Çamlıca Camii ve heyecan katan çizgiler
Okurlarımın ve bütün Müslümanların Ramazanını tebrik ediyorum.
Her Cuma cemaati; yağmurda, güneşte sokaklara taşıyor, hanımlara doğru dürüst bir yer ayrılamıyor, buna rağmen hâlâ Yeni camiye gerek yok propagandasının zehirlediği atmosferden tam arınmış değiliz. Hem de bu karşıtlığın dinî eğitimden örtüye kadar İslâmî olan her konuya karşı sergilenen bir düşmanlık olduğunu bildiğimiz halde. Her sene yüz milyonlarca kurban ile insanlığa bir yakınlaşma ve kardeşlik vesilesi sunan Kurban Bayramına saldırmak için dahi ne fitne, ne iftiralar üretiyorlar. Cuma günü başlayan bu Ramazanımıza, ikinci bir bayram güzelliği ekleyerek, Sinanın hatırasına isimlendirilen muhteşem bir cami açılışıyla girdik. Arife günü açtığımız Güzeltepe Birlik Camii de, Üsküdarımızın en büyük camilerinden biri oldu. Allaha hamd ediyoruz.
Sırada büyük müjde Çamlıca Camii.
Çamlıca Camii teşebbüsüne, gönlümle, aklımla, fikrimle katılıyor; İslâm dünyası baharı ile bütünleşmesini önemsiyor; güzelliklerle taçlanmasını Allahtan niyaz ediyorum.
Henüz ufukta görünmezken, söylentisiyle dostta-düşmanda yankı yaptı. Zaman ve şartlar bu camiye yeni heyecanlar yüklüyor. Ümit ve gayret edelim ki, Esen yele, yağan kara / Hak yol İslâm yazacağız diyen yapıcı heyecan, irade, dinamizm ve hizmet kaynağı olmasını dilediğimiz bu cami, ümmet olarak vahdetimizin de sembolü olsun.
Cami, yapı ve sanat eseri olmaktan ziyade anlamdır. Asıl veçhesi Müslümanın maddi-manevi değerler merkezi; İslâmın kalplere kazınan mührü olmasıdır. Her önemli, kalıcı eser ise asıl yüzünden ibaret değildir. Zaman ve şartların eklediği heyecan, ümit, irade ve imkânlara sahiptir. Ne zamandan beri Müslümanlar, dolaylı-dolaysız manevî değerlerden yoksun din dışı bir hayata, yeşil sermayesizliğe, cehalete zorlanırken ümmet baharına yol açan silkinişin önünde Çamlıca zirvesine dikilecek cami, diriliş ışığıdır.
Tek çizgiyle önemi ve dört teklif:
Büyük atılımlar iki türlüdür. 1) Firavun türü zulümler. Bunlar, güç ifadesi olarak mezar ve heykel üretirler. Ölümsüzlük ruhtadır. Heykel ömrü Lenin ve Saddamınki gibidir.
Ahlâkî ve manevî değerleri öne alan, asırlarca gelişerek yaşayan büyük hareketler manevî, dinî yapılarla ebediyet kazanmışlardır. Allah Resûlünün hicretinde ilk iş Kuba Mescidi. Şarkta, Garpta; Emevide, Abbaside; Selçukluda, Endülüsde; Romada, Bizansta, Osmanlıda yapıcı heyecan, güçlü devir ve asırları kucaklayan hayat, hep insana hitap eden, uyandıran ahlâkî, dinî yapılar olmuştur.
İstiklâl Marşı şairimiz, Süleymaniye Camiini yorumlarken, Bir Süleyman yine lazım, yeniden bir de Sinan diyor. Zamanı aşan seslerin doğurduğu eserlerde Süleyman, Sinandan öncedir. Eserin rüyası, tasavvuru, ufku, temel çizgileri Süleymandadır. Elbette Sinan da çok önemlidir. Ama Süleymansız Sinan yok. Süleyman eserini yakından takip ile Sinanıyla yardımlaşmalı; hayallerini katmalıdır. Yoksa ufkunda, asra yüklemek istenen anlam ve heyecan dalgalarında kırılmalar doğabilir. Cami birey değil, vahdettir.
2) Sakınılması gereken ikinci husus. Özellikle iki asırdan beri Müslümanlar ağır bir telkin ve baskı altında kalmıştır. Mesela, cami istemez kişi, görmeden-bilmeden peşin hükümle saldırır, Sanat yok veya Sinan taklidi diye başlar. Damdan düşen Nasreddin Hoca, doktor değil damdan düşen istemiş. Ben, Ankara Kocatepe Camii proje değişimi ve yapımında damdan düşen cami yönetiminde idim. Mimarları bizi, halkı zehirleyen son derece kirli, ağır bir atmosfer doğurdular. Herkesi, Caminin mimari değer kazanabilmesi için mutlaka, camiye; hele-hele Osmanlıya, Mimar Sinana benzememesi şart. Benzerse taklittir, felakettir telkiniyle bize kendi medeniyetimizle zıtlaşan bir hastalık virüsü aşılamaya çalıştılar, çalışıyorlar. Oysa kopyalamak, eserin aynısı demek olduğu gibi; esere benzetmeme gayreti da menfi kopyacılıktır. Yenilik diye insanın gözünü tepesinde yapmak sanat olmadığı gibi, caminin minaresini şadırvan ortasına koymak da sanat değildir. Sanat, benzerlik ve benzemezlikten öte ve üstün bir değerdir. Karadenizli, evin çatısını taban yapmış. Yeni diye harika bir sanat eseri mi? Hangi milletin dinî yapısı yenilik kaygısıyla, kendi kendini her asırda çarpıtarak bin bir surat haline gelmiştir?
Diğer iki teklifimi şahsi bir arzu olarak arz ediyorum:
1) Cami bütünlüğü içinde, bütün İslâm ülkelerinin katılımıyla uluslararası bir üniversitenin sadece merkez binası; kütüphane ve konferans salonu ve her ülkede çeşitli fakülteleri olmalı.
2) Bu bütünlük içinde sade bir mezarlık. İsteyen devlet başkanı ve başbakanlar ile mimarı ve bu projeye en fazla yardım eden 3-5 kişi bu mezarlığa konmalı. Dua edeceklerin çokluğu dikkate alınarak ziyaretçi alanı geniş tutulmalı.
Çamlıca Camiinin milletimiz, ümmetimiz ve tüm insanlık için ihlas ve doğurduğu dinamizm ile asırları kucaklayan camilerimizden biri olmasını Allahtan niyaz ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.