Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

Yolun açık olsun Bağcılar’ın Lokman Hekimi

Yolun açık olsun Bağcılar’ın Lokman Hekimi

Rahmet ayı Ramazan’ın arefesindeyiz. “Bakalım bu mübarek ayı tamamlamak kaç kişiye nasip olacak” derken belediyeler aylar öncesinden başlattıkları gözlere ve gönüllere hitab edecek Ramazan sofrası çalışmalarını sonlandırmaya başladılar. Artık doğum yakın, nur topu gibi yüzlerce Ramazan çadırımız doğacak. Yanık sesli bir müezzinin okuduğu akşam ezanı ile Allah için tutulan oruçlar açılacak, o çadırlarda ve mahallelerde kurulan iftar sofralarından semaya dualar yükselecek, “Allah’ım, bu iftarları veren hayır sahiplerini ve onları bu hizmet yolunda birleştiren belediyeleri ve başkaca hayır kurumlarını dergâhında ödüllendir; sen en büyük ödül vericisin!”
Sahi bugünlere nasıl geldik? Hikâyesi hem uzun, hem de kısa. Dilerseniz olabildiğince özetleyerek Türkiye’de yaşadığımız Ramazan çadırı serüvenimizin başlangıcına gidelim. Efendim yıl 1992, bugün Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş ve 18 arkadaşı da çeşitli ilçelerde aynı partiden yani Refah Partisi’nden seçilip belediyeleri teslim almışlar. Daha önce İstanbul’da meşhuuur CHP Belediye Başkanı Nurettin Sözen ve arkadaşları aynı görevi ifa etmektelermiş. O günlerde İstanbul’un manzara-i umumisini tasvir etmek gerçekten hüzün verici oluyor. Kaldırımlarda resmen 2 metre boyunda çöp dağları, zira çöpler toplanmıyor, bir çok semte 8-10 gün su verilemiyor. İstanbullu her an bir salgın hastalık tehlikesi ile karşı karşıya. O akmayan suların sorumlusu Nurettin Sözen ve İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel ise haraç toplama peşindeler. Nitekim Göknel, bu iş için kendisini kurban edecek ve Sözen, olaydan yara almadan kurtulacaktır. Tabii alnında taşıdığı yüzkarası hariç. Göknel ise muhakeme edilecek ve işlediği suçun cezasını içerde yatarak ödeyecektir. İşte böyle bir İstanbul’u devralan Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları besmele ile işe başlayıp adeta bitkisel hayata giren İstanbul’u kısa sürede ayağa kaldıracak ve koşar adım yürür hale getireceklerdir. Artık çöpleri toplanmış ve düzenli olarak toplanmaya da devam eden, suları 24 saat şarıl şarıl akan, tramvayı, metrosu ve metrobüsü ile hızla yaşam kalitesinin yükseldiği bir büyükşehire doğru yol alınmakta. İşte o İstanbul’a hizmetin startının verildiği yıl, Erdoğan’ın yol arkadaşlarından Yılmaz Bayat, Üsküdar’da tüm Türkiye’de Ramazan’larda çığır açacak bir hizmeti başlatır, Ramazan çadırları. Evet, o yıl Üsküdar’da ilk defa bir kıldan yörük çadırı kurulur ve ilk iftar sofraları hayatımıza girerler. Çadırın mucidi ise “Ramazan’da bu işi nasıl yaparız?” toplantısında fikir beyan eden doktor Özer Odabaş’tır. Sayın Odabaş, aynı partiden Meclis üyesidir. Ertesi yıl bu çadır yetmez ve daha büyüğü yaptırılır. Ramazan çadırı iftar yemeklerinden sonra teravih namazının bitiminde tekrar açılmakta ve orada kültürel değerlerimizi yaşatan etkinlikler yapılarak gece Ramazan’a layık bir neşve ile sona ermektedir.
Çadırda iftarların zenginler tarafından verilmesi o dönemde hayatımıza girmiş, bu işin organizasyonunu da yapmak Üsküdar Belediyesi’nin Satın Alma Müdürü Ali Çiçek ile Kültür İşleri Müdürü Hamza Elmas’a bırakılmıştır. İkisi de yakın dostumdur ve her Ramazan ve aylar önce bu işe nasıl başlayıp mesai kavramı tanımadan delice çalıştıklarının bizzat şahidiyim. İlk kıl çadır ve sonrasında gittikçe büyüyen tüm çadırlarda aşağı yukarı her akşam bulunma, iftar etme ve o coşkuyu yaşama fırsatını buldum. Aslında o gecelerin hikâyesi yazılmalı diye düşünüyorum, ne bereketli gecelerdi. İnanılmaz güzellikler yaşadık. Ardından İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin pek çok yerinde bu Ramazan çadırlarının kopyaları kurulmaya başlandı. İyi ya, insanlarımız hayırda yarışıyorlardı. Sonrasında Refah kökenli partilerin ardı ardına kapanmasına karşı daha kitlesel bir parti kurmayı deneyen Erdoğan ve arkadaşları Üsküdar’da Yılmaz Bayat ve Ümraniye’de Mehmet Bingöl hariç AK Parti’de bütünleştiler. Onlar da çok değerli iki hizmet adamı idi, fakat Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın komutasında kalmayı tercih ettiler ve bugünlere geldik. Bugün Bağcılar’dayız ve her yıl olduğu gibi dev bir Ramazan çadırı kurulmuş. 24.000 metrekare açık alanda kurulan bu çadırda o günlerde Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte yola çıkan Bağcılar Belediye Başkanı Feyzullah Kıyıklık, bayrağı yardımcısı Lokman Çağırıcı’ya devredip milletvekili olmuş, hizmetlerine orada devam ediyor.
Bağcılar’ın Lokman Hekimi Sayın Çağırıcı’ya başkanlık bayrağını devredip gittiği Ankara’dan Ramazan öncesi toplantısı için ilçeye gelmiş. Lokman Çağırıcı, hizmet arkadaşları, ilçe müftüsü ve emniyet müdürü ile medya mensuplarına Ramazan’la ilgili çalışmalarını anlatıyor. Konuşurken mutluluğu yüzünden okunuyor adeta. Her cümlede bir yetimin boynunu okşar gibi ve bu çadırların ilkinin Üsküdar’da kurulduğunu söylüyor. Bağcılar’da da ilk kurulan çadır kıl çadırmış ve başkan, “Kıl çadırdan klimalı çadırlara geldik” demeyi de ihmal etmiyor. Bence vefa çok önemli bir duygu. Başkanın başlangıç için Üsküdar’ı işaret etmesi bu anlamda çok önemli.
Bugün Bağcılar’ın nüfusu 250.000 ve pek çok ilden fazla. Üstelik sosyalleşmeye en çok ihtiyaç duyan bir halkı var. Burada daha önceki Başkan Feyzullah Kıyıklık ve yeni Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, gerçekten zoru başarmışlar ve sabırla koruğu helva yapmaya talip olmuşlar. Ramazan’da bu çadırda 2.500 kişiye 1. sınıf bir iftar yemeği, ardından 2.500 kişiye de evlerinde iftar yemeği dağıtımı yapılıyormuş. Doğrusu hizmet mükemmel. Çok göç alan Bağcılar’da bu çapta bir hizmet, her zamankinden fazla ihtiyacımız olan kardeşliğe büyük katkı sağlar diye düşünüyorum. Ayrıca Endonezya’dan Pakistan’a ve Kazakistan’a kadar uzanan bir hizmet de burada mayalanıyormuş. Van depremi için yine Bağcılar’da yürekler ortaya konulmuş. Bütün bu çalışmalarda Sayın Çağırıcı zenginlerin ve hayırseverlerin himmetlerini organize ediyor. Ve akşamları iftar sofralarından sonra irfan sofraları da aynı çadırda kuruyor. Bu defa gönüllere hitabeden bir rüzgâr estiriliyor. Bütün bunların ötesinde Bağcılar’da bilinmeyen öyle hizmet alanları var ki, onlar ayrı bir yazı konusu. Mesela İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif’in ruhumuzu resmeden bu marşı yazdığı Ankara’daki Taceddin Dergâhı’nın aynısı Bağcılar’da yapılmış ve daha neler neler... Onları da yakında bekleyin.
Yolun açık olsun Bağcılar’ın Lokman Hekimi ve memleketin dört bir yanında kurulan Ramazan çadırlarının fedakâr çalışanları.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi