ve hocalarımızın... Kısacası bütün Müslümanların ruhlarına Kur'an-ı Kerim okunmalıdır. Bir düşünelim! Bu akşam biz ölmüş olsaydık, kabirde olmuş olsaydık. Bize akrabalarımız, yakınlarımız, dostlarımız tarafından ne yapılmasını beklerdik. Biz de aynısını yapalım ki bize de arkamızdan gelenler yapsınlar!...
7- Bütün Müslümanların mağfiret-i ilâhiyyeye, maddî ve manevî bütün hayırlara, bereketlere ve Berat'a nail olmaları, yeryüzünden zulüm ve küfrün kalkıp İslâm'ın hakim olması için de içtenlikle bol bol dua edilmelidir. Evet ALLAHü Teâlâ'ya tam bir huşu içinde dua ve niyazda bulunmalıyız.. Çünkü dua, rahmet kapılarının anahtarı, ibadetlerin özüdür, yalnızlaşan insanın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi olan ALLAH Teâlâ'ya yakarışı ve ona sığınışıdır, insanın yaratıcısına yaklaştığı en vasıtasız andır. Dua, sınırlı, sonlu ve aciz varlık olan insanın, sınırsız ve sonsuz kudret sahibi Rabbisi ile kurduğu bir köprüdür, Kadir-i Mutlak'ı imdada çağırmasıdır. Dua, kulluk esprisi içinde ve sıradan isteme anlamlarının ötesinde, ALLAH Teâlâ'nın Rablık ve ilahlık hakikatine en köklü bir sığınma hadisesidir.
"De ki: Kulluk ve duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin ki!" ayet-i kerimesi buna işaret eder. Bu sebeple, idrak ettiğimiz şu mübarek gecede, içimizi ve dışımızı bilen Rabbimize ellerimizi ve gönüllerimizi açıp dua edelim:
"Ya Rabbi! Kulluk borcu olarak ve sırf ilâhî rızanı kazanmak niyeti ile bugüne kadar yapabildiğimiz ibadet ve taatlerimizi dergah-ı izzetinde kabul eyle. Ya Rabbi! Cümlemizi rahmetine gark eyle. Afv ü mağfiretine nail eyle. Berat'ını ihsan eylediğin kullarından eyle. Cemalinle ve Firdevs Cennetinle müşerref eyle. Cehennemden uzak eyle. Dünya ve Ahiretimizi mamur eyle. İslâm'ı ve Müslümanları aziz ve mansur eyle. Amin! Ya Rabbe'l-alemin ve ya erhame'r-rahimin. Ya Rabbi! Yeryüzünün neresinde olursa olsun, Müslümanlara zulmeden bu zalimleri-kafirleri sana havale ediyoruz, Ya Rabbi! Sen Müslümanları halas eyle! Amin, ya Rabbel-alemin ve ya erhame'r-rahimin."
8- Berat gecesi gündüzünde mezarlar, yakınlarımızın kabirleri ziyaret edilmeli, ruhlarına Kur'an-ı Kerim okumalı, dua etmeli, onlar için de ALLAH Teâlâ'dan mağfiret dilemelidir.
9- Berat gecesi ve gündüzünde fakir fukarayı, yetim ve kimsesizleri görüp gözetmek, ihtiyaç içerisinde kıvranan din kardeşlerimizin yardımlarına koşmak, onlara imkanlar ölçüsünce tesaddukta bulunmak mutlaka yapmamız lâzım gelen bir husustur. Çünkü Cenab-ı Hak:
"ALLAH Teâlâ sana ihsan ettiği gibi sen de başkalarına ihsan et." buyurmaktadır. Ebû'd-Derda (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
"Fakirleri kollayıp gözetiniz. Çünkü siz aranızdaki fakirler sayesinde onların duası bereketi ile rızıklandırılıyor ve ALLAH Teâlâ'dan yardım görüyorsunuz," buyurdu.
Sehl b. Sa'd (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
"Ben ve yetimi himaye eden, O'nun işine bakan kimse ile cennette şöylece beraber bulunacağız, buyurdu ve şehadet parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz açarak işaret etti de insanlara gösterdi."
Enes b. Malik (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
"Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz." buyurmuşlardır.
Yine Abdullah ibn-i Ömer (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:
"Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin ALLAH da ihtiyacını giderir." buyurarak, sağlıklı bir toplumun oluşmasında sevgiyi, nimeti ve güzellikleri diğerleriyle paylaşmanın ve çevreyle bütünleşmenin ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmiştir.
10- Dinimizce aziz ve mübarek kabul edilen diğer zamanlar, geceler gibi bu mübarek gece hakkında da aile efradımıza, özellikle çocuklarımıza lüzumlu bilgileri vermeli, mana ve ehemmiyetini anlatmalı ve benimsetmeliyiz. Böylece onların da bu gecenin feyzinden istifade etmelerine vesile olalım. Bu sebeple bu gece çoluk-çocuğu sevindirelim. Maddi imkânlar elverdiği ölçüde eşimize, çocuklarımıza, bu mübarek gece hatırasına bir hediye alarak, bu mübarek gecenin zihinlerde daha etkili bir şekilde yer almasını sağlayalım. Böylece bu mübarek gecenin güzelliğinden ailece istifade edelim. Hiç şüphe yok ki, dinimize karşı duyduğumuz sevgi ve hürmet ana-babalarımızın bize bıraktığı güzel bir mirastır. Bu miras, bizden de çocuklarımıza kalabilecek olan en değerli mirastır.
11- Diğer kutlu zamanlar gibi Berat Gecesi de, geçici hevesler ve sonu gelmez emeller peşinde bir koşuşturma içerisinde geçen hayatımızda bize bir soluklanma, durup düşünme, iç dünyamıza dönüp geçmişimizin bir muhasebesini yapma fırsatı sunar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.