Yeni bir “Büyük Oyun” ile karşı karşıyayız
Başkan Barack Obama, Irak ve Suriye’de büyük tehdit haline gelen IŞİD/İD örgütüyle mücadelede dört aşamalı bir strateji çerçevesinde harekete geçileceğini açıkladı.
Obama, net bir hedef olduğunu, onun da; kapsamlı ve sürdürülebilir bir terörle mücadele stratejisi izleyerek IŞİD/İD’in zayıflatılıp en nihayetinde de imha edilmesi olduğunu söyledi.
Ancak bu aşamanın bir öncesi var.
NATO yeni stratejik rotasını belirlemek amacıyla Galler’de gerçekleşen zirvesinde, ABD öncülüğünde IŞİD/İD’a karşı koalisyon kurulmasına yönelik karar çıkmıştı. Şimdi bu karar üzerine ABD Dışişleri ve Savunma Bakanları; IŞİD/İD‘e karşı kurulacak koalisyonda yer alacak ülkeleri ziyaret ederek rolleri belirlemeye çalışıyor.
ABD Başkanı Barack Obama’nın ‘İslam Devleti’ ile mücadele stratejisini açıklamasının ardından, gözler bölgeye, özellikle de Türkiye’nin tutumuna çevrildi.
ABD, Savunma ve Dışişleri Bakanları bu kapsamda, bölgedeki en güçlü müttefiki olan Türkiye’ye geldi ve bazı görüşmelerde bulundular.
Türkiye halkının ve hükümetinin bazı önemli kaygıları olduğu ilgili ABD’li bakanlara bildirildi ve “bu kaygılar giderilmeden Ankara net karar alması çok zor” görüşü resmen bildirildi.
Öte yandanyaşanan bu gelişmelerakıllara; “Tarihi Büyük Oyun” tekerrür mü ediyor? Oyuna mı getiriliyoruz? sorularını beraberinde getirdi…
TARİHİ İHANETLER TEKERRÜR MÜ EDİYOR?
Bu konunda kafalar fevkalade karışık ve iki faklı görüş hakim.
Kimilerine göre
“NATO üyesi olarak bu koalisyonun dışında kalmamalıyız. Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı bu oyunda rolümüzü almalıyız.”
Bir diğer kesime göre ise, “Batılı emperyalistler Ortadoğu’yu sömürmek ve İslam dünyasına kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekil vermek üzere yeni oyunlarını tezgahlıyorlar.”
Haksız da sayılmazlar.
Çünkü; Batılı emperyalistler 100 yıl öncesinde de Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını kontrollerine almak amacı ile “Sykes Picot” adını verdikleri o gizli antlaşmaları olan “Büyük Oyun”larını oynamışlardı. (“Sykes Picot” 16 Mayıs 1916 tarihinde İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır.)
1915’te Arabistan Yarımadası’nı ele geçiren İngiltere, Osmanlı’ya karşı ayaklanan Mekkeli Şerif Hüseyin’i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı.
Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır’daki İngiliz Yüksek Komutanı Mc Mahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır.
Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere’ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya’nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
Rusya’ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu’nun bir kısmı,
Fransa’ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları,
İngiltere’ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.
Fransa ile İngiltere’nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak,
İskenderun serbest liman olacak,
Filistin’de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır.
1917 devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş ve Lenin bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Batılı emperyalistler, yüz yıl öncesinde de kendi arasında da gizli anlaşmalar yapıyorlardı… Bu gizli antlaşmalar ve sonrasındaki ihanetler “Büyük Oyun” olarak tarih sayfalarında yer almıştır.
Peki şimdi; ABD öncülüğünde Batılı emperyalistler, IŞİD üzerinden Ortadoğu’ya yeniden hakimiyet kurmak için yeni bir “Sykes Picot” peşinde olamazlar mı?
IŞİD/İD; YENİ “BÜYÜK OYUN” İÇİN KURDURULDU…
Artık fiili işgal yerine önce ruhi işgal yapmak, sonrasında yerel güçleri sahaya itip birbirine kırdırmak ve enerjilerini boşa tüketmelerini sağlamak.
Bunun için de ya yerelde taraf bulmak veya yeni bir taşeron örgüt oluşturmak, Batılıların yeni işgal metotları olduğu görülmektedir.
Elindeki modern silahlarla gerçekleştirdiği kanlı eylemler ile bölgenin geleceği adına sarf ettiği söylemlere bakıldığında; IŞİD, Ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirmek isteyen güçlerin taşeronu açıkça görülmektedir.
IŞİD/İD’in tüm kanlı eylemleri ve sergilediği vahşet, İslam Dinine ve Müslümanlara hizmet etmiyor aksine büyük zararlar vermektedir.
“IŞİD/İD’i var eden sebepleri kimler ve neden oluşturdu?” sorularına cevap arandığında IŞİD/İD’e verilen rol daha iyi anlaşılacaktır.
Bu gelişme ve girişimlerin Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılına denk gelmesi bana göre bir tesadüf değildir.
Yeniden büyük bir oyunla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini unutulmamalıdır. El Qaide ve Taliban’dan sonra IŞİD/İD’in deBatılı emperyalistlerin değişen stratejisinin bir sonucu olduğunu dikkate alarak hareket etmeliyiz.
Unutulmasın ki; şimdiki “Büyük Oyun” un hedefi Ortadoğu ve İslam dünyasıdır.
Bu asırlık oyunun asıl amacı, İslam dininin toplum üzerindeki etkisini azaltıp Müslüman halkları köleleştirmek ve bölgenin enerji kaynaklarını sömürmektir.
Türkiye bu gerçekler doğrultusunda kararlarını almalı ve oyuna gelmemelidir.
Koalisyon içinde yer alsak bile cephede olmamalıyız… Oyun kurucu olamıyorsak, oyun kurucuların artisti de olmamalıyız.
Milli menfaatlerimiz elbette korunmalı ve hesaba katılmalıdır.
Ancak; adalet, hakkaniyet ve zalimlere karşı mazlumların yanında olma gibi ilkelerimiz bize rehber olmalıdır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.