Önce terör üreten devletler yok edilsin!..
Önceki yazılarımda; “IŞİD’in, elindeki modern silahlarla gerçekleştirdiği vahşi eylemlerine ve bölgenin geleceği adına ilan ettiği ‘Halifelik’ ve ‘İslam Devleti’ ile sarf ettiği söylemlere bakıldığında; Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirmek isteyen güçlerin taşeronu olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
IŞİD/İD’in tüm kanlı eylemleri ve sergilediği vahşet, İslam Dinine ve Müslümanlara hizmet etmiyor aksine bunlara büyük zararlar vermektedir” şeklinde dikkati çekmiştim.
Bugün aynı şeyleri tekrar edecek değilim…
Fakat IŞİD/İD, bahane edilerek başlatılacak büyük operasyonlar için oluşturulan koalisyonun neyi hedeflediğini ve şimdiye kadar benzer bahanelerle yapılan operasyonların sebep olduğu olumsuzlukların üzerinde durmak istiyorum.
ABD Başkanı Obama’nın teröre karşı ilan ettiği yeni savaşın ardından büyük bir hızla başlayan hareketlilik gösteriyor ki, bölgemizde başlayacak bu operasyon sınırlı olmayacak.
Bu diploması telaşı ve büyük hazırlıklar belki de bölgeyi hatta bölgeyi de aşan bir 3. Dünya savaşına dönüşebilir.
Çünkü söylenenler ile gerçekleştirilenler her zaman farklı olmuştur. Sonuçlar üzerinden sebepler üretilerek başlatılan her işgal ve saldırıların bilinenden çok bilinmeyenleri olmuştur.
Emperyalist Batılı güçler hiçbir zaman ilke ve değerler üzerinden hareket etmemiş, insanlığın hayrına bir girişimleri olmamıştır.
Onlar için temel esas her zaman kendi çıkarları olmuştur.
BU OPERASYONLAR TERÖRÜ BİTİRMEDİ BİTİRMEZ…
Yakın tarihte “Terörle mücadele” bahanesiyle oluşturulan ittifaklar ve büyük operasyonlar devamında büyük işgaller gerçekleştirildi.
11 Eylül 2001 tarihinde, New York’da, Dünya Ticaret Merkezi olarak anılan İkiz KulelerilePentagon’a aynı anda uçaklarla yapılan saldırılardan sonra (El Qaide ve onun finansörüUsame Bin Ladin’e yıkılmıştı) ABD yönetimi ittifak güçleri oluşturarak “terörün kökü kazınacak” vaadiyle operasyonlar başlatmıştı.
Irak ve Afganistan ile Somali aynı iddia ve bahanelerle işgal edildi. Her üç ülke yakılıp yıkıldı ve milyonlarca masum insan hayatını kaybetti. İşgalci güçler, bu ülkede ahlak dışı çirkefliklerin yanında sistemli bir şekilde sömürü gerçekleştirdi.
Bugün 11 Eylül’ün 13. Yıldönümü münasebetiyle anma törenleri yapılıyor, fakat yok edilecekleri iddia edilen El Qaide ve Taliban ile eş’Şebab gibi “hodri meydancı” radikal örgütler hâlâ varlığını ve eylemlerini sürdürmekteler.
Bu büyük operasyonlara rağmen örgütler ve eylemleri bitirilemedi veya bitirilmek istenmedi. Aksine daha fazla örgüt türedi ve şimdi çok daha kanlı eylemler gerçekleştiriyorlar.
GİZLİ HEDEF; İŞGAL VE SÖMÜRÜ
Emperyalistlerin hedefi aslında terörü yok etmek değildi. Amaçları terör örgütleri üzerinden bölgeyi kontrolleri altında tutmak ve sömürü sistemini güçlendirerek yenilemektir.
Gerçekten iddia edildiği gibi “terörle mücadele” için yola çıkılmış olsa, öncelikle “terör üreten devletler” hedef alınır ve yok edilirdi.
Ortadoğu’da en büyük terörist devlet İsrail’dir. Kendi halkını katleden diktatör Beşşar Esed ve Mısır firavunu El Sisi’dir.
Ne yazık ki; bu operasyon hazırlıkları “terör üreten devletler” için değil, taşeron olarak kullanılan örgütler üzerinde Ortadoğu’nun yeniden dizaynı için yapılacaktır.
DİK DURAN TEK ÜLKE TÜRKİYE’DİR
Yazımın başında da belirttiğim gibi; ABD ve koalisyon güçlerinin demokrasi vaadiyle işgal ettiği Irak ve Afganistan ile Somali’de bugün hâlâ terör hüküm sürüyor.
Görülüyor ki; ABD, işgal ettiği yerlere demokrasi getirmiyor, aksine buraları sömürüp köleleştiriyor.
Bugünde geçmişte ortaya sürdüğüne benzer bahaneler üreterek yeni bir işgale hazırlanan ABD’nin öncülüğünde Cidde’de düzenlenen; “Terörle Mücadele Toplantısı”nın sonuç bildirgesine Türkiye’nin imza koymaması takdire şayan cesaret örneği bir tavır olmuştur.
ABD ve müttefiklerinin amacı, kendi emellerine Türkiye’yi alet etmektir. Kendileri hava operasyonlarıyla vurup çekilirken Türkiye’yi bir şekilde oyuna getirip kara harekâtına sokmaktır.
Türkiye ise IŞİD tehdidinin bertaraf edilmesini fazlasıyla istiyor.
Ancak; haklı olarak bazı endişeler taşımakta ve koalisyona balıklama dalma yerine sorgulayarak ayrıntılı bilgilere ulaşmak istemektedir.
Çünkü, Türkiye yarım asra yakındır her türlü teröre karşı mücadelesinde hep yalnız bırakılmıştır.
IŞİD/İD ile mücadeleden Şam yönetimi istifade eder mi? IŞİD/İD’den boşalacak bölgeler kime bırakılacak?
Kürtlere verilen silahların kontrolü ve Türkiye’nin çözüm sürecine destek ile IŞİD/İD’nin elindeki 49 rehinenin can güvenliği gibi önemli konulara açıklık getirilmesini istiyor.
Kısacası; Türkiye “terörle mücadeleye evet ancak mücadelenin sınırları sadece IŞİD/İD terör örgütüyle olmamalı, tüm “terör örgütleri” ve onları besleyen “terör üreten” ülkeler de kapsam içine dahil edilmeli” görüşünde ısrarlı.
Reis-i Cumhur Sayın R.Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın A. Davutoğlu ile hükümet kadrolarını bu onurlu ve ilkeli ve de sorgulayan duruşlarından dolayı kutluyorum.
Böylesine kritik bir dönemde ülkemizi emperyalistlerin oyunlarına alet etmeyen basiret ve feraset sahibi bu kadroların ülkemizi yönetiyor olması gerçekten büyük bir şanstır.
Elbette ki bu dik duruşun bedelleri olacak ve şimdiden bize bu bedelleri ödetmek için gizli planlarını hazırlıyorlardır.
Örneğin ekonomiyi ve çözüm sürecini etkilemek hatta engellemek üzere iç ve dış piyonlar öne sürülebilir.
Bizler bunun bilincinde olarak tüm hazırlıklarımızı şimdiden başlatmalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.