Serdar Demirel

Serdar Demirel

Patani notları

Patani notları

Patani gezimiz son derece verimli geçti. öncelikle ekibimiz çok uyumlu ve işinin ehliydi. İHH (İnsani Yardım Vakfı) temsilcisi Hayri Bolat, gönüllü Zekeriya çelik Hoca, Takvim gazetesinden Metin Yüksel, Fatih üniversitesi’nden Dr. Süleyman Doğan, Malezya İslâm üniversitesi’nden üç öğrenci ve bendeniz.
 

Bizi karşılayan ve oradaki dolu dolu programımızı organize eden Patanili üstad Mahmut ve Dr. Hasan başta olmak üzere tüm ekip son derece özverili ve profesyonelce çalıştılar. Geçen yıl da buradaki faaliyetleri İHH adına organize eden Hayri Bey, “Bu yıl çok güzel oldu” demekten kendini alamadı.
önceliği kızlar için kurulmuş bir yetimhâneye verdik. 6 aylık bir yetimden 60 yaşındaki kimsesize varana kadar biçâre insanlara kol kanat germiş bir merkez. İsmi, “Pengurus Darul Aitam Wal Masakin Lilbanat Pattani, Thailand” olan bu merkez Tayland’ın önde gelen İslâm dâvetçisi Meryem Samoh tarafından kurulmuş. Kendisiyle görüştüğümüz Meryem hanım, yaptıklarını ve yapmak istediklerini bizimle paylaştı. Başta kocası olmak üzere bütün aile kendisini bu çalışmaya adamış.
Budizmden İslâm’a geçmiş hanımların hem İslâm’ı çabuk öğrenip yaşamalarını kolaylaştırmak hem de toplumsal baskılara daha donanımlı göğüs germesini sağlamak üzere özel birimler de oluşturmuşlar. İki yıl önce İslâm’ı seçmiş ve bu programdan geçmiş hanımlardan birisiyle sohbet etme fırsatı bulduk. Eğitim sonrası Patanili bir Müslümanla evlenmiş. Yeni hayatından çok mutlu olduğunu anlattı bize.
Bu merkezde öncelik 12 ile 30 yaş arası yetimlere veriliyor. Bunlar sadece İslâmî anlamda eğitilmiyor, el becerileri de öğretiliyor. Yetimlerin göz nuru alın teri emeklerinin bir kısmını görme fırsatı da bulduk. Bu yapılanlar son derece kısıtlı imkânlar dâhilinde gerçekleştiriliyor.
Bu yetimhânede kurbanlar kesildi, yetimlere Türkiye’den getirilmiş hediyeler sunuldu ve faaliyetlerine katkı saadedinde çam sakızı çoban armağanı mâlî yardım yapıldı.
Bu paylaşımlar önceden titiz bir çalışmayla belirlenmiş fakir mahalle ve köylerde de icra edildi. Gittiğimiz her yerde insanlar bizi büyük bir çoşkuyla karşıladılar. Bu köylerden birinde, çocuklar; “Well come Turkey, Well come İHH, I love Turkey, I love İHH” sloganları atmasınlar mı? Bu da buralara gösterilen ilginin öncelikle Türkiye adına bir imaj inşasına dönüştüğünü gösteriyor.
Bizi bekleyen sürprizlerden birisi de gittiğimiz bir köyde 120 yaşında bir ninenin varlığına tanıklık etmek oldu. Bütün köylü bu yaşlı çınara son derece saygılı. Gazeteci Metin arkadaşımız bu ninenin bol bol fotoğraflarını çekti, hakkında malumat topladı.
Bayramın ikinci günü üstad Mahmut’un kuruculuğunu ve genel müdürlüğünü yaptığı “Ma’hed Terbevî” okulunda programa katılacağız. Biz, sıradan bir program bekliyoruz. Ne de olsa bayram ve tatil. Ama yanıldığımızı oraya vardığımızda hemen anlıyoruz. Bizi karşılamak için tertip edilen Kurban programı görülmeye değerdi. 1300 kişilik bu okul Türkiye bayrakları ile İHH amblemleri eşliğinde misafirlerini karşılamak üzere seferber olmuştu.
Bu sıcak ilgiden ve ülkemiz Müslümanlarına beslenen muhabbetten hepimiz çok etkilendik. Ekip olarak hem mesaj aldık, hem mesaj verdik. Okulun bahçesini dolduran öğrenci ve etraftan gelen insanlara Türkiye adına bendeniz, onlar adına okulun kurucusu üstad Mahmut ve Dr. Hasan bir konuşma yaptık.
Dr. Hasan’ın konuşması çok dokunaklıydı. “Lütfen bizi unutmayın! Bizim sizlere vereceğimiz bir şey yok. Tebessümümüz ve dualarımız hâriç. Ama siz bu alakanızı bu muhtaç kardeşlerinizden kesmeyin!” diyordu.
Okulda bir bilgisayar sınıfı kurulmuş, orayı geziyoruz. 30’un üzerinde bilgisayar var. Hepsinin üzerinde İHH’nın hediyesidir yazıyor. Şahsen şaşırmadım diyemem!
Okul geniş bir alana kurulmuş. öğrencilerin ibâdet edecek câmileri yok. Câmi için büyük bir alan ayırmışlar. Mimarlara, Osmanlı tarzı bir proje hazırlatmışlar. Onlara söz verdim; bu câminin yapımı için Türkiye Müslümanlarından yardım bekliyorlar, bu talebi köşemde ileteceğim, diye.
“Câmiyi siz yapın, ismini de siz koyun. Türkiye Müslümanlarının Patani’ye bir hâtırası olsun. Eseriniz bu topraklarda kalıcı olsun, buraya gelen herkes sizi hatırlasın! Biz de size sürekli şükrân duyalım!” diyorlar. Bu konuda Türkiye Müslümanlarından son derece ümitvarlar.
Verdikleri bilgiye göre, hükümet, Arap ülkelerinden ve Malezya’dan yardım almaya izin vermiyormuş. Araplardan El Kâide korkusu, Malezya’dan da bölgeyle olan tarihî bağlarından dolayı çekiniyormuş. Avrupa ve Türkiye üzerinden gelen yardımlara ise onay veriliyormuş. Bu nedenle bu câmiyi inşa etmek için Türkiyeli hayırseverlerden himmet bekliyorlar. Fırsat bu fırsat diyorlar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi