Müslüman mahallesinde salyangoz satan şerefsiz kim?
Vaktiyle bu memlekette camiler depo, ahır, bar-pavyon meyhane, hatta bir siyasi partinin il merkezi bile yapıldı deyince Hangi şerefsiz, hangi alçak, namussuz bunu yaptı? Bu şeytanın bile aklına gelmez, İstanbul İngilizlerin işgali altında iken bile işgal kuvvetleri komutanı bu gâvurluğu yapmadı derler.
Bir zamanlar tüm vakıf eserleri, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, camiler bile çatır çatır satıldı! deyince Olmaz, olamaz böyle gâvurluk derler.
Bir zamanlar Kuran-ı Kerim öğrenimi yasaklandı, kutsal kitabımız ardiyelerde, kuyularda saklandı deyince Bu dedikleriniz ortaçağda Hıristiyan Avrupasında yaşandı bu devirde böyle bir soytarılık olamaz derler.
Bir zamanlar ezan bile yasaktı, Allahın adını anmak yasaktı dersen; Bu resmen Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır! Allah bunların şerrinden cümle İslâm alemini korusun! derler.
Bazı partiler ya darbelerin bizzat içinde, ya da alkışlayıcısı bir biçimde, hatta katılmak için fellik fellik adresini arayanlar bile var deyince Vay şerefsizler vay, demek kendilerini milletin iradesi üstünde görenler var derler.
Bazı partilerin milletvekilleri teröristlerle dağlarda piknik yapıp, sonra da, onlara methiye düzüyor ve meclis çatısı altında bu ülkeye sadakat yemini ediyor deyince Vay şerefsizler vay, kim yapmış bunları derler.
Bu memleketin başbakanına vatan haini diyebilir, bir daha diyebilir, bir daha diyebilir, bir daha diyebilir, sonra da bu konu hatırlatılınca;
Vay şerefsizler vay, bu ülkenin tümünü temsil eden başbakana hangi hain, vatan haini demiş diyerek zeytinyağı gibi suyun yüzüne çıkarlar.
Bu ülkede en değerli varlığımız annelerimizdir dediğimiz ve ona hakareti çoğu zaman kan dökerek cezalandırdığımız bir ruh ikliminde başbakanın annesine küfredenler var deyince cuş-u huruşa gelip Vay şerefsizler vay, alçak bunlar, haysiyetsiz bunlar, edepsiz bunlar hiç insanın anasına laf söylenir mi? diyerek birdenbire tepeden tırnağa namuslu kesilirler.
Dünya ne kadar bozuldu. Vay anasına sayın okuyucular, çoktandır Ebu Cehil gibi bir şerefsize hasret kaldık, düşünsenize onu bile özlüyoruz, yani samimiyetini, yani düşmanın bile samimi olanını.
Mehmet Akif rahmetli bir gün Şemseddin Günaltayı Cuma Namazı için abdest alırken görmüş;
A canım, ben seni gâvurluğunda samimi bilirdim, sen onda da samimi değilmişsin! deyivermiş.