Selâmın Türkçesi!
DAltan biraderlerden küçüğünün gazetesinde okumasam, bu itirazı yapamayacaktım: Evet! Diyanet selâmın Türkçesini de unuttu!
Ekseriya bahname tarzında romanlar yazan küçük DAltan, ne oldu ise, bir gazetenin baş Tarafı oldu...
İyi hoş, memleket zaten gazete kaynıyor. Köklü gazeteler bile tiraj kaybediyor, zor belâ ayakta kalabiliyor. Piyasaya yeni bir gazete ile girmek neyin nesi? Rahat mı battı be adam!
Bu sorunun cevabı mevzuumuz değil.
Hakkını yemeyelim, DAltan biraderin gazetesi Ergenekon furyasında iyi iş yaptı. Kartel gazetelerinin yanıltmacalarını diğer basının dengelemesi mümkün değildi. Bu gazete, Ergenekonun cılkını çıkardı.
Böyle bir operasyon gazetesine her dem bir Ergenekon lâzım ki, kendini ısbat edebilsin. Hatta ayakta kalabilsin.
Son zamanlarda Taraf tarafını arıyor.
Hükümete ve Başbakana saldırarak ara sıra Sözcünün tarafı oluyor. Sözcü kadar bu işte başarılı olması elbette mümkün değil. O zaman PKK sözcülüğüne yatıyor. PKK sözcülüğünü üstlenerek kimin tarafı olduğunu da siz söyleyin!
Diyanet, mübarek ay Ramazan dolayısıyla bu sene Selâmı ana tema olarak seçmiş. Dergisinin kapağına da her dilden karşılıklarını koymuş.
Taraf, bu kapakta selamın Kürtçesinin olmadığını keşfetmiş!
Saldırın koçlar bir gedik bulduk!
Ne müthiş buluş bu? Diyaneti lânetli ayırımcılık koltuğuna oturtacak cinsten bir buluş!
Zaten Diyanet Sünni. Bir de Türk! E öyle ise, diğer kavimlerden olan vatandaşlara ayırımcılık uyguluyor. İşte delillerin delili!
Seni yedi kat yabancıların selâmını kapağına koy, Kürtçenin, Ermenicenin ve İbraniceninkini koyma!
Tahriğin en ucuzu! Yani en müptezeli!
Kürdü tahrik et!
Ermeniyi tahrik et!
Yahudiyi tahrik et!
Bunun üzerine Diyanet açıklama yayınlamış: Bu ülkede konuşulan tüm dil ve lehçelerde selâm selâm, merhaba merhabadır.
DAltanların küçüğünün gazetesi Kürtçede selâmın selâm olmadığını iddiaya devam ediyor. Hatta bilimsel kanıtlar da bulmuş! Artuklu Üniversitesi Kürtçe Bölümünden!
Hayırlı olsun!
Peki bu kadar hınzır dikkat, neden Türkçe üzerinde tevakkuf etmiyor, bir an bile?
Selâmın Türkçesi yok mu yani? Bilmiyorsan sor Türk Dil Kurumuna. Ona sormasan, sözlüğüne bak.
Hadi ona da üşendin, baba Altana sor. Camiye gitmez ama, 1940larda Türkçe ezan ve kamet uygulamasında selâmın yerine ne denildiğini duymuş olabilir!
Şöyle hikâye edilir: Atatürk ölmüştür. (Elbette ve resmen o ölümsüzdür ama, ölmüştür ve bugün Anıtkabirde yatmaktadır.)
Atatürk ölünce, onun gasledilmesi ve cenaze namazının kılınması, bacısı tarafından dile getirilmiş, aynı zamanda cenaze töreninin komutanı olarak tayin edilen Fahreddin Altay Paşa tarafından da yukarıya sorulmuştur.
O zamanki başbakan Celâl Bayara göre, mesele yoktur. Atatürkün defninden önce gasli gerekmez, çünkü o zaten temizdir. Cenaze namazına da lüzum yok!
İşte laik Türkiyenin tavanı!
Bunun üzerine Fahreddin Paşa görevden affını ister.
Zamanın ricalinin korkusu şudur: Cenaze tabiî olarak İstanbulun selâtin camilerinden birine götürülecek. E, o zaman başta protokol olmak üzere binler, on binler toplanacak. Ya cenaze dinî bir gösteriye dönüşürse? Özenle oluşturulan laik cumhuriyet güme giderse?
Fahreddin Paşaya namazın Dolmabahçe avlusunda, orada bulunan hademe-personelle kılınması talimatı verilir. Bir de uygun hoca bulunmuştur. Şerefeddin Yatkaya. Şerefeddin Hoca, on beş-yirmi kişilik cemaatle cenaze namazını kıldırmış.
Namaz bitince selâm verilecek elbette. Hoca, önce sağına Esenlik size, sonra soluna Esenlik size demiş!
Bu açıklamamın Tarafın manşetinde yer almasını bekliyorum!
Selâmın Türkçesi esenlik!
Ben Türküm ama bunu bilmiyorum diyebilirsin. Mazursun. O selâmın Kürtçesi dediğini de Kürtler bilmiyor!
Allahın selâmı Türk-Kürt tanımıyor!
Birileri Türkleri selâmdan İslâmdan uzaklaştırmaya çalışıyor, birileri de Kürtleri!
(Eh bu da bizden DAltanlara dil dersi. Tabiî ki, hayrımıza! Ne de olsa Ramazan!)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.