Beşşar Esed ve ona özenenler için
(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.( İbrahim. 42)
Şirk bataklığına batmış bir kara parçasında dünyaya gelen ve onlarca haksızlık ve zulme şahit olan Abdullah oğlu Muhammed aleyhisselam sessizce kırk yaşını bekledi
Öyle güçlü bir dinin tanıtımını yapacaktı ki bunu kendisi bile bilmiyordu. Gün geldi ve bu büyük sorumluluk kendisine emanet edildi
Karşısında adaletten uzak bir toplum ve kendisi yalnız
Ve o müşrikler koştukları şirk belasına zulmü de eklediler
Yeryüzü zulüm altında inlerken Allah tüm olup bitenlerden habersiz olmadığını efendimiz aleyhisselama hatırlatmada bulunuyor;
(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!... Yani;
Yapılan bu zulümleri ben görüyor ve biliyorum. Bu zulümler karşılıksız kalmayacak! Sen sanma ki yeryüzünden habersizim ve seni yalnız bıraktım
Sen sanma ki gerçek güç o zalimlerde!
Bu bir tesellidir
Allahın, resulüne güzel bir tesellisidir
Verilecek teselli zamanı da güzel seçilmiş
Allahın bu zulümden habersiz olmadığı bilgisi bakın neyle tamamlanıyor;
Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor
Onlara verilecek en büyük ceza olarak kıyamet ve ötesi tarihi seçilmiş
Bu her zaman ahirete ertelenmeyebilir
Bu ayette ahiretten bahsedilmiş, hepsi bu
Şimdi;
Okuduğumuz bu ayetten güzel dersler çıkarabilirsek, günlük yaşantımızda faydasını görebiliriz
Hemen bir ara başlık atarak dersler çıkarmaya çalışalım;
Ayetten çıkarılacak dersler
Bir yerde zulüm varsa, Allah, bu zalimlerin zulmüne izin vermiştir
Allah, zalimlere zulmedecek gücü de vermiştir.
Allah, her an görür
Zulmedenler bu zulmün karşılığını çek fena görecekler.
Allah gerek zulme uğrayana gerek zulme uğrama ihtimali olan kullarına şimdiden teselli veriyor. (Esadın zulmüne uğrayan Suriye halkı gibi.)
Kıyamete kadar zulümler devam edecektir.
Zulüm karşılığı için ahiret demedi ve ahiretten bir parça zikretti. Bu, vakıanın şiddetini gösterir.
***
Ve ayet şu hatırlatmalarla devam ediyor;
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
Belli ki şaşkınlıkları en üst seviyede
Ne gücüne iman ettikleri baruta sahipler ne de çok güvendikleri tank ve topa sahipler
Omuzlarındaki pırpırlar da yok
Çepeçevre kuşatılmış bir vaziyette şaşkın şaşkın bilmedikleri bir yere doğru koşarlar
Aman Allahım ne sahne!
Ve o zalimlere de- zulmetmek isteyenlere de- zulümlerinden vazgeçmeleri için uyarılara devam ediyor;
Kendilerine azabın geleceği, bu yüzden zalimlerin: "Ey Rabbimiz! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım diyecekleri gün hakkında insanları uyar
"
Allahın davetine uymak ve peygambere tabii olmak
Zalimlerin ahirette Allahtan talepleri bu
Oysaki bu, dünyadayken defalarca kendilerine hatırlatılmıştı
Bir insan yeter ki inanmaya görsün
Ahirette de dilleri yalan söyler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.