ABD destekli PKK’nın hamisi Avrupa’dır
Amerika ve Avrupalı bazı kesimler ve onların Türkiye’deki işbirlikçileri “PKK Kürtlerin hakları için savaşan bir örgüt” olarak gösterme gayreti içinde olduklarına şahit oluyoruz.
Eğer PKK, gerçekten “Kürtlerin hakları için savaşan bir örgüt” olsaydı; Hükümetin yasakları kaldırıp demokratik haklar çerçevesinde açılımların başlatılıp tüm yasakları kaldırdığı ve de bölgeye yönelik kalkınma hamlelerini başlattığı bir süreçte; silahları susturup bu fırsatı barış adına iyi değerlendirebilirdi.
Ancak, bölücü terör örgütü PKK, Başbakan R.Tayyip Erdoğan’ın emriyle barış ve çözüm adına başlayan Oslo sürecinde müzakere masasını tekmeleyerek silaha başvurmuştur. PKK, bu tavrı “çözüm arayan ve çözümden yana olan” olmadığının göstergesidir. Bu sebeple malum kesimler tarafından iddia edilen, “demokratik haklar verilirse PKK silah bırakır” sözleri doğru değildir; Amerikalı ve Avrupalılar ile yerli işbirlikçileri bilip de ifade etmek istemedikleri gerçek şudur “Kürtlerin hakları için savaşan bir örgüt olmadığı gibi ABD destekli ve Avrupa tarafından himaye edilen bir taşeron terör örgütüdür” .
ABD GÜÇLERİ PKK’YA NEDEN DOKUNMADI...
ABD ile PKK arasında gizli ilişkilerin varlığı artık herkesçe bilinmektedir. 2001 yılında Kürdistan İslami Hareketi, Tevhid Hareketi, İkinci Soran Bölüğü gibi İslamcı Kürt grupların bir araya gelmesiyle oluşan Ensar el-İslam örgütüne; “Irak’ı işgal eden ittifak güçlerinin uydusu Kuzey Irak Kürt yönetimini tehdit ettiği” gerekçesiyle ABD liderliğindeki işgal güçleri tarafından Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu çerçevesinde bombalar yağdırıldı.
Örgütün tüm silahlı unsurları yok edilene kadar havadan ve karadan bombardıman sürdürüldü. Ağır yenilgi sonrası teslim olmak isteyen İslamcı militanların tümü katledildi. Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Şubat 2003’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde yaptığı sunumda “Bölgede bizim iznimiz olmadan hiçbir silahlı güç bulunamaz ve eylemler yapamaz” diyerek bölgedeki hakimiyetlerini ve güçlerini ortaya koyarak övünmüştü. Halbuki aynı dönemde PKK Kuzey Irak bölgesindeydi ve kanlı eylemlerini sürdürüyordu. Ensar el-İslam örgütünü bertaraf eden Amerikan güçleri PKK’ya hiç dokunmadı.
Bu durumun nedenleri üzerinde duranlar; Bu durumun; 1 Mart tezkeresi mi?, Yoksa PKK’yı İran’a karşı kullanmak için mi? olduğu sorularına cevap arar dururlar. Bana göre sebep her ikisidir... 1 Mart tezkeresinin TBMM’den geçmemiş olması ABD yönetimini hayal kırıklığına uğrattığı gibi kendilerine bir başkaldırı olarak değerlendirilmişti. Ayrıca 1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmiş olsaydı bile; ABD’nin PKK’yı Ensar El İslami gibi bertaraf edeceğini sanmıyorum. Çünkü bölgede kalma adına her türlü kirli ve gizli ilişkiyi peşinen kabullenen PKK, kendisini kullanmak isteyen her kesimin taşeronu olmaya hazır bir terör örgütüdür. Örneğin İran’a yönelik silahlı mücadeleyi başlatmak üzere PKK’nın kurduğu PEJAK, işte o karanlık ve gizli pazarlıklar sonucu ABD desteğiyle kurulmuştur.
PKK AVRUPA’NIN DESTEĞİYLE ETE KEMİĞE BÜRÜNDÜ
Bölücü terör örgütü PKK, NATO içinde müttefik olduğumuz, ve aralarına katılmak için 50 yıldır kapılarında beklediğimiz Avrupa’dan büyük destek almaktadır. Avrupa Birliği TE-SAT raporunda “PKK Avrupa’da üyelik aidatı ve bağış adı altında yasadışı şekilde fahiş bedellerde para topluyor. PKK’nın haraç kesme girişimlerinin yanı sıra ayrıca AB’nin içinde ve dışında para aklama, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı ve yasadışı göç faaliyetlerinde bulunduğuna dair bilgi ve belgeler mevcuttur”. İbaresi yer almakta olduğu halde Avrupa ülkeleri halen PKK üzerine gitmemiş ve bu örgüt yasaklanmamıştır. Zaman zaman düzenlenen operasyonlarda PKK’nın gayrı meşru yollardan elde ettiği milyonlarca Euro para ve kilolarca altın “Avrupa’da kanlı eylemler yapmamak” şartıyla geri verilerek failleri serbest bırakılmıştır.
NATO tarafından özel olarak hazırlanıp üye ülkelere gönderilen raporda “Terörün Ekonomik ve Maddi Boyutu” başlıklı raporda şu ilginç bilgiler yer almaktadır. PKK, Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki örgütleri aracılığıyla bağış ve aidat’ın yanında bazı şirketler ile çeşitli kuruluşlardan her yıl 25 ila 30 milyon Euro toplamaktadır. Uyuşturucudan sağlanan gelir yıllık 15 ila 18 milyon Euro’dur. Türkiye üzerinden Avrupa’ya çeşitli ülkelerden gelen (yıllara göre değişmekle birlikte) 70 bin ile 85 bin arasın insanı göç naklinden yaklaşık 8 milyon Euro gelir elde etmektedir. Vergilendirme ve kara para aklama ile haraç toplama gibi yan gelirlerle PKK terör örgütünün Avrupa’dan geliri yıllık olarak 200 milyon Euro’dan fazladır” tespitlere yer verilmektedir.
Şu gerçeğin altını çizmek gerekir; PKK terör örgütü, Türkiye’de devletin kurumları içinde hukuk dışı yapılanmaların oluşturduğu vesayetçi güçlerin hakimiyetinin devamını sağlamak ve Güneydoğu bölgesinde kendi kontrolleri dışındaki örgütlenmeleri engellemek amacıyla Ergenekon Çetesi tarafından kurdurulmuştur.
Ancak PKK’nın önce Suriye sonrasında Avrupa ve daha sonraki safhada ABD tarafından da ele geçirilip taşeron olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bugün PKK, “Kürt halkının hakları için savaşan” değil, o maske altında ABD destekli Avrupa’nın himayesinde dış mihrakların taşeronu bir kanlı terör örgütüdür. Şimdi herkes “bu iş ne olacak?”, “PKK biter mi?” soruyor. Ben cevap veriyorum!... ABD ve Almanya’nın başını çektiği Avrupa isterse biter. Avrupa, finans kaynaklarını kurutsun, ABD desteğini kessin, Türk güvenlik birimleri PKK’yı bir ayda bitirir. İşte gerçek bu... PKK ile yapılacak hiçbir pazarlık; bağlantılı olduğu ABD ve Avrupa ikna edilmeden mümkün olmayacaktır. Bu gerçekler bilinmeli ve tüm hesaplar ona göre yapılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.